Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/3928
Karar No: 2018/2465
Karar Tarihi: 29.03.2018

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/3928 Esas 2018/2465 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2017/3928 E.  ,  2018/2465 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : .... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi


    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 04/12/2015 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla ve sosyal medyadaki paylaşım nedeniyle kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiasıyla manevi tazminat istenmesi üzerine ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 14/02/2017 günlü kararın davacının başvurusu üzerine istinaf incelemesinde; davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair verilen 06/07/2017 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Davacı, ... Gazetesi"nin 20/09/2015 tarihli nüshasında ve internet sitesinde, davalı tarafından kaleme alınan "..." başlığıyla yayınlanan köşe yazısında ve davalının attığı tweetlerde kullanılan cümlelerin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu ileri sürerek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
    Davalı, eleştirmenin yasaya aykırı olmadığını, topluma malolan kişilerle siyasal ve idari yaşam içinde yer alan kişilerin geçmişlerinin, davranışlarının, kişiliklerinin toplumu ilgilendirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur .
    Mahkemece, köşe yazısı ve tweet bir bütün olarak güncel ve gerçeğe uygun olup ağır eleştiri sınırları içerisinde kaldığı ve davacının topluma mal olmuş bir kişi olarak kendisine yönelik sert ve ağırda olsa eleştirilere katlanması gerektiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükme karşı davacı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince; davacının milletvekilliği de dahil olmak üzere çeşitli aktif siyasi görevlerde bulunduğu, davalının ise gazeteci olduğu, dava konusu edilen paylaşım ve köşe yazısının tamamen siyasi konulara ilişkin olup yayınlanmalarında kamu yararı bulunduğu, davalının eleştirilerini dile getirirken ağır olarak nitelendirilebilecek ifadeler kullanmış olmasına rağmen davacının kişilik haklarını değil siyasi tavır ve davranışlarını hedef aldığı düşünüldüğünde, bu şartlar altında davalının ifade özgürlüğüne sınırlama getirilmesini gerektirir demokratik bir toplum için gereklilik bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava, basın yoluyla ve sosyal medyada kullanılan ifadeler nedeniyle kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Basın özgürlüğü, Anayasa"nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
    Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
    Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa"nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu"nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
    Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine, basın objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
    Somut olaya gelince; davalı tarafından kaleme alınan köşe yazısının bazı bölümlerinde ve davalı tarafından atılan tweetlerde, davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde söz ve ifadelere de yer verildiği anlaşılmaktadır. Bu haliyle yazı ve tweetler bir bütün olarak değerlendirildiğinde öz ile biçim arasındaki dengenin bozulduğu, eleştiri sınırlarının aşıldığı anlaşıldığından yayının hukuka aykırı olduğu benimsenerek davacı lehine uygun miktarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekir. Bu husus gözetilmeden istemin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
    Şu halde, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru değildir. Bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının HMK"nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kararın bir örneğinin ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 29/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi