10. Hukuk Dairesi 2014/19025 E. , 2014/25075 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Silifke 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 20.01.2014
No : 2012/790-2014/31
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, davalı şirkete ait işyerinde 10.08.2001-11.01.2012 tarihleri arasında hizmet akdine tabi olarak geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitine ilişkin davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır. Diğer taraftan, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalıların, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde dava açacakları hükmü öngörülmüştür. Yönetmelikle tespit edilen belgelerin Kuruma verilmiş olması durumunda hak düşürücü sürenin işlememesi, ancak iş bu belgelerin içerdiği işe başlama tarihinden sonraki dönem için söz konusudur.
Yine aynı işverenin değişik işyerlerinde çalışmanın ara vermeksizin sürekli biçimde mevcudiyeti halinde, hak düşürücü süre, sigortalının işverene ait son işyerinden ayrıldığı yılın sonundan başlar. Anılan işyerinden ayrıldıktan sonra ara vererek işverenin diğer işyerine girmiş ise önceki işyeri bakımından hak düşürücü süre işler. Hak düşürücü sürenin her iş veren yönünden ayrı ayrı hesaplanması gereği açıktır.
Somut olayda, davacının, davalı şirketten 29.12.2003 tarihli, Kuruma hakdüşürücü süre içinde intikal etmiş işe giriş bildirgesi mevcuttur. Davacının, dosyaya sunulan Kurum kayıtlarına göre, işe giriş bildirgesi tarihinden 30.05.2005
tarihine kadar davalı 1035072 sigorta sicil numaralı davalı şirkette çalıştığı ve tam gün üzerinden bu işyerinde bildiriminin yapıldığı, 01.06.2005 tarihinde 1043140 sigorta sicil numaralı, dava dışı A.. Deniz Taşımacılığı Ltd.Şti.’de işe başladığı 30.05.2008 tarihine kadar tam gün üzerinden bu işyerinde çalıştığı ve bildirimlerinin yapıldığı, 01.06.2008 tarihinde 1035072 sigorta sicil numaralı, davalı A. Denizcilik Ltd.Şti.’de işe başladığı, 25.04.2010 tarihine kadar da bu iş yerinde tam gün üzerinden çalıştığı ve bildirimlerinin yapıldığı, 20.04.2010 tarihinde 1080338 sigorta sicil numaralı, Akgünler Turizm ve Denizcilik Ltd.Şti.’de işe başladığı, 11.01.2012 tarihine kadar yine tam gün üzerinden çalıştığı ve bildirimlerinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen dosya kapsamı ile yapılan yargılama sonunda, taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek, davacının 10.08.2001-11.01.2012 tarihleri arasında, primleri yatırılarak Kuruma bildirildiği hususunda tereddüt hasıl olmayan süreler belirlenip, hukuki yarar yokluğundan bunlar dışlanmak suretiyle, 01.06.2005-30.05.2008 tarihleri arasında davacının, dava dışı A.. Deniz Taşımacılığı Ltd Şti bünyesinde geçen çalışmaları göz önüne alınarak, davalı işyeri ile bu işyeri arasında hukuki/organik bir bağın bulunup bulunmadığı vergi dairesinden ve ticaret sicili memurluğundan Mahkemece usulunce araştırılmalı, hukuki/organik bağın bulunmaması halinde, 10.08.2001-29.12.2003 tarihleri arasındaki dönem yönünden, çalışmanın sona erdiği yılın sonundan itibaren dava tarihine kadar 506 Sayılı Kanunun 79/10 maddesi uyarınca 5 yıllık sürenin geçmiş olması nedeniyle, bu dönemin hak düşürücü süreye uğradığı, bağ bulunması durumunda ise çalışmanın kesintisiz sürdüğü kabul edilerek, hak düşürücü sürenin geçmeyeceği gözetilip, bu hususlar irdelenerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.