10. Hukuk Dairesi 2014/21859 E. , 2014/24790 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Dazkırı Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 27.06.2013
No : 2013/63-2013/131
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun 5. maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun 3. maddesiyle yeniden beş yıl olarak
belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde ise, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
506 sayılı Kanunun 4. maddesinde ise, “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. ”Çalıştıran” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir.
İnceleme konusu davada; davacı, K.. B.. aleyhine açtığı davasında köy bekçisi olarak 1991 – 1999 yılları arasındaki çalışmalarının tespitini istediği, mahkemenin ilk hükmü davacının K.. B.. karar defterinin bazı dönemlerinde köy bekçisi olarak çalışmalarının görülmesi yanı sıra bazı dönemlerde de Kızılören Köyü Muhtarlığı karar defterinde köy bekçisi olarak görevlendirildiğinin anlaşılması üzerine, bozma sonrası Kızılören Köy Muhtarlığı davaya dahil edildiği, davacının bozma sonrası Kızılören Köyü muhtarlığında çalıştığına ilişkin beyan esas alınarak, davacının 01.04.1993 – 18.04.1999 tarihleri arasında köy bekçisi olarak Kızılören Köyü Muhtarlığında çalıştığının tespitine yönelik karar verilmiştir. Dosya kapsamından; davacı adına düzenlenen ve işe giriş tarihi 01.02.1995, kurum varide tarihi 13.01.1995 olan giriş bildirgesinde işyeri ünvanı olarak M.. E.. belirtildiği, adres olarak da Kızılören köyü Sağlık evi yazıldığı, yine sigorta sicil numarası olarak muamelede yazdığı, ayrıca bu yazının yanıda davacının sigorta sicil numarasından farklı bir yazdığı, işyeri sicil numarası olarak 47510.03.04 yazdığı, 1995 yılında Kızılören Köyü muhtarının M.. E.. isimli kişi olduğu, davacının hizmet döküm cetvelinde 20.05.1997 – 31.07.1997 tarihleri arasında Denizli ili kodlu dava dışı işyerinden bildirilen çalışmaları olduğu, mahkemece, bilidirim yapılan işyeri, Afyon ili kodu belirtilerek Kurumdan araştırıldığı anlaşılmıştır.
Yukarıdaki ilkeler ve açıklamalar ışığında mahkemece yapılacak iş; davacı adına düzenlenen işe giriş bildirgesini veren işveren araştırılmalı, yine davacının hizmet cetvelindeki dava konusu dönemdeki bildirim de gözetilerek hak düşürücü süre irdelenmeli, davacının hak düşürücü süreye uğramadığı kabul edilen dönemlerdeki çalışmaları o dönemlerin köy muhtarı ve azaları ile köy ve ziraat bekçisi olarak görevlendirilen kişiler dinlenerek, karar defterleri gözetilerek çalışmaların, Köy Muhtarlığı ya da Çiftçi Koruma Başkanlığı veyahut her ikisi nezdinde olup olmadığı hiç bir kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilip, elde edilecek sonuca göre infazda tereddüt ve çelişki yaratmayacak karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Kabule göre ise; davanın kısmen kabulü gerektiği halde davanın kabulüne karar verilmesi, yine davalı olarak Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı gösterilmesi gerekirken, tüzel kişiliği bulunmayan A.. M.. gösterilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.