14. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/14111 Karar No: 2019/6408 Karar Tarihi: 09.10.2019
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/14111 Esas 2019/6408 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı malik olduğu taşınmazda bulunan su kuyusunun, davalıların taşınmazında açtıkları sondaj kuyularından sonra kuruduğunu belirterek suya el atmanın önlenmesini istemiştir. Mahkeme davanın reddine karar vermiştir. Ancak, davacının talebi ile yapılan temyiz işlemi sonucunda kararın bozulmasına karar verilmiştir. Çünkü, kesin hüküm gereği davanın reddedilmesi yanlış olmuştur. Maddi anlamda kesin hüküm yalnızca taraflar, dava sebepleri ve talep sonucunun aynı olması durumunda söz konusu olabilir. İlgili kanun maddesi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 303. maddesinde düzenlenmiştir.
14. Hukuk Dairesi 2016/14111 E. , 2019/6408 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 02/12/2013 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10/05/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, suya elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir. Davalılar, yetki ve kesin hüküm itirazında bulunmuştur. Mahkemece, HMK"nin 114/1-i. maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü davacı vekili temyiz rtmiştir. Hukuk düzeninde istikrar sağlama amacı taşıyan kesin hüküm, hükme karşı yasa yollarının tükenmesi (şekli anlamda kesin hüküm) ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bir daha dava konusu yapılmaması (maddi anlamda kesin hüküm) şeklinde hukuk yargılama sistemimizde yer almaktadır. Şekli anlamda kesinleşmeyi zorunlu kılan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yeniden dava konusu yapılamaması amacını güden maddi anlamda kesin hüküm 6100 sayılı HMK’nin 303. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın, taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. Somut olayda; davacı, maliki olduğu 6 parsel sayılı taşınmazda bulunan ve el ile açılmış su kuyusunun,davalıların kendi taşınmazlarında makinelerle açtığı sondaj kuyularından sonra kuruduğunu belirterek suya ve su arkına el atmanın önlenmesini istemiştir. Mahkemece kesin hüküm olarak kabul edilen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/27 Esas, 2012/46 Karar sayılı dosyasında ise davacı Pınar mezrası içinde bulunan ve mezra halkı tarafından ortak kullanılan köy çeşmesi suyunun davalıların açtığı sondaj kuyuları sonrasında kesildiğini belirterek el atmanın önlenmesi talep edilmiştir. 2011/27 Esas sayılı dosyada zarar gören köy çeşmesi iken eldeki davada zarar gören davacıya ait 6 parsel içindeki su kuyusu olduğu anlaşılmakla ve dava konusu aynı olmadığından kesin hükümden bahsetmekte mümkün değildir. Bu nedenle taraf delilleri toplanarak işin esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde kesin hüküm nedeniyle reddi doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcını yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/10/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.