12. Hukuk Dairesi 2017/8336 E. , 2018/3564 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 19/09/2017 tarih, 2016/19268 Esas - 2017/11024 Karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Şikayetçi ... icra mahkemesine başvurusunda; ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi 46 Ada 4 Parsel sayılı taşınmazın, 17/10/1989 tarih ve 3015 nolu taşınmaz satış vaadi sözleşmesine istinaden ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2010/168 E. - 2012/366 K. sayılı kararı ile borçlu ... adına olan (hissenin) kaydının iptali ile adına tesciline karar verildiğini ve bu kararın tapuda infaz edilerek taşınmazın adına tescil edildiğini ileri sürerek, ... Vergi Dairesi"nin alacağından dolayı borçlu ... hissesi üzerine, satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerhinden sonra konulan hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece; satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı tarihten itibaren mülkiyetin şikayetçiye geçtiği gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verildiği, iş bu kararın alacaklı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 19/09/2017 tarih ve 2016/19268 E.-2017/11024 K. sayılı ilamı ile onandığı, alacaklının bu kez karar düzeltme isteminde bulunduğu anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1009. maddesine göre; arsa payı karşılığı inşaat, taşınmaz satış vaadi, kira, alım, önalım, gerialım sözleşmelerinden doğan haklar ile şerhedilebileceği kanunlarda açıkça öngörülen diğer haklar tapu kütüğüne şerhedilebilir.
2644 sayılı Tapu Kanunu"nun 26. maddesine göre de, Noterlik Kanunu"nun 44. maddesinin (B) bendi mucibince, noterler tarafından tanzim edilen gayrimenkul satış vadi sözleşmeleri ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri de, taraflardan biri isterse gayrimenkul siciline şerh verilebilir ve şerhten itibaren beş yıl içinde satış yapılmaz veya irtifak hakkı tesis ve tapuya tescil edilmezse, işbu şerh tapu sicil müdürü veya tapu sicil görevlileri tarafından re"sen terkin olunur.
Tapu Kanunu ile Türk Medeni Kanunu’nun yukarıda açıklanan hükümleri uyarınca; kişisel hak mahiyetinde olan satış vaadi sözleşmesine dayalı hak, tapu kaydına işlenmekle kuvvetlendirilmiş nisbi hak niteliğini kazanır. Bu nedenledir ki, aynı yasa hükümlerine göre, sicile şerh verilen satış vaadi sözleşmesi, 5 yıl süre ile 3.kişilere karşı ileri sürülebilme imkanı bulur.
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi, tapu kütüğüne şerh edilmiş olsa dahi, lehine satış vaat edilen kişi adına tescil işlemi gerçekleşmedikçe mülkiyetin intikalini sağlamaz. Yukarıda da belirtildiği gibi, Tapu Kanunu"nun 26.maddesi uyarınca; tapu siciline şerh verilen satış vaadi sözleşmesi, 5 yıl süreyle 3.kişilere karşı ileri sürülebilir. Ancak bunun için, anılan süre içerisinde tescil davası açılması ve 3.kişi adına tescil işleminin tamamlanması zorunludur. Bu hak, yukarıda belirtildiği gibi tescil kararı alınıp, tapuya işlenmediği sürece aynî nitelik kazanmaz.
Somut olayda; ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi 46 Ada 4 Parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına, ... oğlu ... lehine 17.10.1989 tarih ve ... yevmiye ile satış vaadi şerhi verildiği, bu şerhe dayalı tapu iptal ve tescil davasının 02.04.2010 tarihinde açıldığı, bu dava sonucunda; taşınmazın, lehine satış vaadi şerhi verilen ... adına tescilinin 16.05.2014 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, satış vaadi şerhi tarihinden sonra, tescil tarihi itibariyle 5 yıldan fazla zaman geçtiğine ve satış vaadi lehtarı olan 3. kişinin, şerh tarihinden itibaren 5 yıl içinde (17/10/1994 tarihine kadar) mahkemede tescil davası açtığına ve lehine tescil kararı verildiğine yönelik bir belge ve delil de olmadığına göre, artık bu hakkın, 3. kişilere karşı ileri sürülmesi imkanı yasal olarak ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla şahsi bir hak olan satış vaadi sözleşmesine dayalı bu hak, tapuda malik gözüken kişinin borcu sebebiyle haciz koyan alacaklıya karşı hüküm ifade etmez.
Hukuk Genel Kurulu"nun 07.04.2004 tarih ve 2004/12-210 E. - 2004/208 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olması zorunludur. Haciz tarihinde taşınmazın bir kısım hissesi borçlu ... adına kayıtlı olduğundan, ... Vergi Dairesi"nin haciz işleminde usulsüzlük bulunmamaktadır. Sonradan tesis edilen tapu iptal ve tescil kararına dayalı olarak taşınmazın maliki olan 3. kişinin, haczin kaldırılması için, Hukuk Genel Kurulu"nun 13.06.2001 tarih ve 2001/12-461 E. - 2001/516 K. sayılı kararı ve Dairemizin süreklilik arzeden içtihatları doğrultusunda genel mahkemede mülkiyet hakkına dayalı olarak dava açması gerekir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, mahkemece, istemin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 19/09/2017 tarih ve 2016/19268 E.-2017/11024 K. sayılı onama ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 24/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.