Davacı vekili, davalı asıl işveren ....A.Ş."nin alt işvereni .... Ltd. Şti."nin işçisi olarak çalışan davacının Nakliyat İş Sendikası üyesi olduğunu, anılan sendika ile ..ltd. Şti. arasında 26.12.2007 tarihli toplu iş sözleşmesinin imzalandığını, uzun yıllardan beri süre gelen asıl işveren alt işveren ilişkisinin, alt işverenin sendika ile toplu iş sözleşmesi imzalayacağını öğrenen davalı ... A.Ş. tarafından 2008 yılında yenilenmeyeceğinin bildirildiğini, 15.03.2007 -14.03.2009 dönemi için yürürlüğe konulan toplu iş sözleşmesinde 300,00 TL seyyanen zam, dört aylık ücret tutarında ikramiye ve aylık 100,00 TL yakacak yardımına yer verildiğini, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 2/6. maddesi uyarınca davalı .... A.Ş."nin toplu iş sözleşmesinde öngörülen haklardan sorumlu olduğunu, buna göre 15.03.2007-31.12.2007 dönemi 9,5 ay için toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ücret, ikramiye ve yakacak yardımı fark alacağının en yüksek işletme kredisi faiziyle birlikte ödenmesi gerektiğini, kesinleşen işe iade kararı uyarınca dört aylık hizmet süresinin eklenmesi suretiyle, davacının işe başlatılamadığı tarih itibariyle fark kıdem tazminatı, fark ihbar tazminatı, çalıştırılmayan süreye ilişkin dört ayla sınırlı fark ücret ve diğer haklar, oniki aylık ücret tutarındaki sendikal tazminat fark alacaklarının bulunduğu belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak toplam 1.000,00 TL"nın faiziyle davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kesin hüküm halini alan Üsküdar 1. ve 2. İş Mahkemelerinin kararına göre davacının dava dışı ........ Ltd. Şti."nin işçisi olmayıp, davalı Arçelik A.Ş."nin işçisi olduğu, toplu iş sözleşmesinin ise dava dışı ..... Ltd. Şti."nin ile Nakliyat İş Sendikası arasında yapıldığı, ....A.Ş."nin iş yerlerinde bu sendikanın yetkili olmayıp, başka bir sendikanın yetkili olduğu, ayrıca davalı şirketin bağlı olduğu iş kolunun da farklı olduğu, davacının Nakliyat İş Sendikası ile yapılan toplu iş sözleşmesinin ve bu iş kolunda çalışan bir işçisi de olmadığından, bu toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanamayacağı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı taraf temyiz etmiştir.
Uyuşmazlık, kesinleşen mahkeme kararı ile asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun tesbiti halinde, alt işveren işçisi olarak görünen işçinin alt işverenin imzaladığı toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, davalı .... A.Ş. ile dava dışı alt işveren .... Ltd. Şti."nin arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu 14.12.2009 tarihinde kesinleşmiş işe iade davası ile sabittir. Davacının üyesi olduğu Nakliyat İş Sendikası ile dava dışı alt işveren ... Ltd. Şti. arasında imzalanan toplu iş sözleşmesi ise, 15.03.2007-14.03.2009 dönemi için yürürlüktedir. Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçersiz olması durumunda, alt işverenin imzaladığı sözleşmenin uygulanma kabiliyetini yitireceğinin kabul edilmesi 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu"nda kabul edilen temel esaslara uygun görülmektedir. Ancak, asıl işveren-alt işveren konusunun düzenlenmesine hakim olan işçiyi korumak düşünceleri de dikkate alındığında, toplu iş sözleşmesinin hükümsüzlüğünün geçmişe etkili olmadığının, ileriye etkili olduğunun kabul edilmesi ve muvazaanın saptandığı tarihe kadar toplu iş sözleşmesinin geçerli sayılması gerekmektedir. Öte yandan, toplu iş sözleşmesinin baştan itibaren hükümsüzlüğü kabul edilse dahi, bir kimsenin kendi muvazaasından yararlanmaması esastır. Bu durumda, davacının, Nakliyat İş Sendikası ile dava dışı alt işveren ....Ltd. Şti. arasında imzalanan toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanacağı açıktır. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.