22. Hukuk Dairesi 2019/7029 E. , 2019/17758 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi asıl ve birleşen dava davalısı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, asıl dava ve birleşen davada davacının davalıya ait işyerinde mağaza yöneticisi olarak çalıştığını, davalı şirket tarafından davacıya baskı yapıldığını, gönderilen mallardan eksik çıkanların tutarların araştırma yapılmaksızın ve belge olmaksızın kesmelerinden dolayı işyerinin çekilmez hale geldiğini, bunun üzerine davacının ...Noterliği"nin 26.12.2014 tarih ve 14439 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile fesih bildiriminde bulunduğunu, davalı işverenin ise 15.01.2015 tarihinde iş sözleşmesini, davacının ihtarname çektiği gerekçesi ile feshettiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve fazla çalışma ücretinin hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının çalıştığı şubede 1.250,00 TL açık tespit edildiğini, davacının savunmasında açığın mağaza çalışanından kaynaklandığını tespit ettiğini ve parayı getireceğini düşündüğünden bu durumu işveren bildirmediğini beyan ettiğini, bu davranışının davalı şirketin kayba uğramasına neden olduğunu, 26.12.2014 tarihli envanterde de 6.200,00 TL açık tespit edildiğini, 26.12.2014 tarihinde davacıdan savunma istendiğini, davacının savunma vermekten kaçındığını ve aynı gün baskı gerekçesi ile işverene ihtarname yollayarak iş sözleşmesini feshettiğini, baskı iddiasının gerçek dışı olduğunu, iş sözleşmesinde işçinin işveren zarar vermesi durumunda bu zararı tazmin edeceği veya ücretinden kesileceğine ilişkin hüküm bulunduğunu, aynı zamanda yapılan kesintinin İş Kanunu m.38 hükmüne uygun olduğunu, davacının yapılan kesintilere itiraz etmediğini, davacının iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedenle feshedileceğini bilmesi nedeni ile haklı nedenle fesih için gerekçe oluşturduğunu, iş sözleşmesinin davacı tarafından haksız feshedildiğini, dolayısıyla davacının kıdem tazminatı talep edemeyeceğini savunarak asıl davanın ve birleşen davanın davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda asıl dava ile birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, asıl ve bileşen dava davalısı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İş sözleşmesinin kimin tarafından feshedildiği, feshin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı ve davacının kıdem tazminatı ile ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı uyuşmazlık konusudur.
Somut uyuşmazlıkta davacı dava dilekçesinde 26.12.2014 tarihli ihtarname ile fesih bildiriminde bulunduğunu, işverenin ise bu fesih bildiriminin tebliği üzerine 15.01.2015 tarihinde iş sözleşmesini feshettiğini ileri sürmüş, davalı taraf ise iş sözleşmesinin davacı tarafından haksız feshedildiğini savunmuştur. Mahkemece, dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında, iş sözleşmesinin davalının bölge müdürü tarafından feshedildiği, davalının haklı sebeple fesih gerçekleştirdiğine dair herhangi bir delil sunulamadığı, bu nedenle feshin haksız fesih olduğu kanaatine ulaşılmıştır. Dosya kapsamına göre davacı 26.12.2014 tarihinde iş sözleşmesini bildirimli feshettiğini açıklamış, davalı da iş sözleşmesinin davacı tarafından feshedildiğini savunmuştur. Bu halde, mahkemece tarafların birbiri ile örtüşen iddia ve savunmalarının dışına çıkılarak iş sözleşmesinin işverence feshedildiği sonucuna varılması yerinde değildir. Davacı taraf, her ne kadar kendisinin fesih ihtarından sonra, iş sözleşmesinin “işverene ihtarname çekmesi sebebiyle” Bölge Sorumlusu tarafından 15.01.2015 tarihinde feshedildiğini ileri sürmüş ise de, dosya kapsamına göre işverence yapılan bir feshin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacının işten ayrılış bildirgesinin tarihi 16.01.2015 olup, ayrılma sebebi istifa (03 kodu) olarak bildirilmiştir. Her ne kadar davacı tanığı ..., iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedildiğini ifade etmiş ise de, tanığın davacı ile aynı sebeplerle aynı tarihte işten ayrıldığı kendi beyanından anlaşılmaktadır. Davacı tarafından keşide edilen ilk ihtarnamenin davalıya tebliği ile davacının fesih iradesi karşı tarafa ulaşmakla hüküm ve sonuçlarını doğurmuştur. Bu itibarla, davacının 09.02.2015 tarihli ikinci ihtarnamesinde iş sözleşmesinin işverene ihtarname keşide etmesi sebebiyle işverence feshedildiğine yönelik iddiası kabul görmemiştir. İş sözleşmesinin davacı işçi tarafından feshedildiğinin kabulü gerekir.
