Davacı vekili, davalı şirket hakkında, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 30. maddesine göre çalıştırmak zorunda olduğu özürlü kontenjanı açığını kapatmadığı için aynı Kanunun 101. maddesine göre 30.551,00 TL idari para cezası tahakkuk ettirildiğini, davalı şirket hakkında idari para cezasının tahsili için Alanya 3. icra müdürlüğünün 2011/4154 E. sayılı dosyasıyla icra takibi yapıldığını, davalı şirketin icra takibine itirazda bulunduğunu ve idari para cezasına karşı da Alanya 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/1014 D. iş sayılı dosyasında yaptığı itirazın reddedildiğini, davalı şirketin takibe itirazlarının ödemeyi geciktirme amacına yönelik olup haksız ve kötüniyetli olduğunu, alacağın likit olduğunu beyanla davalı şirketin yaptığı itirazın iptaline, icra takibinin devamına, %40 inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili idari para cezasına karşı S.C.M. nezdinde yaptıkları itiraz hakkında bir karar verilmeden takibe geçildiği için zorunlu olarak takibe itiraz ettiklerini, yasal aşamalardan geçtiği için alacağın likit olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Henüz muaccel olmayan bir alacak hakkında yapılan takipte alacaklının hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davalı şirket hakkında kurumca 4857 sayılı Kanun"un 30. maddesine göre çalıştırmak zorunda olduğu özürlü kontenjanı açığını kapatmadığı için tahakkuk ettirilen idari para cezasına davalı şirketin 08.11.2010 tarihinde itiraz ettiği, Alanya 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/1014 D. iş sayılı dosyasında yapılan itirazın 01.06.2011 tarihli kararla reddedildiği, bu karara karşı da Alanya 4. As. C.M."nin 2011/158 D. iş sayılı dosyasında itiraz edildiği ve 06.07.2011 tarihli kararla reddedildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davacı tarafından icra takibi başlatıldığında Sulh Ceza Mahkemesindeki itirazın derdest olduğu gerekçesiyle, kararın verildiği tarihte Asliye Ceza Mahkemesi kararı dahi kesin olarak verildiği ve idari para cezası kesinleştiği halde davanın reddedilmesi doğru görülmemiştir. Davacının takip yapmakta hukuki yararının her aşamada bulunduğu gözetilerek davalının itirazının bekletici sorun yapılması, idari para cezası kesinleştikten sonra takibe itirazın iptaline, takibin devamına ve inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, 19.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.