10. Hukuk Dairesi 2014/718 E. , 2014/25605 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Siverek 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 10.10.2013
No : 2011/1060-2013/580
Dava rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 05.01.2007 tarihinde meydana gelen iş kazasında yaralanan sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik ödemeleri ve tedavi gideri nedeniyle uğranılan Kurum zararının 506 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı işveren % 60, sigortalı % 40 kusurlu bulunmuş olup, iş kazası nedeniyle soruşturma yapan iş müfettişi davalı işverenin % 80, sigortalının % 20 kusurlu olduğunu bildirdiği görülmüştür.
506 sayılı Kanunun 26. maddesinde, sigortalıya ya da ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerin işverenden ve 3. kişilerden rücuan tahsili koşulları düzenlenmiş olup; işverenin sorumluluğu için, zarara uğrayanın sigortalı olması, zararı meydana getiren olayın iş kazası veya meslek hastalığı niteliğinde bulunması, zararın meydana gelmesinde işverenin kastının veya sigortalının sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketinin ve bu hareket ile meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı arasında illiyet bağının
bulunması gerekir. Buradan, işverenin, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliğine ilişkin mevzuatın kendisine yüklediği, objektif olarak mümkün olan tüm tedbirleri alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve bu nedenle iş kazası veya meslek hastalığı şeklinde sosyal sigorta riskinin gerçekleşmesi halinde, kusur esasına göre meydana gelen zararlardan Sosyal Güvenlik Kurumuna karşı rücuan sorumlu olduğu sonucu çıkarılmaktadır.
Bilindiği üzere, kaza tarihinde yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş Kanunu’nun 77 maddesinde; “Her işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlüdür.” hükmü yer almaktadır. İşçilerin beden ve ruh
sağlığının korunmasında önemli olan yön, iş güvenliği tedbirlerinin alınmasının hakkaniyet ölçüleri içinde işverenlerden istenip istenemeyeceği değil, aklın, ilmin, fen ve tekniğin, tedbirlerin alınmasını gerekli görüp görmediği hususlarıdır. Bu itibarla işverenler, mevzuatın kendisine yüklediği tedbirleri, işçilerin tecrübeli oluşu veya dikkatli çalıştığı taktirde gerekmeyeceği gibi düşünceler ile almaktan çekinemeyeceklerdir. Çalışma hayatında süre gelen kötü alışkanlık ve geleneklerin varlığı da, işverenlerin önlem alma ödevini etkilemez. İşverenler, çalıştırdığı sigortalıların bedeni ve ruh bütünlüğünü korumak için yararlı her önlemi, amaca uygun biçimde almak, uygulamak ve uygulatmakla yükümlüdürler
Dosya kapsamına göre, davalı belediyede işçi olarak çalışan sigortalı, kanalizasyon çalışması sonrasında kanal içine boru döşerken kenara yığılan toprağın kayması sonucu ölmüş olup, mahkemece alınan kusura ilişkin rapor ile iş müfettişi raporu arasındaki kusur oranlarına yönelik çelişki giderilmeksizin karar verilmesi isabetsiz bulunmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında uzman bilirkişilerden oluşa ve mevzuata uygun çelişkiyi giderir mahiyette, yeniden kusur raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yetersiz rapora dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı ve davalı vekillerinin, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalıya iadesine, 04.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.