4. Hukuk Dairesi 2016/5981 E. , 2018/2378 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 29/01/2010 gününde verilen dilekçe ile basın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; ..."in manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, maddi tazminat isteminin reddine, diğer davacılar ..., ..., ... ve ... yönünden davanın tümden reddine dair verilen 11/11/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlerle, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacılardan ..., ..., ... ve ..."in tüm temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının temyiz itirazına gelince;
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davacılardan ... yönünden manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, maddi tazminat isteminin reddine diğer davacılar yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili; davacıların müzik piyasasında ...olarak tanındığını, 30/01/2009 tarihli Sabah Gazetesi"nin Günaydın ekinde davalı tarafından, "Meğer ..." başlıklı haberin kaleme alındığını, gerçekleri yansıtmayan haber ile müvekkillerinin zor durumda bırakıldığını, haberde müvekkili ..."in vergi vermekten kaçan, para uğruna... vatandaşlığını seçip Türk vatandaşlığını benimsemeyen, mensubu olduğu ülkeye ihanet eden bir kişi gibi tanıtıldığını, haber neticesinde müvekkillerinin albüm ve kaset satışlarının düştüğünü, konserlerinin iptal edildiğini, kişilik haklarının ihlali niteliğinde olan haber nedeniyle müvekkillerinin maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek oluşan maddi ve manevi zararların tazminini talep etmiştir.
Davalı; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacıların albüm satışlarındaki düşüşün davalı tarafından kaleme alınan haber ile ilişkili olmadığının bilirkişi raporu ile tespit edildiği, haberde ... dışındaki davacılardan bahsedilmediği, haberin yalnızca davacı ... yönünden kişilik haklarının ihlali niteliği taşıdığı gerekçesi ile ... yönünden manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, ..."in maddi tazminat ve diğer davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasa"nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın; olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa"nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu"nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olayda; davacılardan ..."in Türk vatandaşlığından çıktığı ve Alman vatandaşlığını kabul ettiği dosya kapsamı ve davacıların dava dilekçesi ile sabittir. Davaya konu edilen yayında da davacılardan ..."in Türk vatandaşlığından çıkması konu edilmiş ve basın özgürlüğü kapsamında yorumlar yapılmıştır. Bu itibarla davanın tümden reddi gerekirken davacılardan ... yönünden kısmen kabul edilmesi doğru olmamıştır. Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) sayılı bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacılardan ..."in temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, diğer davacılar ..., ..., ... ve ..."in temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 28/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.