Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/19904
Karar No: 2014/25336

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/19904 Esas 2014/25336 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2014/19904 E.  ,  2014/25336 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    İşkazası sonucu malul kalan sigortalıya yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rucüan tazmini davasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi, taraf vekillerince istenilmesi ve davacı ... vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 04.11.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü davalı ... adına Av. ... ile karşı taraf adına Av. Adnan Başkan geldiler. Diğer davalı adına gelen olmadı. Duruşmaya başlandı. Hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek bırakılan günde Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    1-Birleşen Mersin 6 İş 2013/62 E. ve Mersin 3 İş 2012/743 E. sayılı davalar yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    21.07.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ve ayrıca 5236 sayılı Kanun; katsayı artışı da uygulanmak suretiyle bu kanunların yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden 2014 yılı için 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427.maddesindeki (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesinde yer alan 1086 sayılı Kanunun temyizi ilişkin hükümlerinin uygulanmasının gerektiğine ilişkin düzenleme gereğince) temyiz (kesinlik) sınırını 1.890 TL olarak değiştirmiştir.
    Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde  temyiz (kesinlik) sınırının belirlenmesinde alacağın tamamının gözetilmesi; tamamı dava edilen bir alacağın kısmen kabulünde ise, temyiz (kesinlik) sınırının belirlenmesinde, kabul ve reddedilen miktarların esas alınması, HUMK"nun 427. maddesi hükmü gereğidir.

    ./...
    -2-

    Somut olayda, davalara konu 206,74 TL ve 694,80 TL’lik alacak tutarları, yukarıda değinilen temyiz (kesinlik) sınırının altında bulunduğundan, anılan karara karşı temyiz yoluna başvurulması hükmolunan miktar itibariyle mümkün olmadığından birleşen davalardaki talep yönünden tarar vekillerinin temyiz dilekçelerinin REDDİNE
    2-Asıl dava ile birleşen Mersin 1 İş 2013/260 E. davalar yönünden temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
    a)Dava konusu olayda öncelikle çözülmesi gereken husus, iş kazası nedeniyle oluşan Kurum zararının tahsili amacıyla, HMK"nın 107.maddesi uyarınca belirsiz alacak davası açılıp açılamayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Belirsiz alacak davası ilk kez 6100 sayılı HMK ile düzenlenerek hukukumuza girmiştir. HMK"nın "Belirsiz Alacak ve Tespit Davası" başlıklı 107.maddesinde; " Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
    Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.
    Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir." düzenlemesi öngörülmüştür.
    HMK"nın 107.maddesi maddesinin açık hükmü karşısında; belirsiz alacak veya tespit davası açılması için, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının yahut değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin; davacının kendisinden beklenilmemesi (gerçekten mümkün olmaması) veya bunun objektif olarak imkansız olmaması gerekir. HMK’nın 114. maddesinde davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması, dava şartı olarak belirtilmiş olup, belirsiz alacak ve tespit davasında, kanun açıkça alacak miktarının veya değerinin belirlenememesi veya olanaksız olması halinde, davacının belirsiz alacak davası açmasında hukuki yararının varsayılacağını öngörmüştür. Açılacak davanın değeri veya miktarı biliniyor yahut belirlenebiliyor ise, belirsiz alacak ve tespit davası, hukuki yarar yokluğu nedeniyle açılamaz.
    Maddenin 2. fıkrasında, karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabileceği belirtilmiştir. Bir davada başlangıçta belirtilen miktar ve ya değerin arttırılması, kural olarak iddianın genişletilmesi yasağına tabidir. Bunun nedeni, davacının dava açarken hakkını kötüye kullanmaması, daha özenle davranması, yargılamayı gereksiz yere uzatmamasıdır. Ancak, baştan miktar veya değeri tam olarak tespit edilemeyen bir alacak için, davacının böyle bir ihmal ya da
    ../...
    -3-

    kusurundan söz edilemez. Bu sebeple, belirsiz alacak veya tespit davası açıldıktan sonra, yargılamanın ilerleyen aşamalarında, karşı tarafın verdiği bilgiler ve sunduğu delilerle ya da delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemleri sonucu (örneğin, bilirkişi ya da keşif incelemesi sonrası), baştan belirsiz olan alacak belirli hale gelmişse, başında belirtmiş olduğu talebini artırabilmesi mümkündür.
    Belirsiz alacak ve tespit davası konusunda ayrıca, HMK’nun 109. maddesinde düzenlenen kısmi dava üzerinde de durmak gerekmekte olup, Anılan maddenin birinci fıkrasında; talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmının da dava yoluyla ileri sürülebileceği; ikinci fıkrasında ise; talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamayacağı belirtilmiştir. Davacı alacağı belirli değil ise belirsiz alacak ve tespit davası açabileceği gibi fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak kısmi dava da açabilecektir. Alacak miktarı belirli ise kısmi dava veya belirsiz alacak ve tespit davası açılamaz. Ayrıca talep konusunun miktarı taraflar arasında tartışmalı ise davacı kısmi dava açabilir.
    Bu yasal düzenlemeler çerçevesinde; davanın açıldığı tarihte alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirleyemeyen davacı tarafından, dilerse belirsiz alacak davası, dilerse kısmi dava ile birlikte alacağın geri kalan kısmının tespiti, ve yine dilerse alacağın tümünün belirlenebilmesi için bir tespit davasının açılması mümkündür.
    Bir alacağın davanın açıldığı anda belirli mi belirsiz mi, tartışmalı mı tartışmasız mı olduğunun nasıl belirleneceği hususuna gelince;
    Bu konudaki en önemli kriter alacağın likit olup olmadığıdır. Doktrinde; talep konusunun miktarının, tarafların anlaşmasına gerek kalmaksızın objektif olarak belirlenebilmesinde, İİK 67. madde hükmünde öngörülen icra inkâr tazminatına ilişkin “likit alacak” kavramının yol gösterici olabileceği ileri sürülmüştür.(Kuru/Budak, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Getirdiği Başlıca Yenilikler, İstanbul Barosu Dergisi, Cilt 85, Sayı, 2011/5, s. 11; Yılmaz Ejder, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Ankara 2012 s.737 vd.). Genel bir kavram olarak, “likid (ligiude) alacak”; “tutarı belli (muayyen), bilinebilir, hesaplanabilir alacaktır” Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için; ya, alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması, ya da, borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez (YHGK 17.10,2012 gün ve 2012/9-838-715 sayılı ilamı).
    Yargılama (tahkikat aşamasında) sırasında, davacının talep ettiği dava konusu alacağın hesaplanması için uzman kişilerden bilirkişi raporu alınması gerekiyorsa, alacak karşı tarafın vereceği bilgi veya belgelerle belirlenecekse, hakimin takdiri veya
    .../...
    -4-

    yasal nedenlerle indirim yapılarak alacak miktarı veya değeri belirlenecekse, alacak belirsiz kabul edilmelidir.(9 HD 27.02.2012 gün ve 2012/1757 Esas 2012/5742 Karar sayılı kararı).
    Yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca; iş kazası nedeniyle uğranılan Kurum zararları; tedavi giderleri, geçici iş göremezlik ödenekleri, bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelir miktarının, zarara sebep olan kişilerden tazmini mümkün kısmının, bir başka ifade ile dava konusu alacağın değeri veya miktarının tahkikat aşamasında belirlenecek olması nedeniyle, Kurumun, davanın açıldığı tarihteki tazminat alacağı miktarını tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceğinin kabulü gerekir. İş kazası nedeniyle tazminat ve rücu istemli davalarının, kusur oranlarının ve tazminat miktarının belirsizliği nedeni ile belirsiz alacak davası olduğu kabul edilmelidir.
    Mahkemece: belirsiz alacak ve tespit davasında, davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, karşı tarafın rızasına ve ıslaha da gerek kalmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabileceği kabul edilmiş olduğu, kesin talep sonucunda istenilen tüm alacak için faizin onay ve sarf tarihlerinden itibaren işlemeye başlaması gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde ıslah dilekçesinde faiz talebi olmadığı gerekçesiyle arttırılan miktar yönünden faize hükmedilmemiş olması isabetsiz bulunmuştur.
    b)Dava; 28.08.2008 tarihli iş kazasında sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan ödemelerin davalılardan tahsili istemine ilişkin olup, 5510 sayılı Yasanın 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26. maddesidir.
    Anılan maddede düzenlenmiş bulunan rücu davaları, kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, iş kazasında kusurlu olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığı sorumludur. Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeniyle daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza dosyaları varsa, bu dosyalardaki kusur raporları ile çelişki oluşturmayacak şekilde kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınması gereklidir
    Somut olayda, yol yapımı sırasında, sigortalının greyderini durdurarak yola serilen sıkıştırılmış asfalt malzeme üzerindeki iri taşları aldığı sırada geri manevra yapan Ahmet Hamdi Yaşarın kullandığı greyderin üzerinden geçmesi sonucu şeklinde oluşan iş kazasında sigortalının sürekli iş göremez durumuna girdiği, yargılama aşamasında alınan 10.12.2012 tarihli raporda; Mersin İl Özel İdaresinin % 50, Ahmet
    ..../...
    -5-

    Hamdi Yaşar"ın % 20, sigortalının % 30, 11.03.2012 tarihli raporda ise; Mersin İl Özel İdaresinin % 50, ..."ın % 30, sigortalının % 20 oranında kusurlu oldukları belirlemiştir. Her iki raporu düzenleyen heyet arasında aynı bilirkişinin adı yer almakla birlikte, kusur oran ve aidiyetleri konusunda bilirkişi raporları arasında açık çelişki mevcut olduğu anlaşılmıştır.
    Mahkemece; saptanan maddi olgular da gözetilerek, olayın oluşu tereddütsüz belirlenip, tüm delillerle birlikte değerlendirilerek, alanında uzman bilirkişilerden oluşa ve mevzuata uygun, yukarıda anılan raporlar arasındaki kusur oran ve aidiyetleri konusunda oluşan çelişkileri giderecek şekilde yeniden rapor alınıp, irdelenerek, varılacak sonucuna göre karar vermek gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacı avukatı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık parasının davalı ..."a, davalı ... avukatı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, temyiz harcının istem halinde davalılara iadesine, 02.12.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi