Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/14071
Karar No: 2019/6040
Karar Tarihi: 25.11.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/14071 Esas 2019/6040 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacılar, mirasbırakanın davalı oğullarına satış suretiyle temlik ettiği taşınmazların bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir. Mahkeme, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak, somut olayda muvazaa bakımından yeterli bir araştırma ve inceleme yapılmadığı için, kararın bozulması gerektiğine hükmedilmiştir. Muvazaa, nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür ve mirasçıların tümü tarafından resmi sözleşmenin muvazaa nedeniyle geçersizliği istenerek tapu kaydının iptali istenebilir. Muvazaa durumlarında gerçek irade ve amacın ortaya çıkarılması önemlidir. Murisin diğer mal varlığı, alım gücü, satış bedeli ile gerçek değer arasındaki fark, taraflar arasındaki beşeri ilişki gibi faktörlerin değerlendirilmesi gerekmektedir. Kararda, Türk Medeni Kanunu, Türk Borçlar Kanunu ve Tapu Kanunu'ndaki ilgili maddeler de vurgulanmıştır.
1. Hukuk Dairesi         2016/14071 E.  ,  2019/6040 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacılar, mirasbırakan ...’ın ... ada ..., ... ada ... ve ... ada ... parsel sayılı taşınmazlarını davalı oğullarına satış suretiyle temlik ettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
    Davalı ..., dava konusu taşınmazların bir kısmını muris babasından bir kısımına da dava dışı amcalarından bedeli karşılığında satın aldığını, muvazaanın söz konusu olmadığını; diğer davalı ... ise, taşınmazların mirasbırakan tarafından davalı ...’ya devredildiğini, sonrasında abisi Hakkı tarafından miras payının kendisine satış yoluyla devredildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1933 doğumlu mirasbırakan ...’ın 19.04.2004 tarihinde ölümü üzerine geride mirasçı olarak davanın tarafları olan davacı eşi ... ve davacı kızları ..., ..., ..., ..., ... ve ... ile davalı oğulları ... ve ...’in kaldıkları , mirasbırakan ...’un çekişme konusu ... ada ... ve ... ada ... parsel sayılı taşınmazlardaki .../... payının tamamını 17.06.1993 tarihinde ve ... ada ... nolu parseldeki .../... payının tamamını 24.06.1993 tarihinde davalı oğlu ...’ya satış suretiyle temlik ettiği, sonrasında ...’nın ... ada ... nolu parseldeki .../... payını uhdesinde bırakarak kalan 1/10 payını, yine ... ada ... ve ... ada ... parsel sayılı taşınmazlardaki .../... payını uhdesinde bırakarak .../... payını 14.05.2003 tarihinde davalı kardeşi ...’e satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olayda, muvazaa bakımından hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
    Hal böyle olunca, daha önce dinlenilen tanıkların yeniden çağrılarak dinlenmeleri, murisin davacılar ile bir probleminin olup olmadığının, bir başka ifade ile kızlarından mal kaçırmasını gerektirir bir husus olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, murisin başka mal varlığı bulunup bulunmadığının belirlenmesi ve yukarıdaki ilkeler uyarınca değerlendirme yapılarak mirasbırakanın gerçek iradesinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.11.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi