1. Hukuk Dairesi 2019/4299 E. , 2019/6035 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-ALACAK
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, alacak davası sonunda, yerel mahkemece davanın usulden reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali, tescil ve alacak isteklerine ilişkindir.
Davacı vasisi, babası olan davacı ...."in ... yaşında olup bir takım rahatsızlıkları nedeniyle vesayet altına alındığını, ..."ın torunu olan davalı ..."in dedesinin rahatsızlığından faydalanarak 5 ve 168 parsel sayılı taşınmazlarını satış suretiyle adına tescilini sağladığını, ... parsel sayılı taşınmazı muvazaalı olarak diğer davalı ..."e devrettiğini, yine ..."ın bankalardaki yüklü miktardaki paralarını da üzerine geçirdiğini, davalının 22 yaşında olup henüz hiçbir işte çalışmadığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline, olmazsa taşınmaz bedellerinin davalıdan tahsiline, davalının üzerine geçirdiği para ya da para yerine geçen emtiaların faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, davacı ... 06.09.2016 tarihinde ölmüştür.
Davalı ..., davacının iddialarının doğru olmadığını, taşınmazları bedelleri karşılığında satın aldığını, dedesinin akli melekelerinin yerinde olduğunu, davacının talep ettiği banka hesaplarındaki paralar bakımından iddia ettiği miktarın belirlenerek harcın tamamlanması gerektiğini; davalı ... ise, iyiniyetli üçüncü kişi olarak taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını, taraflarla herhangi bir akrabalık ya da tanışıklığının bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacıya talep ettiği alacak miktarı ve diğer hususlarda açıklama yapmak ve bu kısma yönelik harcı yatırmak üzere kesin süre verildiği, verilen kesin süre içerisinde eksikliklerin tamamlanmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1937 doğumlu davacı ..."e ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2014/314 Esas ve 2014/442 Karar sayılı ilamı ile oğlu olan ..."in vasi olarak atandığı, davacı ..."ın çekişme konusu ... parsel sayılı taşınmazını 19.03.2012 tarihinde, ... parsel sayılı taşınmazını 17.10.2012 tarihinde satış suretiyle torunu olan davalı ..."ye, davalı ..."nin de ... parsel sayılı taşınmazı 31.07.2014 tarihinde yine satış suretiyle davalı ..."e temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Yargılama sırasında 13.05.2015 tarihli celsede; ""davacı vekili tarafından kısıtlı ... mahkeme kaleminde hazır edildiği takdirde Ç.Ü. ... Hastanesi Adli Tıp Kurumuna sevki sağlanarak, tespit edilebiliyor ise kısıtlının hangi zaman diliminden itibaren ehliyetsiz olduğu, özellikle 19.03.2012 ve 17.10.2012 tarihlerinde ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı, bahsedilen tarihlerden öncesinde vasi tayini gerekip gerekmediği hususunda rapor tanziminin istenilmesine"" ve ""Davacı vekiline dava dilekçesinde talep ettiği alacak miktarı ve diğer hususlarda açıklama yapmak ve buna ilişkin harcı yatırmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde yerine getirilmediği takdirde dosyanın mevcut hali ile karar verileceğinin ihtarına "" yönelik ara kararları verilmiş, 01.07.2015 tarihli bir sonraki celsede ise; "" ... davacı vekiline geçen celse verilen vasi tayini gerekip gerekmediği hususunda rapor tanziminin istenilmesine yönelik ara kararını yerine getirmek üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde ara kararı yerine getirilmediği takdirde dosyanın mevcut hali ile karar verileceğinin ihtarına,"" ve ""Her ne kadar davacı vekiline geçen celse ara karar uyarınca kesin süre verilmiş ise de; davacı vekiline ilk kez süre verildiği, bu sürenin kesin sürenin sonuçlarını içermediği anlaşılmakla davacı vekiline ikinci kez ve kesin olmak üzere dava dilekçesinde talep ettiği alacak miktarı ve diğer hususlarda açıklama yapmak ve buna ilişkin harcı yatırmak üzere iki haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde eksiklik yerine getirilmediği takdirde dosyanın mevcut hali ile karar verileceğinin ihtarına"" yönelik ara kararları verilmiş ve 21.10.2015 tarihli sonraki celsede davanın usulden reddine karar verilmiş, karardan sonra davacı ölmüştür.
Bilindiği üzere HMK"nın 94. maddesinde "" (1) Kanunun belirlediği süreler kesindir. (2) Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. (3) Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar. "" düzenlenmesine yer verilmiştir.
Her ne kadar, mahkemece hastaneye sevk edilmek üzere davacının mahkeme kaleminde hazır edilmesi için kesin süre verilmiş ise de bu süre usulüne uygun değildir. Davalıya verildiği iddia olunan paralar bakımından verilen kesin sürede ise bir isabetsizlik bulunmayıp, gereği yerine getirilmediğinden, bankalardaki paralara yönelik alacak talebi bakımından davanın usulden reddedilmiş olması doğru ise de, taşınmazlar bakımından verilen kesin süre usulüne uygun olmadığından tapu iptali ve tescil olmazsa taşınmaz bedelinin tahsili talebi yönünden davanın usulden reddedilmiş olmasının doğru olduğu söylenemez.
Hal böyle olunca; davacının 06.09.2016 tarihinde öldüğü gözetilerek tüm mirasçılarına tebligat yapılması, mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan davaya muvafakat vermeyen mirasçı olur ise terekeye temsilci atanmak sureti ile davanın sürdürülmesi, bu noksanlık giderildikten sonra, tanıkların ehliyetsizlik konusunda dinlenilmesi, sonrasında Abdullah"a ait raporlar, grafiler, hasta müşahade raporları vs. temin edilerek dosyanın kül halinde Adli Tıp Kurumu"na gönderilmesi, 19.03.2012 ve 17.10.2012 tarihleri itibariyle Abdullah"ın hukuki ehliyete haiz olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetsiz olduğu saptanır ise 5 parsel sayılı taşınmaz bakımından davanın kabul edilmesi, 168 parsel sayılı taşınmaz bakımından ikinci el konumundaki Hacer"in TMK"nın 1023. maddesi kapsamında iyiniyetli olup olmadığının araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken değinilen hususları içermeyen biçimde yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetsizdir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.11.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.