10. Hukuk Dairesi 2014/9080 E. , 2014/25549 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Samsun 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 18.02.2014
No : 2005/976-2014/35
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalı taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı taraflar vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-)10.05.1987 – 30.09.1987 döneminde dava dışı farklı işverene ait 23641 sicil numaralı işyerinden davalı Kuruma tam gün üzerinden eksiksiz sigortalılık bildirimleri gerçekleştirilen, 20.02.1996 tarihinde dava dışı farklı işverene ait gazinoda çalışmaya başladığı yönünde hakkında düzenlenen imzalı işe giriş bildirgesi 28.02.1996 günü Kuruma verilen davacının 24.12.2009 tarihinde mahkemece yapılan oturumda, 1987 yılında işyerine girdiğini, 1995 yılında 2 ay farklı gazinoda, bunun dışında kalan sürelerde ise davalı işyerinde çalıştığını belirttiği anlaşılmakta olup 10.05.1987 – 01.06.2003 döneminde davalı işverene ait gazino işyerinde hizmet akdine tabi garson olarak geçen ve bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitine ilişkin 2005 yılında açılan davada, 14 tanık dinlendikten sonra istem kısmen kabul edilip 01.10.1987 – 01.06.2003 dönemine ilişkin sigortalılık süreleri hüküm altına alınmıştır.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesinde yer alan ve çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden getirilen 5 yıllık süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir. Buna göre, ilgili kişi hakkında işe giriş bildirgesi düzenlenmediği, düzenlenmesine karşın yasal hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilmediği, sigortalılık bildirimini içeren dönemsel sigorta primleri bordrosunun/aylık prim ve hizmet belgesinin hazırlanmadığı veya anılan süre içerisinde Kuruma teslim edilmediği, sigorta priminin Kuruma yatırılmadığı, çalışmanın varlığı yönünde Kurum görevlilerince herhangi bir saptamanın söz konusu olmadığı durumlarda, hizmetin varlığını ileri süren kişilerin hak düşürücü süre içerisinde yargı yoluna başvurması zorunludur. Bununla birlikte önemle vurgulanmalıdır ki değinilen kuralın tek istisnası, kamu kurum ve kuruluşlarında gerçekleşen hizmete ilişkin olarak, Kuruma aktarılmasa dahi işveren tarafından ödenen ücret/maaş üzerinden sigorta primi kesintisi yapılması olgusudur. Bir başka anlatımla, sözü edilen niteliğe sahip işyerinde çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin de belgelere dayandırılması asıl olduğundan, yukarıda açıklanan durumların hiçbiri gerçekleşmemiş olsa da Kuruma aktarılmamasına karşın işverence ilgiliye ödenen ücret/maaş üzerinden sigorta primi kesintisi yapıldığı takdirde hak düşürücü süreye ilişkin hüküm uygulanamaz. Belirtilmelidir ki uygulama yapılırken hizmetin ara vermeksizin kesintisiz gerçekleştiği durumlarda, çalışmanın sona erdiği (işten çıkış yapıldığı) yılın sonuna karşılık gelen 31 Aralık gününden başlayarak 5 yıllık sürenin hesaplanması gerekmektedir.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmede, farklı işverene ait işyeri yönünden imzalı işe giriş bildirgesinin varlığı ile davacının duruşmadaki beyanı karşısında 1996 yılında çalışmaya ara verildiği belirgin bulunmakla, 31.12.1996 tarihinden itibaren yasal süresinde açılmayan davada 20.04.1996 günü öncesine ait istemin hak düşürücü süreye uğradığı belirgindir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı taraflar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 04.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.