Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/13713
Karar No: 2019/6034
Karar Tarihi: 25.11.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/13713 Esas 2019/6034 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/13713 E.  ,  2019/6034 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-ALACAK-ECRİMİSİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, alacak, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa taşınmaz bedelinin tahsili ve ıslah sureti ile ecrimisil isteklerine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakan babaları ... adına kayıtlı ..., ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazların, intikal işlemlerinin yapılması amacıyla kardeşi olan davalı ..."i vekil tayin ettiğini, davalı ..."in vekalet görevini kötüye kullanarak, bilgisi ve rızası dışında, taşınmazlardaki paylarının tamamını satış göstermek suretiyle kardeşi olan diğer davalı ..."e devrettiğini, temlikin muvazaalı olduğunu, payları karşılığı kendisine herhangi bir ödeme de yapılmadığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile payı oranında adına tescilini, olmazsa taşınmazlardaki payının rayiç bedellerinin davalılardan tahsilini istemiş, aşamada verdiği ıslah dilekçesi ile ecrimisil talebinde bulunmuştur.
    Davalılar, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının yapılan işlemlerden haberdar olduğunu, taşınmazların bedeli karşılığında satın alındığını ve bedelin davacıya ödendiğini, davacı ile birlikte başka kardeşlerin paylarının da devredildiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı gerekçesiyle ..., ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar bakımından tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne, ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar bakımından bedel isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin ise davalı ..."in taşınmazlarda paydaş olup intifaden men koşulunun gerçekleştiğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1338 doğumlu mirasbırakan ...nin 25.12.2012 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı oğlu ... ile davalı oğulları ... ve ...n, dava dışı çocukları ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..."nin kaldıkları, davacı ..."ın ... 9. Noterliği"nin 27.03.2003 tarih ve 9700
    yevmiye numaraları vekaletnamesi ile kardeşi olan davalı ..."i intikal işlemlerini yapması ve taşınmaz satış yetkilerini de içerir şekilde vekil tayin ettiği, çekişme konusu ..., ..., .... ve ... parsel sayılı taşınmazlar mirasbırakan ... adına kayıtlı iken 29.04.2003 tarihinde elbirliği halinde mirasçıları adına intikalen tescil edildiği, aynı resmi akit ile davalı vekil ..."in, davacı ... payının tamamını vekaleten satış suretiyle davalı kardeşi ..."e temlik ettiği, yine dava dışı mirasçılardan ..., ... ve davalı ..."in de paylarını satış suretiyle davalı ..."e devrettikleri, ...parsel sayılı taşınmazın 03.07.2013 tarihinde ifrazı ile ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazların oluştuğu, ... ve ... parsel sayılı taşınmazların kamulaştırıldığı ve dava dışı Karayolları Genel Müdürlüğü adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
    Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; davacı, dava konusu taşınmazlardaki paylarının tamamını kardeşleri ... ve ... ile birlikte aynı akitle 2003 yılında temlik etmiş, davayı ise 2011 yılında açmıştır. Her ne kadar, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı davalar herhangi bir hakdüşürücü ve zamanaşımı süresine bağlı değil ise de kardeşleri ile birlikte payını satan davacının bu durumu bilmediğini iddia etmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Öte yandan davacı tanığı olarak dinlenen kardeşler ... ve ..."nin davalılarla ihtilafı olup, ... Noterliği"nin 21.05.2010 tarih ve 6514 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile taşınmazları kullanmamaları için davalılara ihtarname keşide etmişlerdir. Bu nedenle ifadeleri samimi bulunmamıştır. Davalı tanıkları ise satışın davacının iradesine uygun olduğunu, bedelin de ödendiğini bildirmişlerdir.
    Açıklanan bu somut olgular yukarıdaki ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde vekalet görevinin kötüye kullanıldığından bahsetme olanağı yoktur.
    Öte yandan, davacı taraf dava dilekçesinde ecrimisil isteğinde bulunmamış, 16.11.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile ecrimisil talebinde de bulunmuş ise de; ıslahla kastedilen dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesi olup, dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı; bu bağlamda dava konusu taşınmazlar hakkında tapu iptali tescil istemli açılmış olan davada peşin karar ve ilam harcı yatırılmak ve ıslah talebi olduğu belirtilmek suretiyle verilen dilekçedeki, başta dava edilmeyen ""ecrimisil"" isteminin hukuken “ıslah” olarak kabulüne olanak bulunmadığı, bu yolla ayrı bir dava konusu teşkil eden unsurların mevcut davaya ıslah yoluyla dahil edilemeyeceği, ıslahın bir usul işlemi niteliği taşıması, bir dava olmaması karşısında, hukuken ayrı bir dava olarak da nitelendirilemeyen dilekçedeki talebin, eldeki davada değerlendirilmesine, bu dilekçe hakkında herhangi bir işlem yapılmasına olanak bulunmadığı anlaşılmakla; sonradan verilen dilekçeyle dava konusu edilmek istenen ecrimisil isteği hakkında usulünce bir ıslah ya da ayrı bir dava varmış gibi hüküm kurulması da doğru değildir.
    Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
    Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.11.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi