Abaküs Yazılım
9. Daire
Esas No: 2019/1814
Karar No: 2022/283
Karar Tarihi: 08.02.2022

Danıştay 9. Daire 2019/1814 Esas 2022/283 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 9. Daire Başkanlığı         2019/1814 E.  ,  2022/283 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    DOKUZUNCU DAİRE
    Esas No : 2019/1814
    Karar No : 2022/283



    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Matbaa Basım Ambalaj İmalat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
    VEKİLİ : Av. ....
    KARŞI TARAF (DAVALI) : … Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi Müdürlüğü
    VEKİLİ : Av. ….
    İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ:
    Dava konusu istem: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile iadesine hükmedilen tapu harcı için tahsil tarihinden iade edildiği tarihe kadar hesaplanacak tecil faizi oranında faiz ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine dair … tarih ve E…. sayılı işlemin iptali istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; faizin, asıl alacağın fer'i niteliğinde olup, ancak aslı ile birlikte istenebileceği, yapılan yargılama sırasında, dava dilekçesinde asıl alacağa faiz işletilmesi yönünde bir talep bulunmaması halinde Mahkemece faiz ödenmesine hükmedilmeyeceğinin açık olduğu, bakılan davada da; davacı tarafından tapu harcının iptali istemiyle …. Vergi Mahkemesinde açılan davada faiz isteminde bulunulmadığından Mahkemece bu yönde hüküm kurulmayarak yanlızca işlemin iptaline karar verildiğinin görüldüğü, bu durumda, asıl alacakla birlikte talep edilmeyen ve Mahkeme kararında da ödenmesine ilişkin bir hüküm bulunmayan faiz isteminin reddine ilişkin dava konusu işlemde mevzuata ve hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi Kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Uyuşmazlığa konu tapu harcının haksız tahsili nedeniyle uğranılan zararın tazmini amacıyla işbu tam yargı davasının açıldığı, tapu harcının iptali davasında alacağın faiziyle birlikte tahsili talebinde bulunma zorunluluğunun bulunmadığı, kararın Anayasanın 125. maddesine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne ve idare hukukunun temel ilkelerine aykırı olduğu iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir.
    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ….'İN DÜŞÜNCESİ: İdareyi, eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü tutan Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasının, yargı yeri kararı uyarınca iadesi gereken bir miktar paranın, idarenin tasarrufunda kalan sürede ilgilisi tarafından tasarruf edilmemesinden doğan zararın giderilmesini; yani faiz istemini de kapsadığında kuşku bulunmamaktadır.
    Uyuşmazlıkta, idari işlemden kaynaklanan bir zarar söz konusu olup, bu zarar, davacı adına tahakkuk ettirilen tapu harcının Vergi Mahkemesince iptali üzerine, haksız olarak tahsil edilen tapu harcının faiz hesaplanmaksızın ödenmesi nedeniyle uğradığı değer kaybı, yani faizden ibarettir.
    Bu kapsamda, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İptal ve tam yargı davaları” başlıklı 12. maddesinde yer alan “İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi, ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler." hükmü uyarınca iptal davasının karara bağlanmasından sonra açılmış bir tam yargı davası mahiyetinde olan davada, iptal kararıyla hukuka aykırılığı saptanan idari işlem dolayısıyla uğranılan zararın karşılanmasına hükmedilmesi gerekmektedir.
    Bu durumda, asıl alacakla birlikte talep edilmediğinden ve tapu harcının iadesine hükmedilen Mahkeme kararında da faiz ödenmesine ilişkin bir hüküm bulunmadığından, faiz isteminin reddine ilişkin dava konusu işlemde mevzuata ve hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararına yönelik davacının istinaf başvurusunu reddeden Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmayıp, davacının uğramış olduğu zararın faiz ödenmesi suretiyle giderilmesi istemi hakkında, 213 sayılı Kanun'un 112/4. maddesinin yürürlüğe girdiği tarih de dikkate alınarak, yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY:
    …. Vergi Mahkemesinin … ve E:…, K:…. sayılı kararı ile iadesine hükmedilen tapu harcı için tahsil tarihinden iade edildiği tarihe kadar hesaplanacak tecil faizi oranında faiz ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine dair … tarih ve E…. sayılı işlemin iptali istemine ilişkindir.
    İLGİLİ MEVZUAT:
    2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Yargı Yolu” başlıklı 125. maddesinin 1. fıkrasında, idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yoluna başvurulabileceği, 7. fıkrasında ise, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğu hükme bağlanmıştır.
    Anayasanın "Mülkiyet hakkı" başlıklı 35. maddesinde; herkesin, mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu, bu hakların, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği, mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı düzenlenmiştir.
    Yine Anayasanın “Milletlerarası Andlaşmaları Uygun Bulma” başlıklı 90. maddesinin son fıkrasında, usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmaların kanun hükmünde olduğu kuralına yer verilmiş olup, bu kapsamda bulunan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)'ne ekli 1 No’lu Ek Protokol'ün 1. maddesinde her gerçek veya tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkının bulunduğu, herhangi bir kimsenin, ancak kamu yararı sebebiyle ve kanunda öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabileceği düzenlenmesine yer verilmiştir.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Kararların sonuçları” başlıklı 28. Maddesinin 6. fıkrasında "Tazminat ve vergi davalarında idarece, mahkeme kararının tebliğ tarihi ile ödeme tarihi arasındaki süreye 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48. maddesine göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanacak faiz ödenir. Ancak mahkeme kararının davacıya tebliği ile banka hesap numarasının idareye bildirildiği tarih arasında geçecek süre için faiz işlemez." hükmü yer almaktadır.
    Anayasa Mahkemesinin 10/02/2011 tarih ve E:2008/58, K: 2011/37 sayılı iptal kararı üzerine, 15/06/2012 tarihli ve 28324 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6322 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla yeniden düzenlenen 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 112. maddesinin 4. fıkrasında "fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin, fazla veya yersiz tahsilatın, mükelleften kaynaklanması halinde düzeltmeye dair müracaat tarihi, diğer hallerde verginin tahsili tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ile birlikte, 120. madde hükümlerine göre mükellefe red ve iade edileceği, söz konusu 120. maddede ise; vergi hatalarının düzeltme fişine dayanılarak düzeltileceği, hatanın mükellef aleyhine yapılmış olması halinde, fazla verginin, aynı fişe dayanılarak terkin ve tahsil olunmuş ise mükellefe reddolunacağı, düzeltme fişinin bir nüshasının, reddedilecek miktarla müracaat edeceği muhasebe ve müracaat süresi zikredilmek suretiyle mükellefe tebliğ edileceği belirtilmiştir.
    213 sayılı Kanun'un yine aynı Kanunla eklenen geçici 29. maddesinde ise bu Kanunun 112. maddesinin 4. fıkrasının, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin iadesinde uygulanacağı öngörülmüştür.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Ekonomilerde bir değişim vasıtası olan para, çeşitli ticari, sınai, zirai ve benzeri faaliyetlerde kullanılmakla, sahibine kazanç, kira, nema gibi ekonomik yararlar sağlayan ekonomik bir değerdir. Paranın, sahibi dışındaki kişi ve kuruluşlarca kullanılması, sahibinin bu ekonomik değerden mahrum bırakılması sonucunu yaratması yanında, enflasyonist ekonomilerde, paranın değerini, yani alım gücünü enflasyon oranı ölçüsünde yitirmesine neden olur. Buna göre; faiz, bu süre zarfından paranın değerini kaybetmesi üzerine kanun veya sözleşme gereğince ve bir oran dahilinde alacaklıya ödenmesi gerekli olan para miktarıdır.
    Bu kapsamda, Vergi Mahkemesi kararıyla, haksız olarak tahsil edilen verginin davacıya iade edilmesine karar verilmesi sonucunda, tahsil tarihi ile fiilen iadesi tarihi arasında geçen süre için enflasyondan kaynaklanan paranın değer kaybının karşılanması gerekmektedir. Bu kaybın, idarenin tahsil etmemesi gereken bir bedeli tahsil etmesinden kaynaklanması nedeniyle idare tarafından faiz ödenmek suretiyle giderilmesi gerekir.

