Hukuk Genel Kurulu 2013/2170 E. , 2015/1204 K.- HACZEDİLMEZLİK ŞİKAYETİ
- HALİNE MÜNASİP EV BEDELİ
- MAHCUZUN SATILARAK HALİNE MÜNASİP EV BEDELİNİN BORÇLUYA ÖDENMESİ
- İCRA VE İFLAS KANUNU (İİK) (2004) Madde 82
"İçtihat Metni"Taraflar arasındaki “haczedilmezlik şikayeti” kanun yoluna başvurudan dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Anadolu 2.İcra Hukuk (kapatılan Kartal 2.İcra Hukuk) Mahkemesince talebin kabulüne dair verilen 27.12.2012 gün ve 2011/353 E.-2012/869 K. sayılı kararın incelenmesi karşı taraf/alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 22.04.2013 gün ve 2013/6484 E.- 2013/15341 K. sayılı ilamı ile;
(...İİK"nun 82/12.maddesi gereğince, borçlunun "haline münasip" evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki "aile" terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. Mahkemece, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedeli bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise, satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirtilen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir.
Somut olayda, alınan raporlarda borçlunun haline uygun ev alabileceği miktar belirlenmediği gibi daha mütevazi semtlerdeki alabileceği meskenlerin değeri de belirtilmediğinden alınan raporlar bu hali ile hüküm kurmaya elverişli değildir.
Bu durumda mahkemece bilirkişilerden ek rapor alınarak borçlunun haline münasip evi alabileceği değerin tespitinden sonra bu miktar mahcuzun değerinden az ise mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile ve yetersiz rapora dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Karşı taraf /alacaklı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Talep; haczedilmezlik şikayeti istemine ilişkindir.
Şikayetçi asil, karşı tarafça aleyhine yürütülen icra takibi üzerine Gebze ilçesinde bulunan maliki olduğu dairesine haciz işleminin uygulandığını, hacze konu taşınmaz ailesi ve çocuklarıyla birlikte oturduğu sosyal durumuna müsait mesken niteliğinde olduğundan 2004 sayılı İcra İflas Kanunu (İİK)’nun 82/12.maddesi uyarınca bu taşınmazın haczedilemeyeceğini ileri sürerek, haciz işleminin iptalini talep ve dava etmiştir.
Karşı taraf/alacaklı vekili, şikayetçinin müvekkiline olan borcu nedeniyle şikayetçi hakkında ihtiyati haciz kararı alınarak İİK’nın 89/1. maddesi uyarınca haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini, şikayetçinin bunun üzerine müvekkili ile haricen anlaşarak dava konusu taşınmaza haciz konulmasına muvafakat ettiğini belirterek, talebin reddini savunmuştur.
Mahkemece, alınan bilirkişi raporu ile dava konusu taşınmazın şikayetçinin sosyal durumuna uygun taşınmaz olduğu ve İİK’nın 82/12.maddesinde sayılan vasıflara tamamen uyduğunun tespit edildiği, karşı taraf/alacaklı tarafından davanın süresinde açılmadığı savunmasında bulunulmuşsa da icra dosyasında şikayetçinin dava dilekçesinde belirtilen ıttıla tarihinden önce haberdar olduğuna dair herhangi bir belgenin bulunmadığı, bu nedenle davanın süresinde olduğu ve hacizli evin şikayetçinin haline münasip evi olduğundan bahisle talebin kabulü ile şikayetçinin haline münasip evi üzerine konulan haczin kaldırılmasına dair verilen karar, karşı taraf/alacaklı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
Mahkemece, bilirkişi raporunda taşınmazın değerinin belirlenmesinden sonra davacının mali ve sosyal durumuna uygun olup olmadığı konusunda yeterli açıklama yapıldığı, bu aşamadan sonra yeniden bilirkişi raporu alınmasının yargılama sürecini uzatacağı ve ek bilirkişi raporu alınmasında hukuki yararın bulunmadığı gerekçeleriyle önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını temyize karşı taraf / alacaklı vekili getirmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; borçlunun haline uygun ev alabileceği Miktar İle daha mütevazı semtlerde alabileceği meskenlerin değerinin belirlenmesi konularında bilirkişiden ek rapor alınmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
İcra İflas Hukukunda kural olarak borçlunun malvarlığını teşkil eden mal, alacak ve hakları, alacaklılarına karşı bir tür teminat oluşturur. Borçlunun malvarlığını oluşturan mal, alacak ve hakları borç için haczedilebilirse de, borçlunun ve ailesinin yaşama ve ekonomik varlığını sürdürebilmesi için istisnai olarak bazı mal ve haklarının haczedilemeyeceği kabul edilmiştir.
Haczedilemeyen mal ve hakları düzenleyen 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 82/12. maddesinde, borçlunun haline münasip evinin haczedilemeyeceği belirtilmiştir. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı, borçlunun haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Borçlunun sahip bulunduğu evin kıymeti, kendisinin ve ailesinin ihtiyacına cevap verecek normal bir evin bedelinden fazla ise, o zaman icra müdürü, borçlunun evini haczeder ve satar. Satıştan elde edilen paradan, ilk önce borçluya haline uygun bir ev alabileceği kadar para bırakılır; artan para ise evi haczettirmiş olan alacaklıya ödenir. ( KURU, Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Kasım 2004, syf. 446-447 )
Öte yandan, İcra İflas Hukukunda alacaklının alacağına ulaşması da asıl olandır. Bunun için bir taraftan borçlunun asgari düzeyde yaşam koşullarını elinden almamak, diğer taraftan alacaklının alacağına kavuşmasını kolaylaştırmak gerekir.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.09.2012 gün ve 2012/12-332 E. 2012/595 K., 23.01.2013 gün ve 2012/12-704 E. 2013/79 K ile 28.11.2012 gün ve 2012/12-567 E. 2012/909 K. sayılı kararlarında da benzer hususlar dile getirilmiştir.
Şikayete konu istemde, mahkemece alınan raporlarda dava konusu taşınmazın değeri belirlenmekle birlikte borçlunun haline uygun alınabilecek ev değeri belirlenmediği gibi daha mütevazı semtlerdeki alabileceği meskenlerin değeri de belirtilmemiştir.
Bu durumda mahkemece bilirkişilerden ek rapor alınarak şikayetçi- borçlunun haline münasip evi alabileceği değer belirlenmeli, bu değer mahcuzun değerinden az ise mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmelidir.
Açıklanan nedenlerle mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Alacaklı (karşı taraf) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 15.04.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.