İşçinin feshinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı ise çözümü gereken bir diğer uyuşmazlıktır. Davacı işçi 26.12.2014 tarihli ihtarnamede, “Şirketinizin son uygulamalarında, bölge sorumlusu mağazaya gelen malların sayımında bildirdiğimiz eksik miktara ilişkin olarak bütün ülkede uygulamaya girdiği bahisle maaşımdan kesileceği hususu şifahi olarak bildirilmiştir. Ben mağaza yöneticiliği dönemimde mağaza gelen malların sayımını yapıp tutanakla tam veya eksik olması hususları bağlı bulunduğum bölgeniz müdürlüğüne bildirimlerimiz düzenli olarak yapmış bulunmaktayım. Şirket yetkililerince bu tür baskılar altında kalmakla sağlıklı bir çalışmada bulunamayacağımdan ve bu stres altında verimli olamayacağımdan dolayı bu haklı fesih ihbarında bulunmak zorunda kaldım. İş Kanunu hükümleri gereği çekmiş olduğum bu fesih ihbarının süresi bitiminde, çalıştığım süre boyunca tüm hak ve alacaklarımla birlikte, fazla mesai. izin. Ulusal bayram ve genel tatil hafta sonu izinlerimin hesaplanarak tarafıma ödenmesini ve gereginin yapılmasını saygılarımla arz ve talep ederim.” şeklindeki açıklaması ile haklı fesih iradesini ortaya koymuştur. Davacı işçi kısaca mal sayımında bildirilen eksik miktarın ücretinden kesileceğinin bildirildiğini, bu tür baskılar altında verimli çalışamayacak olmasını haklı fesih sebebi olarak bildirmiştir. Dosya kapsamından, 11/12/2014 tarihli savunma talep formunda davacıdan ana kasadaki açığın sebebinin sorulduğu, davacının savunmasında “...kasasında çıkan açık kendisine bildirildi, neden bu kadar açığın çıktı dediğimde bilmiyorum dedi. Maaşını aldığında getireceğini söyledi. Benim buradaki tek hatam ana kasadaki açığı Bölge Sorumlusuna bildirmemem. Bunun sebebi de getireceğini biliyordum. Ama mazeret bildirmeksizin işe gelmedi, ben de durumu Bölge Sorumluma anlattım” şeklinde beyanda bulunduğu, yine 26/12/2014 tarihli savunma talep formu ile 14/12/2014 tarihli sayımda envanterde 6.200 TL açık verildiği belirtilerek davacıdan bunun sebebinin sorulduğu, davacının (davacı tanığı ...’nın da imzası bulunan tutanağa göre) savunma vermekten imtina ettiği; ardından davacının iş sözleşmesini belirtilen sebeplerle feshettiğine dair ihtarname keşide ettiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki 25.01.2011 tarihli iş sözleşmesinin 13. maddesinde “işveren işgörenin ihmal, tedbirsizlik veya kasıtla işverenin veya 3. şahısların araç, malzeme, mal ve tesislerinde sebep olduğu zararları istediği takdirde kısmen veya tamamen işgörene tazmin ettirebilir veya uygun gördüğü taksitlerle işgörenin ücretinden rıza almaksızın kesebilir. Ancak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 35. maddesi gereği aylık ücretinin dörtte birinden fazlası haczedilemez veya başkasına devir ve veya temlik olunamaz” hükmünün bulunduğu görülmektedir. Davacı fesih ihtarnamesinde, sayımda çıkan eksik miktarların maaşından kesileceğinin kendisine şifahi olarak bildirildiğini ileri sürmüş ise de, iş sözleşmesinde böyle bir düzenlemenin zaten mevcut olduğu açıktır. Bu itibarla, somut olayda İş Kanununun 22. maddesi bağlamında değerlendirme yapılmasını gerektirecek esaslı bir değişiklik söz konusu değildir. Ayrıca fesih tarihi itibariyle, disiplin işlemlerinin devam ettiği ve henüz gerek envanter gerekse ana kasa açığının soruşturma aşamasında olduğu, davacının ücretinden yapılan bir kesintinin bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu halde, davacının iş sözleşmesinin haklı sebeple feshini ispat ettiğinden söz edilemez. Mahkemece gerek iş sözleşmesini fesheden taraf, gerekse feshin haklı sebebe dayandığı noktasında yanılgıya düşülerek yazılı gerekçe ile hüküm kurulması hatalıdır. Sözleşmeyi fesheden tarafın ihbar tazminatı talep edemeyeceği, ayrıca davacının iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini ispatlayamadığı göz önüne alınarak kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerekirken, anılan taleplerin kabulüne karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.10.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.