11. Hukuk Dairesi 2019/3252 E. , 2020/1161 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 22.03.2019 tarih ve 2018/618-2019/235 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacılar vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkillerinin murisinin Yurt Bank A.Ş"nin İzmir Şubesi"nde, 19/11/1999 tarihinde, 20.000,00 TL bedelli ve %95 faiz oranlı bir hesap açtığını, 22/12/1999 tarihinde bankaya TMSF tarafından el konulduğunu, müvekkillerinin murisinin mevduatının bilgileri dışında banka tarafından yurt dışındaki off shore hesaplarına aktarılmış gibi işlem yapıldığını, gerçekte ise, paranın davalı Banka sahiplerinin diğer şirketlerinin hesaplarına aktarıldığını, banka sahipleri hakkında ceza yargılaması sonunda mahkumiyetlerine karar verildiğini, müvekkillerinin mürisinin yatırmış oldukları paranın taraflarına iade edilmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 20.000,00 TL"nin, 19/11/1999 tarihinden vade sonuna kadar yıllık %95, vade sonundan itibaren de 3095 sayılı Kanun"un 2/2 maddesi uyarınca avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı ...Ş ile TMSF vekili, husumet, zamanaşımı, hak düşürücü süre yönünden davanın usulden ve davacının serbest iradesiyle kıyı bankacılığını tercih ettiğini, müvekkili bankanın off shore bankası nezdindeki mevduatlar için herhangi bir garantisinin bulunmadığını, müvekkilinin vekalet görevini yerine getirdiğini, davacının off shore hesap cüzdanını aldıktan sonra herhangi bir itirazının olmadığını, ceza mahkemesi kararının kesin delil niteliğinde bulunmadığını, faiz talebinin yerinde olmayıp, hükmedilecek faiz oranının ancak vadesiz hesaplara uygulanan faiz oranı olabileceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafın duruşmadan haberdar olduğu halde duruşmaya gelmemesi sebebiyle, HMK 150. maddesi gereğince, dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, karar tarihinden itibaren üç aylık bir süre geçmiş olmasına rağmen, davacı tarafın davasını yenilemediği gerekçesiyle , HMK 150/5 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına, karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Off Shore Bankasına aktarılan paranın davalı bankadan tahsili istemine ilişkin olup, davacı tarafın duruşmaya gelmemesi nedeniyle HMK 150. maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına ve üç aylık süre geçmiş olmasına rağmen davacı tarafın davasını yenilememesi gerekçesiyle, HMK 150/5 maddesi gereğince mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 27. maddesi (1086 sayılı HUMK 73. maddesi) uyarınca “Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.” hükmünü düzenlemektedir. Öte yandan 7201 sayılı Tebligat Kanunun 11. maddesi ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddesi gereğince vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağı, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 42"nci maddesi uyarınca ise bir avukatın ölümü durumunda , baro başkanının, ilgililerin yazılı istemi üzerine veya iş sahiplerinin yazılı muvafakatini almak şartıyla, işleri geçici olarak takip etmek ve yürütmek için bir avukatı görevlendireceğini ve dosyaları kendisine devir ve teslim edeceği düzenlenmiştir.
Dosya içerisindeki belgelerden mahkemece bozma tensip zaptı ile duruşma gününü bildiren tebligat parçasının 10.10.2017 tarihinde vefat eden Davacı vekili Av. ...ye yapıldığı, yapılan tebligatı Pırıldar İşhanı sekreteri Ayten Ahcı tarafından 17/07/2018 tarihinde tebliğ aldığı anlaşılmaktadır. 17/07/2018 tarihinde ise davacılar vekili Av. ... tarafından uyap portalı üzerinden gönderdiği yazılı dilekçesinde ...Barosunun 01.01.2017 tarih 46/32 sayılı kararı gereğince Av. ...nin vefatı nedeniyle 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 42. maddesi gereğince müteveffanın avukat olarak yürüttüğü davaları geçici olarak takip etmek üzere ...Barosu Yönetim Kurulu Kararı ile görevlendirildiğini, davacılar vekili olarak kaydının ve bildirdiği adrese tebligatların yapılmasını talep etmesine rağmen avukat olarak kaydının yapılmadığı ve duruşma gününü bildirir tebligatlarında tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacılar vekilinin vefat etmesinden dolayı davacılar ile vekilleri arasındaki vekalet ilişkisi sona erdiğinden Baro tarafından görevlendirilen davacılar vekiline veya davacı asillere duruşma gününü bildirir tebligat yapılmadığı anlaşılmakla vefat eden vekile yapılan tebligatın usulsuz olması nedeniyle mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davacılara iadesine, 10/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.