15. Hukuk Dairesi 2015/1149 E. , 2015/3897 K.
"İçtihat Metni"Davacı K.. M.. ile davalı D..İnş. Tic. A.Ş. arasında çıkan anlaşmazlığın çözülmesi için seçilen Dr.M..M..B..l, Prof.Dr.M..C..ve Prof.Dr.A.. E.."dan oluşan Hakem Kurulu tarafından bozmaya uyularak verilen 24.09.2014 tarih ve 2014/219 D.iş sayılı kararın duruşmalı olarak temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve dosya Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesince 22.01.2015 tarihli yazı ile gönderilmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat Y..E.. ile davalı vekilleri Avukat H..Y.. ile Avukat N..Ç.. geldi. Hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, faiz alacağının tahsili istemine ilişkin olup hakem heyetince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 11.11.2014 gün 2014/219 D.iş Esas-2014/219 D.iş Karar sayılı değişik iş kararı ile HMK"nın 436/3. maddesi uyarınca hakem kararının tebliğ işleminin hakemlerce yapılması için dosyanın hakem heyetine iadesine karar verilmiş ise de sözleşme tarihi itibariyle olayda HMK"nın uygulanması mümkün olmayıp uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK"nın 532. maddesi hükmünce hakemlerin kararlarının yetkili mahkeme kalemine tevdi ettikten sonra diğer tebliğ işlemlerinin mahkemece yapılması öngörüldüğünden mahkemenin 11.11.2014 gün 2014/219 Diş sayılı kararının bozularak kaldırılmasına karar verildikten sonra işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu 28.01.1994 gün ve 1993/4 Esas-1994/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında taraflar hakem sözleşmesi veya tahkim şartında hakemlerin uyuşmazlığı maddi hukuk kurallarına göre çözümlemelerini öngördükleri taktirde buna aykırı karar verilmesinin temyiz nedeni oluşturacağı kabul edilmiştir. Yanlar arasındaki sözleşmenin 67 ve 80. maddelerinde uyuşmazlığın Türk Tahkim Kanun, nizam, usul ve kaidelerine uygun olarak çözümleneceği kabul edilmiştir. Bu nedenle temyize konu hakem kararı HUMK"nın 533. maddesinde sayılmış bulunan nedenlerle ve yasa ile sözleşme hükümlerine aykırılıklar halinde de bozulabileceğinden dosya ve temyiz nedenlerinin bu doğrultuda incelenmesi gerekli görülmüştür.
1-Dosyadaki bilgilere, toplanan delillere, sözleşme ve yasa hükümlerine, hakem heyetince uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş, bozmanın kapsamı dışında kalan cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre hakemlerce yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Dairemizin hükmüne uyulan 20.12.2012 gün 2012/4979 Esas, 2012/7980 Karar sayılı bozma ilâmında 8.200.000 dolar fazla ödeme yönünden temerrüdün 14.11.1995 tarihinde, kalan 365.753.25 dolar 16.09.2004 tarihli yazının yükleniciye 15 günlük ödeme süresi tanındığından yazının tebliğ tarihine 15 günlük ödeme süresi eklenmek sureti ile bulunacak tarihten, 4.178.634 dolar fazla ödeme ile ilgili olarak da 05.09.2005 tarih ve 200/1593 sayılı yazı ile yükleniciden tahsili talep edildiğinden bu yazı celbedilip yükleniciye tebliğ tarihi ile yazıda ödeme için yükleniciye bir süre tanınmışsa bu süre de dikkate alınarak temerrüt tarihi saptanıp faiz alacağının belirlenmesi gereğine işaret edilmiştir. Bozmadan sonra yapılan araştırmada 365.753.25 dolar yönünden 16.09.2004 tarihli ödeme talepli yazının yükleniciye 20.09.2004 tarihinde tebliğ edilip 15 günlük ödeme süresi eklendiğinde temerrüdün 06.10.2004 tarihinde gerçekleştiği, 4.178.634 doların ödenmesinin talep edildiği 05.09.2005 tarihli yazının 08.09.2005 tebliğ tarihine bu yönde ödeme için tanınan 15 günlük süre eklendiğinde temerrüdün 24.09.2005 tarihinde gerçekleştiği tespit edilmiştir.
Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"un Yabancı Para Borcunda Faiz başlıklı 4/a maddesinde sözleşmede daha yüksek akdî veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanacağı hükmü getirilmiştir. 01.01.2000 tarihinden itibaren Merkez Bankasınca devlet bankalarınca yabancı para cinslerine göre 1 yıllık vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faiz oranları yayınladığından bu tarihten sonra uygulanacak yabancı para faiz oranlarının Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası"ndan, bu tarihe kadar uygulanan faiz oranlarının devlet bankalarından sorularak tespiti gerekmektedir. Yine 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödenecek faiz oranının uygulanması gerektiğinden uygulanması gereken faiz oranı faizin işletilmeye başladığı tarihlerden itibaren ve birer yıllık dönemlerin başlangıç tarihleri itibariyle tespit edilecek faiz oranıdır.
Bu durumda hakem heyetince 14.11.1995 tarihinden, 01.01.2000 tarihine kadar Amerikan doları cinsinden 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödedikleri en yüksek faiz oranlarının o tarihte faaliyette bulunan devlet bankalarından sorularak tespit edildikten sonra 01.01.2000 tarihinden sonraki dönem için Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası"ndan sorularak tespit edilen Amerikan doları cinsinden devlet bankalarınca 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranları da dikkate alınmak ve temerrüdün gerçekleştiği tarihlerden başlamak sureti ile birer yıllık dönemlerin başlangıç tarihlerinde uygulanması gereken faiz oranlarına göre davacı iş sahibinin istemekte haklı olduğu faiz alacağının bilirkişi kurulundan alınacak ek raporla hesaplattırılarak sonucuna göre ve faize faiz yasağı ilkesini de gözönünde tutmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme 1 yıllık dönem içerisinde en yüksek oranı esas olarak hesaplama yapan bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan dava tarihinde yürürlükte bulunan ve somut olayda uygulanması gerekli 1086 sayılı HUMK"nın 417/1. maddesi gereğince davanın kısmen kabulü halinde yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin haklılık oranında taraflar arasında paylaştırılması ve buna göre tarafların ücreti vekâlet ve yargılama gideri ile sorumlu tutulması gerektiği halde bu husus gözden kaçırılarak yargılama giderlerinin tespit ve paylaşımında hesap hatası ve bunun sonucunda davacının fazla yargılama gideri ile sorumlu tutulması da usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Kararın belirtilen sebeplerle bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hakem kararının taraflar yararına BOZULMASINA, 1.100,00"er TL duruşma vekâlet ücretinin taraflardan ayrı ayrı alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan diğer tarafa verilmesine, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 02.07.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.