10. Hukuk Dairesi 2019/5326 E. , 2020/2725 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
No : 2019/947-2019/1301
İlk Derece
Mahkemesi : Babaeski Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
No : 2019/110-2019/177
Dava, ölüm aylığının kesilmesi yönündeki kurum işleminin iptali ile aylığın yeniden bağlanması, ödenmeyen aylıkların tahsili istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin, eşi ...’dan 2004 yılında boşandığını, boşandıktan sonra babasının evine taşındığını ve eşiyle görüşmediğini, sonrasında talebi üzerine Kurum tarafından kendisine dul ve yetim maaşı bağlandığını, müvekkili hakkında boşandığı eşi ile beraber yaşadığı gerekçesiyle nitelikli dolandırıcılık suçundan kamu davası açıldığını ve yargılama sonucunda beraatine karar verildiğini, boşanmada muvazaa olmadığını, tarafların 2004 yılından bu yana ayrı yaşadıklarını belirterek, 20.03.2011 tarihinde kesilen emekli aylıklarının yasal faizi ile birlikte iadesini, dul ve yetim aylığı emekli maaşının kesilmesi yönündeki Kurum işleminin iptalini ve davacıya babasından dolayı bağlanan dul ve yetim aylığı emekli maaşının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere bağlanmasını talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle, davacıya, boşandıktan sonra talebi üzerine ölüm aylığı bağlandığını, davacı ile ilgili şikayet dilekçesi üzerine Kurumca araştırma yapıldığını, yapılan araştırma neticesinde hazırlanan denetmen raporuna istinaden boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşadığı bildirilen davacının aylıklarının 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihi itibariyle kesildiğini, bu nedenle davacı adına 21.10.2008- 20.02.2011 dönemi için yersiz ve haksız ödenen aylıkların borç olarak kaydedildiğini, Kurum işleminin yerinde olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi tarafından,
“1-Davanın kabulü ile;
Davacının boşandığı eşi ... ile birlikte yaşamadığının tespiti ile, aylığın kesilme tarihi olan 20/03/2011 tarihinden itibaren kesilen emekli aylıklarının yasal faizi ile birlikte davacıya iadesine, dava tarihi olan 22.07.2014 tarihinden geçerli olmak üzere davacıya 3/975701 tahsis numarası ile ... Sigorta sicil nolu babası ..."den bağlı iken kesilen aylığın yeniden bağlanmasına,” şeklinde karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından,
“Babaeski Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/04/2019 tarih, 2019/110 Esas- 2019/177 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Yasanın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine,” şeklinde karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, Kurum işleminin yerinde olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Hakkında 24.05.2004 tarihinde boşanma kararı verilen davacıya, babası üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle, davalı Kurumca, 21.10.2008 - 15.03.2011 tarihleri arasında yersiz ödenen aylıkların tahsili amacıyla borç tahakkuk ettirildiği; Mahkemece ilk olarak 2014/356 E., 2017/465 K. sayılı dosyada davanın kabulüne karar verildiği, söz konusu kararın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi tarafından eksik araştırma neticesinde hüküm kurulduğundan bahisle kaldırılmasına karar verildiği; kararın kaldırılması sonrasında Mahkemece yeniden yargılama yapılarak 2019/110 E., 2019/177 K. sayılı dosyada davanın kabulüne karar verildiği; söz konusu karar hakkında bu kez İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmakta olup, Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin 2. fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıklar ile kurum raporunda belirtilen komşularının tespit edilerek ifadeleri alınmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, adres hareketleri ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, özellikle kurum raporu öncesi döneme ilişkin seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden geniş kapsamlı Emniyet Müdürlüğü araştırması yapılmalı, uyuşmazlık konusu dönemde boşanan eşlerin kayıtlı oldukları adresleri yönünden anılan yerde görev yapmış/yapmakta olan, mahalle/köy muhtar ve azalarından kanaat edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında, özellikle uyuşmazlık konusu dönem olan 21.10.2008 – 15.03.2011 tarihleri arasında davacının boşanmış olduğu eşi ...’ın kayıtlı bulunduğu adreslerin bulunduğu mahallerde görev yapmış/yapmakta olan, muhtar ve azalar ile resen tespit edilecek kişilerden (köy imamı, çevre esnaf, komşular vb.) kanaat edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, ...’a ait eski sabit hat abonelik adresi ve GSM abonelik sözleşmelerindeki adres olan “...” adresinde ve uyuşmazlık konusu döneme ilişkin adreslerde kolluk araştırması yapılmalı, elektrik, su, doğalgaz vb. aboneliklerin kimin adına kayıtlı olduğu araştırılmalı, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, her ikisi bakımından medula sistemindeki kayıtlarda görülen adresler ilgili sağlık kuruluşlarından istenilmeli, tüm bu hususlar tespit edildikten sonra, “boşanılan eşle uyuşmazlık konusu dönemde eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği toplanan kanıtlar ışığı altında yeniden değerlendirilmeli ve elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34.Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 03.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.