Hukuk Genel Kurulu 2013/1522 E. , 2015/1196 K.- KOOPERATİF ORTAKLIĞINDAN İHRAÇ KARARININ İPTALİ İSTEMİ
- İHTARNAME
- GENEL KURUL KARARINA KARŞI DAVA AÇMA SÜRESİ
- HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
- YÖNETİM KURULU KARARI
- KOOPERATİFLER KANUNU (1163) Madde 1
- KOOPERATİFLER KANUNU (1163) Madde 16
- KOOPERATİFLER KANUNU (1163) Madde 27
"İçtihat Metni"Taraflar arasındaki “kooperatif ortaklığından ihraç kararının iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bursa (4.)Asliye Ticaret Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 02.05.2012 gün ve 2010/332 E.-2012/179 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 23.Hukuk Dairesi’nin 30.11.2012 gün ve 2012/4731 E.- 2012/7065 K sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, müvekkilinin aidat yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle, borç miktarını gösterir iki ihtar çekilmeden, yasaya ve anasözleşmeye aykırı olarak üyelikten ihraç edildiğini ileri sürerek, davalı kooperatif yönetim kurulunca müvekkili hakkında alınan ihraç kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacının, 23.01.2008 tarihli yönetim kurulu kararıyla üyelikten ihraç edildiğini ve ihraç kararının davacıya 08.02.2008 tarihinde tebliğ edildiğini, bu nedenle dava tarihi itibariyle üç aylık hak düşürücü sürenin sona erdiğini, öte yandan davalının altı yıldır genel kurullara katılmadığını ve aidatlarını ödemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre; davacı hakkında alınan yönetim kurulu ihraç kararının 08.02.2008 tarihinde usulsüz olarak davacının hissedarı bulunduğu şirkette çalışan kardeşine tebliğ edildiği, bu bakımdan yasada öngörülen üç aylık hak düşürücü sürenin sona ermediği, ihraç kararından önce borç miktarını açık bir biçimde gösterir iki ihtar çekilmesine ilişkin prosedürün yerine getirilmediği, davacıya borcunu ödemesi için yalnızca bir ihtar çekildiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile ihraç kararının iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2) Dava, kooperatif yönetim kurulu ihraç kararının iptali istemine ilişkindir.
18.12.2006 tarihli ihtarname davacının kooperatife bildirdiği "Y..Y. Yolu 14. km Alaşar/Bursa" adresine tebliğe çıkarılmış, 23.01.2008 tarihli ihraç kararı ise 08.02.2008 tarihinde "O. Bölgesi Y. Cd. No.. Nilüfer/Bursa " adresine, aynı adreste yetkili tebliğe ehil memur olduğu belirtilerek davacının kardeşi B. E.l"a tebliğ edilmiştir. Mahkemece bu tebligatın geçersiz olduğu sonucuna varılarak, davanın süresinde olduğu kabul edilip işin esası hakkında karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir.
Mahkemece 18.12.2006 tarihli ihtarnamenin tebliğ belgesi ile 2007 yılı genel kurulunun davacıya tebliğine ilişkin tebligat parçasının arkalı önlü onaylı örnekleri getirtilip, davalı kooperatifin 2007 genel kurul çağrı kağıdını ve ihraç kararını, davacın kooperatife bildirdiği ortaklar defterinde yazılı adres dışında farklı bir adrese tebliğe çıkarma nedeni ve davacının adres değişikliği bildiriminde bulunup bulunmadığı hususları araştırıldıktan sonra, oluşacak sonuç çerçevesinde ihraç kararı tebliğinin geçerli olup olmadığı değerlendirildikten sonra bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kooperatif ortaklığından ihraç kararının iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı hakkında yönetim kurulu tarafından verilen ihraç kararının 08.02.2008 tarihinde usulsüz olarak davacının hissedarı bulunduğu şirkette çalışan kardeşine tebliğ edildiği, bu bakımdan yasada öngörülen üç aylık hak düşürücü sürenin sona ermediği, ihraç kararından önce borç miktarını açık bir biçimde gösterir iki ihtar çekilmesine ilişkin prosedürün yerine getirilmediği, davacıya borcunu ödemesi için yalnızca bir ihtar çekildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile ihraç kararının iptaline karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalı vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; ihraç kararının tebliğinin geçerli olup olmadığı konusunda yerel mahkemece yapılan araştırmanın hüküm kurmak için yeterli olup olmadığı, varılacak sonuca göre ihraç kararının, davacının kooperatif ortaklar defterinde yazılı adresi dışında farklı bir adrese tebliğe çıkartılma nedeninin araştırılması gerekip gerekmediği ve kooperatif genel kurulu tarafından ihracın kabulüne karar verilmesinin davaya etkisi noktalarında toplanmaktadır.
1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun (KK) 1. maddesinde de açıklandığı üzere, kooperatifler; ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve ihtiyaçlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla, gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan tüzel kişiliklerdir.
Anılan Kanun"un “Ortaklıktan Çıkarılma Esasları ve İtiraz” başlıklı 16. maddesi; “Kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebepler anasözleşmede açıkça gösterilir. Ortaklar anasözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar.
Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir. Anasözleşme, çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere, bu hususta yönetim kurulunu da yetkili kılabilir.
Çıkarılma kararı gerekçeli olarak tutanağa geçirileceği gibi, ortaklar defterine de yazılır. Kararın onaylı örneği, çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere, on gün içinde notere tevdi edilir. Bu ortak tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabilir. Tebliğ edilen karar, yönetim kurulunca verilmiş ise ortak, üç aylık süre içinde genel kurula da itiraz edebilir. Bu itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere, yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı saklıdır.
Üç aylık süre içinde, genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmiyen çıkarılma kararları kesinleşir.
(Ek fıkra: 06/10/1988-3476/4 md.) Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz. Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder.”
hükmünü amirdir.
Bu hüküm göstermektedir ki, ortağın ana sözleşme gereği belirlenen parasal yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmekte; bu gereği yerine getirmediği için ihraç edilen üyeye ise kooperatif üyeliğinden ihraç kararının usulünce kendisine tebliğinden itibaren üç aylık süre içinde itiraz olanağı tanınmaktadır.
Öte yandan, ortağa bildirilen borç miktarının ortağın kooperatife girişi ve sonrasındaki durumlara göre kişisel ve gerçek borç miktarını yansıtması gerekmekte olup aksi halde ortak, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16. ve 27.maddesi hükümlerine uygun şekilde temerrüde düşürülmüş olmayacaktır. Zira bahsi geçen 27.madde uyarınca kooperatifin, sermaye veya sair ödemelerle yükümlü bulunan ortaklarına münasip bir süre vererek yükümlülüklerini yerine getirmelerini istemesi, ilk isteğe uymayanlara ise bir aylık ikinci bir süre tanıması gereklidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davalı kooperatifin yönetim kurulunun ihraç kararının davacıya tebliğ edildiği adres “O. bölgesi Y. Cad. No. . Bursa” adresidir. Ancak bu adresin kooperatif kayıtlarında yer alan davacı ortağa ait adresten farklı olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Zira adres değişikliği bildirimi yapılmadığının belirtildiği 02.05.2011 tarihli davalı dilekçesinde bu husus açıklanmış olup, davacı D.. E..’un kooperatife bildirmiş olduğu adresin Yeni Yalova Yolu 14. Km. Alaşar/Bursa olduğu, “kooperatif resmi kayıtlarında yapılan tüm incelemelerde de davacı tarafından adres değişikliğine ilişkin hiçbir yazılı bildirim ve resmi belgeye rastlanmadığı” belirtilmiştir. Davalı kooperatifin 19.01.2002, 05.04.2003, 24.08.2004, 18.06.2005, 24.06.2006 tarihli genel kurul toplantılarına çağrının da bu adrese yapıldığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, davacının davalı kooperatife bildirdiği adresten farklı bir adrese çıkartılan tebligatın davacı ortağa tebliğ edilmemiş olması nedeniyle yönetim kurulu ihraç kararı davacıya tebliğ edilerek kesinleşmiş değildir.
Öte yandan, davalı kooperatifin 02.05.2009 tarihli genel kurul toplantısında alınan 12 nolu karar aynen; “D.. E..’un ihracının kabulüne…” şeklindedir.
Bu itibarla, aksi ispatlanmadığı için davalı tarafından keşide edilen 28.04.2010 gün ve 10168 yevmiye nolu cevabi ihtarname ile davalı kooperatif tarafından davacı ortağa ihraç edilmiş olduğunun ilk kez bildirildiğinin kabulü zorunlu olup, bu ihtarın tebliğine ilişkin belge dosyada bulunmamakla birlikte davanın açıldığı 03.06.2010 tarihi itibariyle 3 aylık hak düşürücü süre dolmadan davanın açıldığı sabittir. Bu aşamada hemen belirtilmedir ki genel kurul kararlarına karşı Kanun’un 53 ncü maddesindeki 1 aylık dava açma süresinin tek istisnası, üyelik ihraç kararlarına karşı açılacak davalardır ve süre bu halde 3 aydır.
O halde, yasal süresinde açıldığı belirlenen davada yerel mahkemece yapılması gereken, yukarıda açıklanan ilkeler ve 02.05.2009 tarihli genel kurul kararı dikkate alınarak eldeki davanın, yönetim kurulu kararını onayan kooperatif genel kurul kararının iptali istemi olarak değerlendirilerek inceleme yapmaktır
Bu durumda, delillerin tartışılması sonucunda davacı ortağın ihracının yasal şartlarının oluşup oluşmadığının tespiti ile varılacak sonuca göre gerektiğinde 02.05.2009 tarihli genel kurulun 12 nolu kararının davacıyla ilgili bölümünün iptaline yönelik hüküm kurulmak üzere yerel mahkeme direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması gerekmiştir.
Direnme kararı açıklanan bu değişik nedenlerle bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine 15.04.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.