14. Hukuk Dairesi 2019/650 E. , 2019/6523 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 02.10.2018 gün ve 2016/2842 Esas, 2018/6268 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin murisi ..."ın 1400/6692 payının bulunduğu 335 ada 57 parsel sayılı taşınmazın dava dışı önceki paydaşı ..."in 189/1912 payını 21.08.2014 tarihinde 1.100,00TL bedelle davalıya sattığını, müvekkilline satışla ilgili noter bildirimi yapılmadığını ileri sürerek önalım bedeli karşılığında davalı adına kayıtlı payın iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiştir.
Davalı vekili, taşınmazda fiili taksim bulunduğunu, gerçek satış bedelinin daha yüksek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazda davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 02.10.2018 tarih ve 2016/2842 Esas, 2018/6268 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiştir.
Onama kararına karşı davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
Önalım hakkının kullanılmasında, davacının dayandığı pay, elbirliği mülkiyetine konu ise tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde 11.10.1982 tarihli ve 3/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekir. Davaya muvafakat, duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet verilmesi ile sağlanabilir. Bu yolda ortakların tümünün muvafakati sağlanamazsa Türk Medeni Kanununun 640. maddesi hükmü uyarınca murisin terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre verilir. Temsilci davacı dışında biri olursa davacının sıfatı sona ereceğinden davayı temsilci takip eder. Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması gerekir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacının, dava konusu 335 ada 57 parsel sayılı taşınmazda 1400/6692 payın elbirliği maliklerinden biri olup davada tek başına taraf ehliyetinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, diğer elbirliği maliklerinin davaya muvafakatinin sağlanması, sağlanamadığı takdirde ise Türk Medeni Kanununun 640. maddesi hükmü uyarınca terekeye temsilci atanması için davacıya süre verilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Mahkemece verilen kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekirken Dairemizin önceki ilamıyla sehven onandığı bu defa yapılan incelemede anlaşıldığından, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 02.10.2018 tarih ve 2016/2842 Esas, 2018/6268 Karar sayılı onama ilamının KALDIRILMASINA, hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin olarak alınan temyiz harcı ile karar düzeltme harcının istek halinde yatırana iadesine, 10.10.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.