    Nitekim Anayasa Mahkemesinin 10/02/2011 tarih ve E.2008/58, K.2011/37 sayılı kararında; “Vergi, devletin vatandaşlardan kamu gücüne dayalı ve karşılıksız tahsil ettiği bedel olsa da idarece yapılmış olan vergi tahsilâtının fazla veya yersiz olduğu tespit edildikten sonra bu tahsilât, mükellefler için bir 'alacak' haline gelmektedir.” ifadesiyle idarelerin vergi adıyla fazla veya yersiz tahsil ettikleri bedellerin, bu konudaki mahkeme hükmü ile devlet için borç, bireyler için alacağa dönüştüğü kabul edilmiş; alacak hakkının mülkiyet hakkı kapsamında kişilerin temel haklarından olduğu, kişilerin yanlış veya yersiz vergi tahsilatı nedeni ile belli bir süre mülkiyetlerinde olması gereken bir meblağdan kullanma, tasarruf etme ve harcama şeklinde yararlanma imkanından mahrum kaldıkları, bu süre zarfında enflasyon nedeni ile paranın değerinde oluşan aşınma ile mülkiyetin gerçek değeri azaldığı gibi bu mülkiyetin tasarruf veya yatırım aracı olarak getirisinden yararlanmak imkânı da bulunmadığı, bu şekilde kişilerin mülkiyet haklarından mahrum edilerek haksızlığa uğratıldıkları belirtilmiştir.
    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Eko-Elda Avee/Yunanistan kararında (09/03/2006, Başvuru No: 10162/02); haksız olarak tahsil edilen verginin beş yıl beş ay sonra faizsiz olarak iade edilmesini, belli bir meblağdan yararlanma hakkı uzun süre engellenen şahsın, mali durumunda önemli ve kesin zararlara neden olunduğu, bu durumun sürdürülmesi gereken genel yarar ile kişi yararı arasındaki dengeyi bozduğu, şahıs üzerine aşırı yük yüklediği gerekçesiyle mülkiyet hakkının ihlali olarak değerlendirmiş ve mülkiyet hakkı çiğnenen şahsa faiz ödenmesi gerektiğine karar vermiştir.
    Anayasa Mahkemesi de, … Gıda San. ve Tic. A.Ş. Bireysel Başvuru Kararında (25/02/2015, Başvuru no:2013/28); alacak hakkının, mülkiyet hakkı kapsamında kişilerin temel haklarından olduğu, asıl alacağa bağlı feri bir hak olan faiz alacağının da hak sahibine maddi bir menfaat sağlaması sebebiyle ekonomik bir değer olarak Anayasa ve AİHS'nin ortak koruma alanında yer alan mülkiyet hakkı kapsamında olup, asıl alacağa bağlı faiz talebi de bu hakkın sağladığı güvenceden yararlanacağı belirtilmiştir.
    Yargı kararı ile hüküm altına alınan ve haksız olarak tahsil edilmesi nedeniyle iadesine hükmedilen vergi ve benzeri mali yükümlülüklerden doğan kararların uygulanmasında, idarece 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 112/4. maddesi uyarınca tecil faizine hükmedilmesi adı geçen Kanun'un amir hükmü olduğu gibi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. maddesinin gereğidir.
    Faiz istemi için ayrıca idareye başvurulması ancak yukarıda değinilen yargı kararının 2577 sayılı Kanun'un 28. maddesine göre gereğinin tam olarak yerine getirilmeyip, 213 sayılı Kanun'un 112/4. Maddesine göre faiz hesaplanmaması durumunda mükellefler tarafından zorunlu olarak yapılan bir başvuru olup başvuruda bulunulmaması hakkın kullanıma engel teşkil etmez.
    Bu durumda, mahkeme kararıyla iadesine hükmedilen, fazla ver yersiz tahsil edilen tapu harcı için tahsil tarihinden iade edildiği tarihe kadar hesaplanacak tecil faizi oranında faiz ödenmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından, asıl alacakla birlikte talep edilmeyen ve tapu harcının iadesine hükmedilen Mahkeme kararında faiz ödenmesine ilişkin bir hüküm bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararına yönelik davacının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge İdare Mahkemesi kararının 213 sayılı Kanun'un 112/4. maddesinin yürürlüğe girdiği tarih de dikkate alınarak, yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerekmektedir.
    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;

    1.Davacının temyiz isteminin kabulüne,

    2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Vergi Mahkemesi kararına yönelik davacının istinaf başvurusunun reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 08/02/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi