Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haklı ve geçerli bir sebebe dayanılmadan feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine ve kanuni sonuçlarına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin 2006 yılından 2009 yılına kadar TMSF yönetimine devredildiğini, devirden sonra kadroların incelemeye alındığını ihtiyaç fazlası işçilerin olduğunun tespit edildiğini, davacıya esnek çalışma saatlerinin oluşturulduğunu ancak ekonomik kriz nedeniyle yeniden yapılandırmaya gidildiğini, davacının iş sözleşmesinin feshinin kaçınılmaz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, fesih sebebinin çalışan işçi sayısına göre kendi içinde çeliştiği, davalı iş yerinin feshin son çare olma ilkesini araştırmadığı ve bu durumu ispat edemediğinden feshin geçerli nedene dayanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran iş yerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, iş yerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İşletmenin, iş yerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış imkanlarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, ham madde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini olanaksız hale getiren iş yeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, iş yerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, iş yerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi iş yeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, iş yerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Somut olayda; davacının 25.10.2005-12.01.2010 tarihleri arasında insan kaynakları yöneticisi olarak davalı iş yerinde çalıştığı, davalı işverence ekonomik kriz nedeniyle iş sözleşmesinin feshedildiği anlaşılmıştır. Mahkemece davalı iş yerinin ekonomik krizden etkilenip etkilenmediği ayrıntılı olarak incelenmeksizin ve bilirkişi raporu alınmaksızın davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Üniversitelerin ilgili kürsülerinde çalışan öğretim üyeleri arasından seçilecek bir işletmeci, bir mali müşavir ve bir hukukçudan oluşacak işin uzmanı üç kişilik bir bilirkişi kurulundan rapor alınarak; davacının yaptığı işe olan ihtiyacın ortadan kalkıp kalkmadığı, davacının istihdam fazlası durumuna gelip gelmediği, davalı işverenin ekonomik krizden etkilenip etkilenmediği, etkilenmişse ekonomik krizin etkilerinin giderilmesi için fesihten önce fazla çalışmaların kaldırılması, izinlerin kullandırılması, ücretsiz izin uygulamasına gidilmesi gibi yöntemlere başvurup başvurmadığı, fesihten sonra alınan işçilerin davacı ile aynı nitelikte olup olmadığı, davacının yapabileceği işlerde çalışıp çalıştırılmadıkları araştırılıp belirlendikten sonra ortaya çıkacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeyle hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.03.2012 gününde oy birliğiyle karar verildi.