Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2021/857
Karar No: 2022/425
Karar Tarihi: 10.02.2022

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/857 Esas 2022/425 Karar Sayılı İlamı

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/857 E.  ,  2022/425 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
    Esas No : 2021/857
    Karar No : 2022/425


    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
    VEKİLİ : Av. ...

    KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Kurulu
    VEKİLİ : Av. ...

    İSTEMİN KONUSU :Danıştay Beşinci Dairesinin 25/11/2020 tarih ve E:2017/4905, K:2020/5401 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacının, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun ... tarih ve ... sayılı kararı ile bu karara yönelik yeniden inceleme talebinin aynı Kurul tarafından zımnen reddine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.

    Daire kararının özeti:Danıştay Beşinci Dairesinin 25/11/2020 tarih ve E:2017/4905, K:2020/5401 sayılı kararıyla;
    Davalı idarenin usule ilişkin iddialarının yerinde, davacının Anayasa'ya aykırılık iddiasının ise ciddi görülmediği,
    "Maddi Olay ve Hukuki Süreç" ile "İlgili Mevzuat"a yer verilmiş; "Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç", "FETÖ'ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler", "Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü", "Dava Konusu Edilen Kararın Hukuki Niteliği" başlıkları altında genel; "Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi" başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
    Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
    Davacının, ceza yargılaması sonucunda Yargıtay ... Ceza Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan 9 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, anılan karara karşı yapılan temyiz başvurusunun ise Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2019/462 esasına kaydedildiği ve Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu anılan mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,
    Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgüt içinde yer aldığına, örgütün sohbet olarak adlandırdığı toplantılara katıldığına, örgütün 2010 yılında HSK'da çoğunluğu ele geçirmesine müteakiben, örgüt kontenjanından Danıştay üyeliğine seçildiğine, örgüt tarafından verilen talimatları örgüt mensubu diğer şahıslara iletmek yönünde bir görev ifa ettiğine, örgüt adına dosya takibi yaptığına, örgüt lehine karar çıkmasında etkili olduğuna, 20-25 Temmuz 2012 tarihleri arasında örgüt mensuplarının moral motivasyonlarının yükseltilmesi ve örgüte bağlılıklarının arttırılması amacıyla örgüt tarafından düzenlenen Çamlıca/İstanbul toplantılarına katıldığına ve diğer hususlara yönelik tanık beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
    FETÖ/PDY mensubu şahıslara ait ByLock yazışma içeriklerinde davacının adının yer alması, FETÖ/PDY terör örgütünün yargıda etkin olduğu dönemde yargıda önemli bir makam olan Danıştay üyeliğine (örgüt kontenjanından) atanması ve örgüt içi motivasyonu arttırmak amacıyla, 2012 yılında son derece hassas gizlilik kuralları uygulanarak gerçekleştirilen örgüt liderinin bir dönem kaldığı Çamlıca FEM Dersanesi ziyaretine davacının da katılmış olması hususlarının, davacının anılan örgütle iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olarak değerlendirildiği,
    Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediği,
    Dava konusu zımni ret işleminin iptal istemi yönünden:
    Yargı mensuplarının meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına ilişkin kararlara karşı dava açılabilmesi için bu kararların kesinleşmesi gerektiği, kesinleşmenin de on gün içinde yeniden inceleme talebinde bulunulması halinde, HSK Genel Kurulunca yeniden inceleme talepleri hakkında bir karar verilmesi, ya da yeniden inceleme talebinde bulunulmaması halinde olacağı, Bu nedenle yargı mensuplarının, meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına ilişkin kararlara yönelik olarak yeniden inceleme talebinde bulunmaları halinde ve HSK Genel Kurulunca (60) gün içerisinde bu istem hakkında karar verilmemesi halinde zımni ret işleminin oluştuğundan bahsedilemeyeceği gibi kesinleşmeden de bahsetmeye olanak bulunmadığı,
    Bu nedenle, davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin 24/08/2016 tarih ve 2016/426 sayılı kararın, bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin HSK Genel Kurulunun 29/11/2016 tarih ve 2016/434 sayılı kararı ile reddedilmesi suretiyle kesinleştiği anlaşıldığından dava konusu edilen kesinleşmiş bu kararın iptali isteminin incelenmesinin gerektiği,
    Bununla birlikte, davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin 24/08/2016 tarih ve 2016/426 sayılı karara ilişkin yeniden inceleme talebine davalı idarece 60 gün içerisinde cevap verilmemesi suretiyle oluştuğu öne sürülen zımni ret işlemine ilişkin iptal istemi yönünden ise, yeniden inceleme talebinin 29/11/2016 tarih ve 2016/434 sayılı HSK Genel Kurulu kararı ile reddedildiğinden ortada oluşmuş bir zımni ret işleminden bahsedilemeyeceğinden bu istemin incelenmeksizin reddi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçeleriyle,
    Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 24/08/2016 tarih ve 2016/426 sayılı kararının iptali istemi yönünden davanın reddine, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 24/08/2016 tarih ve 2016/426 sayılı kararına karşı yapılan yeniden inceleme talebine (60) gün içerisinde cevap verilmemesinin iptali istemi yönünden davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava dilekçesinde 667 sayılı KHK'nın 3/1 maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğundan bahisle iptali talebiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması istenilmesine rağmen Dairece yeterince tartışılmadan doğrudan istemin reddine karar verildiği, dava konusu işlemin dayanağı olan söz konusu KHK hükmünün Anayasa'ya aykırı olduğu ve öncelikle somut norm denetimi amacıyla Anayasa Mahkemesine başvurulması gerektiği, Anayasa, 2575 sayılı Kanun ve ilgili mevzuatta yer alan usullere riayet edilmeden, hiçbir araştırma ve inceleme yapılmadan, usulüne uygun disiplin soruşturması yapılmayıp savunması dahi alınmadan, hakkında hiçbir kişileştirme yapılmadan, aleyhindeki meslekten çıkarmayı gerektirecek somut deliller gösterilmeden, soyut bir takım gerekçelerle değerlendirme yapılmak suretiyle tesis edilen dava konusu kararın, gerekçeli karar hakkına, savunma hakkına ve masumiyet karinesine aykırı olduğu, ne 667 sayılı KHK'da ne de gerekçeli kararda iltisak ve irtibat kavramının tanımı ve kapsamının ne olduğu hususunda herhangi bir belirlemenin yapılmadığı, meslek hayatı boyunca demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal edecek hiçbir eyleminin olmadığı, dosyada böyle bir somut eylemden bahsedilmediği, uyuşmazlık makul sürede karara bağlanmayarak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği, hakkında verilen mahkumiyet kararının henüz kesinleşmemiş olmasına rağmen temyize konu karara gerekçe yapılmasının, soyut birtakım kanaat ve varsayımlardan ibaret itirafçı sanık ifadelerinin peşinen doğru kabul edilerek aleyhinde değerlendirilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğu, davalı idarece delil olarak sunulan bilgi ve belgelerin dava konusu işlem tesis edildikten sonra elde edildiği, karar verdikten ve kesinleştirdikten sonra delillerin toplanması, usulü işlemlerin ikmalinin hukuki olmadığı ve adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğu, üçüncü şahıslar arasındaki ByLock yazışmalarında isminin geçmesi, örgütün sivil imamları ile bir araya geldiğini gösteren baz bilgileri, Danıştay üyeliğine seçilmesi ve Çamlıca ziyaretine katılması hususlarından hareketle FETÖ/PYD terör örgütü ile ilişkilendirilmesinin hukuken mümkün olmadığı, davanın reddine ilişkin temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra davacının Anayasa'ya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek gereği görüşüldü:
    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
    "a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
    b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
    c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davacının temyiz isteminin reddine,
    2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 25/11/2020 tarih ve E:2017/4905, K:2020/5401 sayılı kararının ONANMASINA,
    3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
    4. Kesin olarak, 10/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi