16. Ceza Dairesi 2018/2172 E. , 2019/1139 K.
"İçtihat Metni"
TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.04.2018 tarih ve 2018/33921 sayılı Kanun Yararına Bozma istemi ile; Cumhurbaşkanına hakaret suçundan sanık ..."ın beraatine dair .... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.10.2017 tarihli ve 2017/334 esas, 2017/415 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, sanığın ..... .... meydana gelen terör saldırısında şehit olan polislerin cenaze töreninde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu"nun önüne mermi bırakılması olayını protesto etmek amacıyla, 09.06.2016 tarihinde yaptığı basın açıklamasında, "" ... Sayın Genel Başkanımızın önüne mermi bırakarak suikast tehdidinde bulunmasına seyirci kalan düşük Başbakan, İçişleri Bakanı ve bu kişileri yönlendiren Kaçak Saray zihniyeti bu saldırının gerçek failidir... Bugün gelen şehidin sorumlusu PKK terör örgütüne yardım ve yataklık yapmış olan Erdoğan ve AKP yöneticileridir. Şehitlere kelle, PKK terör örgütü lideri Öcalan"a sayın diyen, şehit cenazesi gelince yaygara çıkartıyorlar ifadesini kullanan, AKP ile PKK doğrudan görüşüyor diyerek işlediği suçu itiraf eden, Erdoğan ve AKP yöneticileri PKK"nın şehirleri silah deposu haline çevirmesine, vergi mahkemeleri kurmasına, trafik kontrolü yapmasına, hatta asker alma şubeleri açmasına göz yummuş, valilere verdikleri dokunmayın talimatı ile PKK"nın önünde siper olmuştur..." şeklindeki sözlerinin Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin, mahkûmiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309 maddesi uyarınca .... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.10.2017 tarihli ve 2017/334 Esas, 2017/415 sayılı kararının bozulmasının istenilmesi arz ve dosya birlikte tebliğ olunmuştur.
I-OLAY:
1-Sanık ... hakkında .... Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen 02.06.2017 tarih ve 2017/1278 Esas nolu iddianame ile, ..... .... meydana gelen terör saldırısında şehit olan polislerin cenaze töreninde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu"nun önüne mermi bırakılması olayını protesto etmek amacıyla, 09.06.2016 tarihinde yaptığı basın açıklamasında, "" ... Sayın Genel Başkanımızın önüne mermi bırakarak suikast tehdidinde bulunmasına seyirci kalan düşük Başbakan, İçişleri Bakanı ve bu kişileri yönlendiren Kaçak Saray ./.
zihniyeti bu saldırının gerçek failidir... Bugün gelen şehidin sorumlusu PKK terör örgütüne yardım ve yataklık yapmış olan Erdoğan ve AKP yöneticileridir. Şehitlere kelle, PKK terör örgütü lideri Öcalan"a sayın diyen, şehit cenazesi gelince yaygara çıkartıyorlar ifadesini kullanan, AKP ile PKK doğrudan görüşüyor diyerek işlediği suçu itiraf eden, Erdoğan ve AKP yöneticileri PKK"nın şehirleri silah deposu haline çevirmesine, vergi mahkemeleri kurmasına, trafik kontrolü yapmasına, hatta asker alma şubeleri açmasına göz yummuş, valilere verdikleri dokunmayın talimatı ile PKK"nın önünde siper olmuştur..." şeklindeki sözlerinin Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturduğu gerekçesiyle Cumhurbaşkanına hakaret suçundan TCK 299/1, 53. maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle .... 1. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açılmıştır.
2-.... 1. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 2017/334 Esas -2017/415 karar sayılı ilam ile sanığın sözlerinin ağır eleştiri kapsamına girdiğinden bahisle CMK 223/2-a maddesi uyarınca sanığın beraatine karar verilmiş, karara karşı istinaf yoluna başvurulmadığından kararın 20.10.2017 tarihinde kesinleştirildiği anlaşılmıştır.
II-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Uyuşmazlık sanığın sözlerinin TCK"nın 299. maddesinde düzenlenen Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkin ise de; öncelikle anılan kararın kanun yararına bozmaya konu olamayacağının tespit edilmesi gerekmektedir.
Ayrıntıları, 14.11.1977 tarih, 3-2 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen istikrar kazanmış kararlarında (03.04.2012 tarih 2011/10-438-2012/141 sy., 10.05.2011 tarih 6-80-90 sy., 14.12.2010 tarih 4-210-259 sy., 15.06.2010 tarih 9-117-146 sy. 23.06.2009 tarih 9- 30-177 sy. gibi) açıklandığı üzere: 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde, olağanüstü bir kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma ile; hakim ya da mahkemelerce verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar yahut hükümlerdeki gerek maddi gerekse usule ilişkin hukuka aykırılıkların hem ilgilisi hem de toplum açısından giderilmesi ile ülkede uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak kesin kararlara karşı kabul edilmesi nedeniyle bu amaçlara hizmet etmeyen, sadece yapılan uygulamanın hatalı olduğunun tesbiti ile yetinilmesi sonucunu doğuran hukuka aykırılıkların bu yolla çözülmesinde kanun yararı olmadığı gibi bu uygulama kesin hükmün otoritesini sarsmakla kalmaz, hukukun abesle iştigal etmemek kuralını da yıpratır. Aynı nedenlerle olağan yasa yollarına göre, kapsamının dar ve sınırlı olması, hukuka aykırılığın, davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etki etmesi, tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerekmektedir.
Hakim ya da mahkeme tarafından değiştirilmesi, geri alınması her zaman mümkün olan kararlarda yasanın aradığı kesinlikten bahsedilemez. Esasen hukuki değer taşımayan kararlar da kanun yararına bozma yasa yolu ile incelenemez. Ciddi boyuta ulaşmayan, maddi meseleye ilişkin olan, hakimin kanaat ve takdir yetkisi kapsamında kalan hususlar ile infaz aşamasında, soruşturma ya da kovuşturma
safhasında alınacak bir kararla giderilebilecek nitelikte olanlar gibi başka bir yol ve yöntemle giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların kanun yoluna bozma konusu olamayacağı kabul edilmektedir.
5271 sayılı CMK"nın, kararların açıklanması ve tebliği başlıklı 35/2. maddesine göre; "Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hakim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur."
Aynı Kanunun 233/1. maddesi gereğince, mağdur ile şikayetçi mahkeme başkanı veya hakim tarafından çağrı kağıdı ile çağrılıp dinlenir. Keza kanunun 234/1-b maddesi kapsamında mağdur ya da şikayetçinin, kamu davasına katılma hakkının kısıtlanmaması bakımından duruşmadan haberdar edilmesi gerekir.
Kanun yollarına başvurma hakkını düzenleyen CMK’nın 260/1 maddesinde başvurucunun, "katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş" olması aranmıştır. Keza mağdur veya şikayetçinin, aynı Kanunun 234/1-b-6. maddesinde de, davaya katılmış olma koşuluyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurma hakkı bulunmaktadır.
Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp ret olunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır. (CMK 237/2. madde)
5237 sayılı TCK’nın 299. maddesinde yer alan Cumhurbaşkanına hakaret suçu, kişilere ve şerefe karşı suçlar içerisinde değil Devlete karşı işlenmiş suçlar bölümünde düzenlenerek Devleti temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığının korunmasını amaçlamıştır. Devlete karşı işlenen suçlardan bir kısmının gerçek mağdurunun makamı temsil eden gerçek kişi olmakla birlikte, devlete ilişkin hukuki yararın korunması, kişiye nazaran daha üstün tutulmuştur.
Suç doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı olan kişiye karşı işlenmekte ise de, suçla korunan ve bu nedenle ihlal edilen hukuki değer devletin siyasal iktidar yapısıdır. (Özek, Siyasi İktidar Düzeni ve Fonksiyonları Aleyhine Cürümler, İst 1967 s. 10) Ceza himayesinin konusu Devlet kuvvetlerinin korunmasıdır. (Faruk Erem, Türkiye Barolar Birliği Dergisi 1991/1, Manzini V trattato di diritto penale İtaliano, IV (Torino, 1926 s. 198))
Normun aynı zamanda Cumhurbaşkanının şeref ve saygınlığını da koruma altına aldığında kuşku yoktur.
Bu durumda suçun mağduru, suçtan doğrudan zarar gören Cumhurbaşkanı ile toplumun/kamunun tamamıdır ki onu da Cumhurbaşkanı temsil eder.
.... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/334 esasına kayden görülen davada, katılma hakkının kısıtlanmaması bakımından, suçun mağduru olması nedeniyle Cumhurbaşkanının haberdar edilmesi gerekirken bundan zuhul ile Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinin başka bir dosyaya ilişkin olarak çıkarılan tebligatta zorla getirme şerhi bulunması sebebiyle tebligatın iade edilmesine farklı anlam yüklenerek tensip zaptında iddinamenin müşteki Cumhurbaşkanına tebliğine karar verilmesine ./..
rağmen tensip zaptına anılan yazıya farklı anlam yüklenerek mağdura tebligat yapılmadığının kalemce şerh düşüldüğü, bu şekilde kamu davasının müşteki Cumhurbaşkanının gıyabında sonuçlandırıldığı, kanun yararına bozmaya konu gerekçeli kararın da müşteki Cumhurbaşkanına tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
5271 sayılı CMK’nın 309/1. maddesi, kanun yararına bozmaya konu olacak kararların, hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen kararlar olması gerektiğini belirttiğine göre, usulüne göre kesinleşmeyen kararların olağanüstü yasa yolu olan kanun yararına bozmaya konu olamayacağı açıktır.
Şu hale göre; anılan kararın, davaya katılma ve yasa yoluna başvurma hakkı bulunan suçun mağduru Cumhurbaşkanı yönünden kesinleşmediği anlaşıldığından 5271 sayılı CMK’nın 309/1. maddesi kapsamında kanun yararına bozmaya konu olamayacağı görülmekle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
IV-SONUÇ VE KARAR:
.... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.10.2017 tarih, 2017/334 Esas, 2017/415 Karar sayılı kararının, davaya katılma ve yasa yoluna başvurma hakkı bulunan suçun mağduru Cumhurbaşkanı yönünden kesinleşmediği anlaşıldığından bu kararın 5271 sayılı CMK’nın 309/1. maddesi kapsamında kanun yararına bozmaya konu olamayacağı görülmekle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.04.2018 tarih 2018/33921 sayılı Kanun Yararına Bozma Talebinin REDDİNE, 13.02.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.