10. Hukuk Dairesi 2014/9994 E. , 2014/25023 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Konya 3. İş Mahkemesi
Tarihi : 27.02.2014
No : 2011/994-2014/107
Dava, Bağ- Kur sigortalılığın tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ..tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1479 sayılı Kanun, zorunlu sigortalılık şemsiyesi altına en son alınan “esnaf ve sanatkarlar ve diğer bağımsız çalışanlara” Kanunda yazılı sosyal güvenlik hükümlerini uygulama amacını taşımakta olup, 26. madde ile sigortalı olma hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceğini ve kaçınılamayacağını, bu Kanuna göre sigortalı sayılanların, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren üç ay içinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescil yaptırmalarının zorunlu olduğunu, aksi durumda Kurum tarafından re’sen tescil işleminin yapılacağını hükme bağlamıştır.
Buna karşın, 1479 sayılı Kanunda sigortalılık hak ve mükellefiyetlerinin belirli tarihlerden başlatılmasını zorunlu kılan düzenlemeler de yer almaktadır. Bunlardan ilki, “Tescilini yaptırmayanlar hakkında yapılacak işlemler” başlıklı Ek-Geçici 13. madde hükmünde, tescilleri yapılmamış ancak sigortalılık niteliğini taşıyanlar yönünden Yasanın tanıdığı hak ve mükellefiyetlerin 2654 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 20.04.1982 tarihinden başlatılacağı öngörülmüştür.
619 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Geçici 1. maddesi hükmünde ise; “Bu Kanuna göre sigortalılık yürürlüğe girdiği tarihe kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar. Ancak, 1479 sayılı Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olmak kaydıyla, 20.04.1982 tarihinden bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar vergi dairelerine kayıtlı olarak kendi nam ve hesabına bağımsız çalıştıklarını belgeleyen sigortalıların, vergiye kayıtlı bulundukları süreler, bu süreye ilişkin primleri, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağı prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla
sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.” denilmekte olup, anılan hüküm 04.10.2000 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, Anayasa Mahkemesi’nin 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren 26.10.2000 günlü kararı uyarınca 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararname tüm hükümleriyle iptal edilmiştir.
Bu konuda benzer düzenlemeyi öngören 4956 sayılı Kanunun 47. maddesiyle değişik 1479 sayılı Kanunun Geçici 18. maddesinde; “Bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 04.10.2000 tarihinden itibaren başlar. Ancak, bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıkları, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kuruma yazılı olarak başvurmaları ve 20.04.1982-04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olarak 49"uncu ve ek 15"inci maddelere göre hesaplanacak prim borçlarının tamamını, tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.” hükmünü içermekte olup, söz konusu düzeleme Kanunun yayım tarihi olan 02.08.2003 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nun 04.02.2009 tarih 2009/21-10, 2009/52 sayılı kararında da belirtildiği üzere, Kuruma tescil başvurusunda bulunulan 24.08.2001 tarihinde, 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Geçici 1. maddesi Anayasa Mahkemesinin 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren kararı ile iptal edilmiş olmasına ve 4956 sayılı Kanun ile değişik 1479 sayılı Kanunun Geçici 18. madde hükmü ise Kanunun yayım tarihi olan 02.08.2003 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş bulunmasına göre; her iki hükmünde somut olayda uygulanma olanakları bulunmamaktadır.
Dava konusu somut olayda; davacının 24.08.2001 tarihli sigortalılık giriş bildirgesine istinaden Kurumca 04.10.2000 tarihi itibari ile Bağ-Kur tescilinin yapıldığı, 01.04.1978-01.04.1979, 01.01.1995-24.09.1998, 24.08.1998- 31.12.2011 arası vergi kaydı, 30.09.1991-13.10.1998 tarihleri arasında oda kaydı, 24.03.2000 ve devam eder şekilde sicil kaydının olduğu, Konya Ticaret Odası’nın yazı cevabında ise davacının şirket pay ortaklık kaydının tespit edilemediği, şirketin ismi ve oda sicil numarası bildirilirse cevap verileceğinin belirtildiği ancak Mahkemece odadan yeniden bilgi talep edilmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler ile dava konusu 01.04.1978-01.04.1979 dönemi bakımından, 1479 sayılı Kanunun Ek-Geçici 13. maddesine göre, tescilleri yapılmamış ancak sigortalılık niteliğini taşıyanlar yönünden Yasanın tanıdığı hak ve mükellefiyetlerin 2654 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 20.04.1982 tarihinden başlatılacağı belirtilmesine rağmen bu hususun gözetilmemesi ve dava konusu 30.09.1991-30.09.1992 dönemi için 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165
sayılı Kanunun 6. maddesi ile değişik 1479 sayılı Kanunun 24. maddesindeki düzenlemeye göre değerlendirme yapılmaması ayrıca dava konusu bu dönemde limited şirket ortaklığına ilişkin kayıtların oda ve sicilden getirtilerek uyuşmazlık konusu taleple ilgili karar verilmesi gerekirken, eksik araştırmayla yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetsizdir.
Açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile yazılı biçimde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.11.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.