4. Hukuk Dairesi 2016/6844 E. , 2018/2431 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 18/03/2014 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 16/02/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, mobbing iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istem esastan redddedilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, ...Ebelik Bölümü"nde öğretim üyesi olduğunu, davalının ise aynı bölümde bölüm başkanı olarak görev yaptığını, davalının kendisine olması gereken şekilde davranmadığını, gerekli izinler alınmış olmasına rağmen sadece kendi menfaatlerini düşünerek doktorayı dondurmasını istediğini, staj ve ders programının eşit bir şekilde dağıtılmadığını, Avrupa kıtasında oturmasına rağmen ... Eğitim ve Araştırma Hastaneleri ve....Doğum ve Çocuk Hastaneleri gibi Asya kıtasındaki yerlerde staj için görevlendirme yaptığını, habersiz olarak odasının yerini değiştirdiğini, davalının bu davranışlarından psikolojisinin bozulduğunu iddia ederek, uğradığı manevi zararın ödetilmesi isminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddi gereğini savunmuştur.
Mahkemece, manevi tazminat isteminin koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi, ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup dava o kurum aleyhine açılmalıdır. (T.C. Anayasası 40/III, 129/V, 657 Sy. K.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K.) Bu konudaki yasal düzenlemeler, emredici hükümler içermektedir. Diğer yandan sorumluluk hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da; bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünde önemli bir temennidir.
Davaya konu edilen olayda, davalının bölüm başkanı, davacının ise aynı bölümde öğretim üyesi olduğu, davalının, görevi sırasında ve görevinden dolayı davacıyı zarara uğrattığı ileri sürülmektedir. Anayasa"nın 129/5 madesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu"nun 13/1 maddesi gereğince; kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen koşullara uygun olarak, idare aleyhine açılabileceğine göre; davalıya husumet tevcih edilmesi doğru değildir.
Mahkemece açıklanan yasal düzenlemeler gözetilerek, adı geçen davalı hakkında davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile işin esasına girilerek karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 29/03/2018 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı taraf davalının kişisel kusuruna dayanarak tazminat talebinde bulunmuştur. Kamu görevlileri, görev sırasında salt kişisel kusurlarına dayanan eylemlerde kişisel olarak sorumludur.
Anayasa"nın 129/5 maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu"nun 13/1. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davalarının kendilerine rücu kaydıyla idare aleyhine açılabileceğine ilişkin düzenlemeler, haksız eylemi gerçekleştiren kamu görevlisine karşı doğrudan tazminat davası açmaya engel değildir. Zarar görenlerin haksız eylem failine karşı doğrudan dava açamayacaklarını savunmak, temel haklardan olan ve Anayasa"nın 36 ve AİHS"nin 13. maddesinde güvence altına alınan "hak arama özgürlüğüne" aykırı olacaktır. Zarar görenler isterse; doğrudan kişisel kusurlarından dolayı haksız eylemi gerçekleştiren kamu görevlisine karşı tazminat davası açabilecekleri gibi, isterlerse Devlete karşı da dava açabilirler.
Somut olayda davacı, davalının kişisel kusuruna dayanarak dava açtığından pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı düşüncesiyle değerli çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. 29/03/2018