15. Hukuk Dairesi 2014/6792 E. , 2015/3959 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi :15.04.2014
Numarası :2012/87-2014/82
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, iş sahibi tarafından ödenen damga vergisinin sözleşme gereği vergi ödemelerinden sorumlu bulunan yükleniciden rücuen tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.
2-İcra İflas Kanunu"nun 67/11. maddesi uyarınca icra inkâr tazminatının karar altına alınabilmesi için borçlunun icra takibine itirazında haksız ve alacağın likit olması gerekir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için yargılama yapılmasının ve delil toplanmasının zorunlu olduğu durumlarda borçlu icra takibine itirazında haksız sayılamaz. Somut olayda uyuşmazlık delil toplanarak yargılama sonucu çözümlendiğine göre, şartları oluşmayan icra inkâr tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken bu istemin kabulü doğru olmamıştır. Kararın bu nedenle bozulması gerekirse de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HMK"nın geçici 3. maddesinin yollaması ile HUMK’nın 438/VII. maddesi gereğince kararın düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ:Yukarıdaki 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyannca kabulü ile gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 1 numaralı bendinde yer alan “Kabul edilen miktar 2.201,97 TL üzerinden 880,78 TL"nin davalıdan tahsiline” cümlesinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına yerine “Yasal koşulları oluşmadığından davacının icra inkâr tazminatı isteminin reddine” cümlesinin yazılmasına, kararın değiştirilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 06.07.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Dava, iş sahibince ödenen damga vergisi ödemelerinin yükleniciden rucuen tahsiline yönelik yürütülen icra takibine itirazın iptâli davasıdır. Davacı banka iş sahibi, davalı şirket ise yüklenicidir. Davacı banka vekili, davalı yüklenici şirketin ödemesi gereken damga vergilerinin müvekkillerince ödendiğini, damga vergisinden sorumluluğun davalı yüklenicide olduğunu, ödemeden sonra yapılan ödemeyi davalıdan rucuen talep ettiklerini, ödenmemesi üzerine icra takibine giriştiklerini ve davalı borçlunun haksız yere takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptâlini ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiş, davalı yüklenici şirket vekili ise, davanın reddini savunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş ve verilen karar davacı vekilince süresinde temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında eser sözleşmesi niteliğinde 07.01.2005 ve 11.02.2005 tarihli sözleşmelerin düzenlendiği konusunda ihtilâf bulunmamaktadır. Bu sözleşmelerin 8. maddesinde her türlü vergi, resim ve harçlarla diğer giderlerin yükleniciye ait olduğu kararlaştırılmıştır.
Sözleşmede vergi ve harçlardan yüklenicinin sorumlu olduğunun belirlenmiş olmasına rağmen, davacı banka yönetim kurulu 10.03.2011 tarih 10 nolu toplantısı ile tahakkuk ettirilen vergi cezalarının 6111 sayılı Kanun kapsamında banka tarafından ödenmesine karar verilip, bu bedel ilgili vergi dairesine ödenmiştir. Ödenen verginin kaynağı sözleşmenin birden fazla nüsha yapılmasından dolayı olup, dosyaya celp edilen deliller ile davalı vekilinin temyiz dilekçesine eklediği Danıştay 7. Dairesi"nin örnek kararları kapsamında bu verginin dava konusu edilmiş olması halinde yargı organınca iptâl edilerek ödemeden kurtulma ihtimalinin yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Davacı banka yönetim kurulu, sözleşmeye göre vergiyi ödemede esasen sorumlu olan davalı şirketin yerine geçerek vergi borcunu ödemekle davalı şirketin vergiye ilişkin kanun yoluna gitme hakkını elinden almış bulunmaktadır. Verginin ödenmesinde davacı bankanın yasa yoluna gitmeyerek kusurlu olduğu da anlaşılmaktadır. “Hiç kimse kendi kusurundan hak elde edemez” ilkesi gereğince kusurlu olan bankanın davacıya rücu etmesini hukuk düzenini korumaz. Danıştay 7. Dairesi"nin 20.02.1982 tarih 1984/3147 Esas, 1986/437 Karar sayılı kararı emsal gösterilerek dava yoluna gidilmiş olması halinde damga vergisi borcunun terkini mümkün olduğu halde (nasıl olsa sözleşmeye göre gerçek vergi yükümlüsüne rücu hakkım var) düşüncesi ile vergi dairesince tarh ve tahakkuk ettirilen damga vergisi borcunun ödenmiş olması, davacı bankanın iyi niyetli olması halinde dahi kendi kusurundan hak elde edemeyeceği ve davalıya rücu edemeyeceği bu nedenle davanın reddi gerektiği görüşünde olduğumdan, sayın çoğunluğun davanın kabulüne ilişkin kararın düzeltilerek onanması yönündeki görüşüne katılmıyorum.