21. Hukuk Dairesi 2019/2313 E. , 2020/1669 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, yaşlılık aylığının kesilmesine dair Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava; davacının 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığının davalı Kurum"ca tescile esas oda kaydının usulsüz olduğu kabul edilerek geçersiz sayılması işleminin iptaline ilişkindir.
Mahkemece; Dairemiz bozma ilamına karşı “uyma” kararı verilmek suretiyle yapılan yargılama neticesi “davanın kabulü ile davalı Kurum"un 19.06.2001 tarih ve 7117 sayılı işleminin iptaline,” şeklinde karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının oda kaydının mevzuata uygun olup olmadığı ve oda kaydına istinaden sigortalı kabul edilip edilmeyeceği hususunda çıkmaktadır.
11/09/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı Yasanın 58. maddesiyle 5510 sayılı Yasaya eklenen Geçici 54. madde ile “Mülga 4355 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları, Esnaf Odaları ve Ticaret Borsaları Kanunu, mülga 5373 sayılı Esnaf Dernekleri ve Esnaf Dernekleri Birlikleri Kanunu ve mülga 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Kanununa göre; esnaf ve sanatkâr siciline veya odasına ya da her ikisine birden kayıtları bulunmakla birlikte üye kayıtlarının mevzuata uygun olarak yapılmadığının tespit edilmesi üzerine, Kuruma kayıt ve tescili yapılmakla birlikte, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılık süreleri geçersiz sayılarak iptal edilen sigortalılardan 22/3/1985 tarihinden sonraki sürelere ait prim, gecikme zammı ve gecikme cezalarının 31/12/2013 tarihine kadar ödenmiş olması şartıyla 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılıkları başlangıç tarihinden itibaren geçerli sayılır.” hükmü getirilmiştir.
Öte yandan Türk Medeni Kanunu"nun 28. madde hükmüne göre ölüm ile kişilik son bulur. Ölü bir kişi herhangi bir hakkın sujesi olamayacağına göre, onun açmış olduğu davaya devam edilemez. Bu şekilde yürütülen bir dava sonunda ölü kişi ile ilgili hüküm kurulamaz.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının oda kaydına istinaden 22/03/1985 tarihinde Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, müfettiş raporu ile sigortalılığına esas alınan oda kaydının geçersiz olduğunun belirlendiği, bu rapora göre davalı Kurum tarafından 19/06/2001 tarih ve 7117 sayılı işlem ile davacının sigortalılığının iptal edildiği, Dairemiz bozma ilamı sonrası davacının 03/01/2016 tarihinde vefat ettiği, müteveffa davacıya ait veraset belgesinin dosyaya sunulmayıp tüm mirasçılarının davaya dahil edilmediği, hak sahibi olarak sadece ..."nin yargılamada taraf olarak yer aldığı, müteveffa davacının vefatı nedeniyle bir kısım hak sahiplerine davacının SSK lı hizmetlerine istinaden 506 sayılı Yasa kapsamında ölüm aylığı bağlandığı, ancak Kurum tarafından müteveffa davacının Esnaf Bağ-Kur sigortalılığına ilişkin 6552 sayılı Yasa kapsamında herhangi bir işlem tesis edilip edilmediğinin netlik kazanmadığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda; öncelikle davacının tüm mirasçılarına tebligat yapılıp davayı takip edip etmeyecekleri belirlendikten sonra takip edecekler ise, mirasçıların yöntemince davaya katılması sağlanmak suretiyle davaya devam olunması gerekmektedir.
Bu şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra yapılacak iş; davalı Kurum"dan 6552 sayılı Yasa"nın 58. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"ya eklenen geçici 54. madde gereğince işlem yapılıp yapılmadığını sormak ve sonucuna göre davanın konusuz kalıp kalmadığını değerlendirmekten ibarettir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, 12/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.