1. Hukuk Dairesi 2016/10876 E. , 2019/6016 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından süresinde, davalı ... vekili tarafından ise süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 21.11.2019 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat gelmedi, diğer temyiz eden vekili Avukat ... geldi, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, dava konusu ziynet eşyaları ve para için alacak, taşınmaz için de bedelin tahsili isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan annesi ...’nin ... 31. Noterliği’nin 29.05.2012 tarihli ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile ziynet eşyalarını ( 22 ayar 125,39 gr 9 adet burma bilezik, 14 ayar 29,28 gr 1 adet altın zincir, 22 ayar 27,50 gr 1 adet altın bileklik ) ve maliki olduğu ... ada ... sayılı parseldeki payını davalı kardeşi ...’ya temlik etme borcu altına girdiğini, birlikte yaşamaya başladıklarında altınların davalılara teslim edildiğini, ayrıca mirasbırakanın 04.09.2012 tarihli vekaletname ile davalı ...’i vekil tayin ettiğini, ...’in de ölünceye kadar bakma sözleşmesine konu taşınmazı 21.09.2012 günü mirasbırakana vekaleten üçüncü kişiye 150.000,00 TL bedel karşılığı satış suretiyle devrettiğini, satış bedelini murise vermediğini, diğer davalı ...’un hesabına yatırıldığını, yine davalıların mirasbırakana 16.06.2012 tarihinde 23.000,00 TL kredi çektirip kendilerinin kullandığını, mirasbırakanın bu satışlara ya da krediye ihtiyacının olmadığını, davalıların murise iyi bakmadıklarını, aç ve susuz bıraktıklarını, davalıların sebepsiz yere zenginleştiklerini ileri sürerek, ziynet eşyalarının aynen teslimini, mümkün olmazsa şimdilik 16.335,00 TL’nin davalı ...’dan, taşınmaz satış bedeli olan 150.000,00 TL ile kredi miktarı olan 23.000,00 TL ve murise ait olan 13.718,00 TL’nin yasal faizleri ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalılar, iddiaların haksız ve yersiz olduğunu, davacı ve eşinin sağlığında mirasbırakana çok eziyet çektirdiklerini, maddi anlamda sömürdüklerini, murisin de kendilerinin yanına sığındığını, murisin ziynet eşyaları ile 13.718,60 TL parasını davacının elinden zorla almaması için teyzesinin kızı olan dava dışı ...’e emanet ettiğini, sonrasında da geri aldığını, ölünceye kadar bakma akdi gereğince altınların davalı ...’ya geçtiğini, paranın ise alınmadığını, davaya konu taşınmazdaki murisin ¼ payının da davacının baskısı ile satıldığını, satış bedelinin de alıcı tarafından davacının banka hesabına yatırıldığını, yine murisin çektiği krediyi de ihtiyaçları için kullandığını bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin iptalini gerektirecek bir durumun kanıtlanamadığı, muris tarafından çekilen kredi ile ona ait paranın davalılar uhdesinde olduğunun da ispat edilemediği gerekçesiyle ziynet eşyaları ile paraya ilişkin taleplerin reddine, davaya konu taşınmazın vekalet davalı ... tarafından satıldığı ve davalı ...’in satış bedelini murise verdiğini kanıtlayamadığı gerekçesiyle 100.000,00 TL satış bedelinin yasal faizi ile birlikte davalı ...’den alınmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’nün 25.03.2013 tarihinde öldüğü, geride davacı kızı ...’in mirasçı olarak kaldığı, mirasbırakanın ... 31. Noterliğinin 29.05.2012 tarih ve 14012 yevmiye nolu düzenleme şeklinde ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile dava konusu ziynet eşyalarını ve ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki payını davalı kardeşi ...’ya bıraktığı ancak tapu da işlem yapılamadığı, mirasbırakanın ... ilçesinde bulunan taşınmazlarını satış yetkisi içerir biçimde ... 31. Noterliği’nin 04.09.2012 tarih ve ...yevmiye nolu vekaletnamesi ile davalı ...’i vekil tayin ettiği, mirasbırakanın ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki payının anılan vekaletname kullanılarak vekil ... tarafından 21.09.2012 tarih ve ... yevmiye nolu akitle dava dışı ...’ye satış suretiyle devredildiği, aynı yevmiyeli akit ile, davacı ...’in de, çekişmeli ... parseldeki paylarını dava dışı ...’ye satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle iddianın kanıtlanamadığı belirlenmek suretiyle ziynet eşyaları ile paraya yönelik istekler bakımından davanın reddine karar verilmesi doğrudur. Davacının işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Davalının temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 01.04.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Bir başka hususta, ölünceye kadar bakma sözleşmelerinde bakım borcunun yerine getirilmediği iddiasını ileri sürmek bakım alacaklısına tanınmış bir haktır. Bakım alacaklısının ölümünden sonra bu iddia mirasçılar tarafından ileri sürülmüş ise dinlenmez. Bakım alacaklısı sağlığında bakım borcunun yerine getirilmediğini ileri sürmemişse ölümü halinde artık bakıldığının kabulü zorunludur.
Somut olaya gelince, mirasbırakanın ölünceye kadar bakma sözleşmesi yaptığı tarihte 76 yaşında olduğu, bakım ihtiyacının bulunduğu, bir dönem yatalak halde olduğu, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin yapıldığı 29.05.2012 tarihinden sonra, 21.09.2012 tarihinde çekişmeli taşınmazın devredildiği, mirasbırakanın sağlığında bakım borcunun yerine getirilmediği iddiası ile dava açmadığı, anılan sözleşmenin muvazaalı olduğunun da iddia edilmediği anlaşılmaktadır.
Tüm bu delil ve olgular, yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde; çekişmeli taşınmaz ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapıldıktan sonra devredildiğine göre, mirasbırakanın gerçek irade ve amacının bakımını sağlamak olduğu sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalı ...’in yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, aşağıda yazılı 15.20 TL. bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 21/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.