Davacı işçi, iş sözleşmesinin davalı işverence geçerli bir neden olmadan feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliği ile işe iadesine karar verilmesini, buna bağlı işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen dört aylık ücret ve diğer haklarının belirlenmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı işveren, davalı işyerinde ekonomik olumsuzlukların yaşanmaya başlandığı bu nedenle kurumsal tedbirlerin alınması gerektiği, ayrıca Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teftiş Kurulu tarafından inceleme ve denetleme neticesinde hazırlanan 2010/3-2 sayılı raporda şirkette haksız veya menfaat sağlamak amacıyla kadrolar oluşturulduğu belirtilerek personel politikasının şirketi zarara uğrattığının ortaya konulduğu, şirketin toplu işten çıkarma prosedörü uyguladığı, bazı birimlerde çalışan personellere geçici iş sözleşmesi ( mevsimsel çalışma) teklif edildiğini ancak teklif kabul edilmediğinden iş sözleşmelerinin sona erdirildiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece işyerinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müfettişlerince düzenlenen raporda davacı ile doğrudan doğruya ilgi kurulamadığı, davacının işten çıkartılmasından önce yoğun olarak işçi alımı yapıldığı, işçi çıkarılması sırasında sendika ile işveren arasında imzalanan tutanakta belirtilen şartlara uyulmadığı, işçilerin bir kısmının mevsimlik işçi olarak çalıştırılmak istenmesi nedeniyle statü değişikliğinin kabul edilmesinin bu işçilerden beklenemeyeceği ve sözleşmenin feshinin son çare olarak düşünülmemesi nedeniyle davanın kabulüne, davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış olanaklarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, ham madde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini olanaksız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Somut olayda işveren 18.04.2011 tarihli fesih bildiriminde şirketin kurumsal yapıya kavuşması, mali tablodaki finans sıkıntısının giderilmesi ve özel şeker fabrikalarına kıyasen fazla işçi çalıştığından isithdamın azaltılması, Sanayi Bakanlığı Müfettişinin bu konudaki raporu dikkate alınarak bazı ünitelerde daralmaya, bazılarında kapatmaya gidildiği, tüm bu nedenlerle işçiye 04.04.2011 tarihli statü değişikliğinin önerildiği, davacı bu öneriyi kabul etmediğinden iş sözleşmesinin bu nedenle toplu çıkarma kapsamında 05.04.2011 tarihli Yönetim Kurul Kararı ile 18.04.2011 itibariyle feshedildiğinin bildirildiği, yapılan statü değişikliğine ilişkin yazıda; Yönetim Kurul Kararı ile sözleşmeli çalışan işçilerin muvakkat işçi statüsüne geçirilmesi kararı alındığı belirtilerek, buna gerekçe olarakta fesih bildirimindeki sebeblerin yazıldığı, davacının ise özlük haklarında nelerin değişeceğinin belirtilmediği muvakat işçi statüsü teklifini kabul etmediğini bildirdiği görülmüştür. Statü değişikliği gerekçesi ile iş sözleşmesi feshedilen işçiler bu teklifin yapılmasını gerektiren nedenler üzerinde durulup bu değişiklik ve gerekçeleri konusunda yeterli aydınlatıcı bilgi içermeyen bilirkişi raporu ile sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece, fesih bildiriminde belirtilen bazı bölümlerde daralmaya gidilip gidilmediği, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müfettiş raporundaki tespitler doğrultusunda işyerinde kapatılan birim veya bölüm olup olmadığı, kurumsal yapıda yeniden bir yapılanma kapsamında ne tür değişiklilerin yapıldığı, buna bağlı olarak istihdam fazlalığının oluşup oluşmadığı, davacı işçiye teklif edilen yeni statü ile önceki çalışma koşulları ve her iki statü arasındaki özlük haklarının esaslı değişiklik oluşturup oluşturmadığı ayrı ayrı saptanması ve fesihten sonra işyerine davacı ile aynı nitelikte işçi alınıp alınmadığının belirlenmesi için bu konularda, endüstri mühendisi, işletmeci ve mali müşavirden oluşan bir bilirkişi heyeti ile mahallinde keşif yapılarak araştırılma yapılması, sonucunda düzenlenecek rapor ile tüm dosya içeriği birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.