Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirkete ait Trabzon"da bulunan işyerinde çalıştığını, işveren şirketin sahipleri ...ve .... olduğunu, bu kişilere ait aynı grupta aynı işkolunda çalışan ....ve ... adında iki şirketleri daha bulunduğunu, sağlık ve ilaç işkolunda çalışan bu gruba ait toplam üç şirketin 30"un üzerinde çalışanının bulunduğunu, iş sözleşmesinin işverence geçerli neden olmadan bildirimde bulunulmadan sözlü olarak feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, işyerinde 30 ve daha fazla işçi çalıştırma koşulu gerçekleşmediğinden davacının iş güvencesi kapsamı dışında olduğunu bu nedenle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacının çalıştığı iddia olunan davalı şirket ile davalı şirket sahibine ait dava dışı iki şirketin hangi iş kollarında bulundukları ile fesih tarihi itibariyle bu şirketlerde çalışan işçi sayısının araştırıldığı, İstanbul Bölge Çalışma Müdürlüğünden gelen 11.07.2011 havale tarihli yazıda davalıya ait ......Tic. Ltd. Şirketi ile dava dışı.... Med. San. ve Tic. Ltd. Şirketinin 17 nolu işkolunda faaliyet gösterdiğinin, yine dava dışı ... İlaç San. Tic Ltd. Şirketinin 22 nolu işkolunda faaliyet gösterdiğinin bildirildiği, bu duruma göre aynı iş kolunda faaliyet gösteren işyerleri olan ............Tic. Ltd. Şirketi ile ... Şirketlerinin her ikisinin fesih tarihi itibariyle toplam işçi sayılarının 28 kişi olduğunun görüldüğü belirtilerek, davacının çalışmasının geçtiği aynı işkolunda yer alan ..... ve Tic. Ltd. Şirketi ve ... Tic. Ltd. Şirketinin fesih tarihi itibariyle toplam işçi sayısı 30"un altında kaldığından, davacının iş güvecesi kapsamı dışında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında fesih tarihi itibariyle işverence otuz veya daha fazla işçi çalıştırılıp çalıştırılmadığı ve dolayısıyla davacının iş güvencesi kapsamında kalıp kalmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesidir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesinin birinci fıkrasına göre iş güvencesi hükümlerinden yararlanmak için otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerinde çalışmak gerekir. Aynı maddenin dördüncü fıkrasına göre işverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan sayısı bu işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre belirlenir. İşçi sayısına ilişkin bu hüküm nispi emredici olduğundan, daha az işçi sayısını öngören sözleşme hükümleri geçerli kabul edilmektedir.
Otuz işçi sayısının belirlenmesinde fesih bildiriminin işçiye ulaştığı tarih itibariyle belirli-belirsiz süreli, tam-kısmi süreli, daimi-mevsimlik sözleşmelerle çalışan tüm işçiler dikkate alınır.
Somut olayda, davacının 01/08/2006-21.09.2010 tarihleri arasında davalı şirketin işçisi olarak tıbbi mümessil görevi ile çalıştığı, yazılı fesih bildirimi yapılmadığı, işverence feshin 4857 sayılı Kanun"un 17. maddesine göre organizasyon değişikliği ve yeni çalışma sistemine davacının ayak uyduramaması gerekçesiyle geçerli nedenle yapıldığının bildirildiği, İstanbul Bölge Çalışma Müdürlüğünün 07.07.2011 tarihli yazısında, davalı Vem şirketinin ilaç sektöründe 17 nolu işkolunda 15 işçi ile faaliyet gösterdiği, dava dışı Dimsan şirketinin 17 nolu işkolunda 13 işçi ile faaliyet gösterdiği, dava dışı Defarma Şirketinin ilaç sektöründe 22 nolu işkolunda 3 işçi ile faaliyet gösterdiğinin bildirildiği, her üç şirketinde sahiplerinin ... ve ... isimli kişiler olduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacı davalı şirket ile dava dışı ..ve ....şirketleri tarafından birlikte istihdam edilmiştir. Davanın birlikte istihdam eden kişilerin tamamı davalı gösterilerek açılması gerekir. Davacıyı birlikte istihdam eden D....ve D...şirketlerinin davalı olarak gösterilmesi bakımından taraf teşkili amacıyla davacıya süre verilerek, verilen süre içinde davacı tarafından bu dava arkadaşlarına davanın teşmil edilmesi halinde davacının iş güvencesinden yararlanacağı kabul edilerek işin esasına yönelik inceleme yapılması, davanın bu dava arkadaşlarına teşmil edilmemesi halinde ise davanın sıfat yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.