1. Hukuk Dairesi 2016/14135 E. , 2019/5973 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, dava dışı kardeşleri ... aleyhine tapu iptali ve tescil isteğiyle ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/204 Esas sayılı dosyası üzerinden açtıkları davanın kabul edilerek çekişmeli ... ada ... parsel sayılı taşınmazın miras bırakanları ...’ın veraset ilamındaki miras payları oranında taraflar adına tesciline karar verildiğini, anılan ilamın kesinleştiğini, ancak, sözü edilen karar tapu müdürlüğüne başvurulup infaz edilmeden önce dava dışı ... hakkında ... İcra Müdürlüğü’nün 2009/1628 Esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibi sonucunda yapılan ihalede dava konusu taşınmazın alacağına mahsuben davalı şirkete satıldığını ve bu suretle davalı adına tescil edildiğini, her ne kadar, yürütülen takip sırasında satış ilanı tapuda tek kayıt maliki olarak görünen dava dışı borçlu ....’a tebliğ edilmiş ise de; ... tarafından herhangi bir itirazda bulunulmadığı gibi kardeşleri olarak kendilerinin de bu konuda uyarılmadığını ileri sürerek, tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, eksik harcın tamamlattırılması isteğinde bulunmuş, ayrıca, davacılar tarafından ihalenin feshine yönelik açılmış bir dava bulunmadığını, iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olup; dava dışı borçlu ile davacılar arasındaki tapu iptali ve tescil davasını bilmedikleri gibi bilmelerinin de gerekmediğini, davacıların taşınmazın satışı hususunda ikaz edilmediklerine yönelik iddialarının gerçeği yansıtmadığını, zira, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiğinin takyidatlı tapu kaydından açıkça anlaşıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacılar tarafından ileri sürülen iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, bir kısım davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davanın reddine karar verilmiş olması doğrudur. Bir kısım davacılar vekilinin işin esasına ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Bir kısım davacılar vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, konusu para olan veya parayla değerlendirilmesi mümkün bulunan davalarda vekalet ücreti, nispi tarifeye göre hesaplanır.
Öte yandan, Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre; konusu taşınmaz olan tapu iptali ve tescil istekli davalarda, vekalet ücretine esas olan değer, ya dava dilekçesinde gösterilen değer ya da mahkemece keşifte belirlenen ve buna göre eksik harcı tamamlanan değerdir. Eğer, taşınmazın keşif sonucu saptanan değeri üzerinden noksan harç tamamlanmamış ise; vekalet ücreti dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden takdir edilir.
Somut olaya gelince; davanın,10.000,00 TL değer gösterilmek ve harçlandırılmak suretiyle açıldığı, ancak, keşfen belirlenen değer üzerinden yargılama sırasında harç ikmali yapılmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davada,kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına dava dilekçesinde gösterilen ve harçlandırılan 10.000,00 TL değer esas alınıp karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 13. maddesi de gözetilerek maktu vekalet ücretinin altında kalmamak üzere 1.800,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken; harcı tamamlanmayan keşifte tespit olunan değer üzerinden nispi vekalet ücreti takdir edilmesi doğru değildir.
Ne var ki, anılan husus yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından , yerel mahkeme kararının hüküm fıkrasının 4 numaralı bendindeki ""18.313,00 TL"" ibaresinin çıkarılarak yerine ""1.800,00 TL"" ibaresinin yazılmasına, bir kısım davacılar vekilinin bu yöne ilişkin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK."nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK."nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.11.2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Sayın çoğunluk ile aramızda çıkan uyuşmazlık, peşin nispi harç tamamlanmadan hüküm kurulması halinde taraf lehine takdir edilecek vekalet ücretinin ne olacağına ilişkindir.
Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK"nın 119/1-d maddesi gereğince dava konusunun değerini göstermek davacının görevleri arasındadır.
Diğer yandan 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 16.maddesi gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda harca esas değerin taşınmazın değeri olacağını düzenlemiştir. Bu değerin dava tarihindeki rayiç değer olduğu hususunda duraksama bulunmamaktadır.
Aynı Yasanın 30. maddesi ise “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılıyorsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 409. maddesinde (HMK 150) gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” şeklinde,
32. maddesi ise; “ Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” şeklende düzenlenmiştir.
Harçlar Kanunu uygulamasının kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle hakim tarafından resen nazara alınacağı, gerek uygulamanın gerekse akademik çevrelerin kabulündedir.
Hakim, Harçlar Kanunu"nun bu açık düzenlemelerine rağmen yargılama sırasında keşfen belirlenen değer üzerinden eksik peşin nispi harcı tamamlatmamışsa, davanın reddi halinde davalı taraf için takdir edilecek vekalet ücreti hangi değer üzerinden olacaktır. Tartışma konusu budur.
Bir başka husus ise, sırf eksik harcın tamamlanmaması nedeniyle hüküm bozulmalı mıdır?
Bu durumda, eğer dava reddedilmiş ise, alınacak harç maktu ret harcı olacağı için her durumda alınan peşin nispi harç bu karar ve ilam harcını karşılayacaktır.
Davanın kabul edilmesi halinde ise, kabul edilen değer üzerinden karar ve ilam harcı hükmen tamamlanacağı için yine sorun kalmayacaktır.
HMK"nın 370.maddesi ile hüküm altına alınan, “düzeltilerek onama” müessesesine gelince, bozma yapılması halinde bozmadan sonra herhangi bir delil toplanmayacaksa, bir başka ifade ile yeniden yargılama yapılmayacaksa hüküm veya gerekçe düzeltilerek onama yapılabilecektir.
Davalı tarafın, dava değerine itirazının önemi de ayrıca değerlendirilmelidir.
Eğer davalı, davanın kabulü halinde ödeyeceği vekalet ücretini düşünerek dava değerine itiraz etmemişse, davanın reddi halinde de alacağı vekalet ücreti harçlandırılmış dava değeri üzerinden olmalıdır. Bu husus dürüstlük kuralının da bir gereğidir.
Davalı, dava değerine yargılama aşamasında itirazda bulunmuşsa, bu durumda da davanın reddi halinde müddeabihin dava tarihindeki gerçek değeri üzerinden davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmelidir.
Davalı tarafın eksik peşin harcı tamamlama yükümlülüğü bulunmamaktadır. Eğer eksik harç nedeniyle dosya işlemden kaldırılırsa ancak bu durumda davalı dilerse eksik harcı tamamlayarak yargılamaya devam edilmesini isteyebilir.
Somut olaya döndüğümüzde; Davacı, HMK 119/1-d maddesine aykırı şekilde dava değerini eksik göstermiş, hakim Harçlar Kanunu"nun 30 ve 32 maddelerinin açık hükmüne rağmen yükümlülüğünü yerine getirmemiş, davalı zamanında dava değerine itiraz etmiştir. Bu durumda davacının ihmalinin, hakimin hatasının sonuçlarına davalının katlanmasını istemek isabetli olmayacaktır.
Anlatılan nedenlerle davalı yararına takdir edilen vekalet ücretinin düzeltilmesi yönündeki sayın çoğunluk görüşüne katılmak mümkün olmamıştır.