22. Hukuk Dairesi 2014/12555 E. , 2014/14239 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA:Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haklı ve geçerli sebep olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe iade kararına rağmen müvekkilinin işe başlatılmaması halinde yasal tazminatların davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının aynı işyerinde aynı pozisyonda aynı ücretle işe başlamasına ilişkin ihtarname tebliğine rağmen işe başlamadığını, bu sebeple işe iade talebinin samimi olmadığını, müvekkil şirket tarafından organizasyonel yenilenmeye gidildiğini, bu sebeple iş gücü fazlalığının ortaya çıktığını, feshin son çare olarak uygulandığını, feshin geçerli sebeple ve usulüne uygun yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davacının dava açıldıktan sonra davalı tarafça aynı pozisyonda aynı ücretle aynı yerde aynı işe başlama talepli işe davet ihtarnamesine rağmen işe başlamayan davacının işe iade talebinde samimi olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler, sürüm ve satış imkanlarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, hammadde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini imkansız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.Somut olayda, davacının iş sözleşmesi davalı şirketteki organizasyonel planlama sonucu çalıştığı birimin kapatılması sebebi ile feshedilmiştir. Her ne kadar davalı şirket feshin işletmesel sebebe dayalı olduğunu savunmuş ise de organizasyonel planlamaya ve davacının çalıştığı birimin kapatılmasına yönelik alınan işletmesel karar dosyaya sunulmadığı gibi, işletmesel sebeplerin ne olduğu, hangi gerekçe ile yeniden planmaya gidildiği, bu durumun süreklilik arz edip etmediği, planlamanın nasıl yapıldığı, planlama sonucu istihdam fazlalığı oluşup oluşmadığı ve feshe son çare olarak bakılıp bakılmadığı ispatlanamamıştır. İşveren fesih sebebi ile bağlıdır. Fesih sebebi sonradan değiştirilemeyeceği gibi ayrıca fesih sebepleri ileri sürülemez. Davacı nın iş sözleşmesi 26.04.2013 tarihinde çalıştığı birimin kapatılması sebebi ile feshedilmiştir. Daha sonra işverence 10.07.2013 tarihinde tekrar aynı görev pozisyonunda işe davet edilmiştir. Mahkemece işe davet edilmesine rağmen işe başlamayan davacının işe iade talebinde samimi olmadığı kabul edilmiş ise de davacının aynı görev pozisyonunda, aynı şartlarla işe davet edilmesi yapılan feshin gerekçesi ile çelişmektedir, davalının samimi olmadığını gösterir. Bu sebeple fesih geçerli sebebe dayanmamaktadır. Mahkemece işe iade isteğinin kabulü gerekirken, yazılı şekilde reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun"un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE,
3-Davacı tarafın kanuni süresi içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarırnın davacı tarafın beş aylık ücret tutarı olarak belirlenmesine
4-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine,
5-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 25,20 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 24,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 0,90 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 262,35 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,8-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine kesin olarak oybirliğiyle 22.05.2014 tarihinde karar verildi.