11. Hukuk Dairesi 2018/162 E. , 2019/4241 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nce verilen 26/11/2015 gün ve 2015/446-2015/718 sayılı kararı bozan Daire"nin 02/10/2017 gün ve 2016/1735 - 2017/4922 sayılı kararı aleyhinde davalılar vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davalıların her istendiği an geri ödeneceği ve yatırılan paralar karşılığı yüksek faiz verileceği garantisiyle binlerce kişiden para topladıklarını, bu kapsamda müvekkilinden de hisse senedi devir ve kabul sözleşmesi başlıklı belge karşılığında para alındığını, ancak müvekkilince istenmesine rağmen alınan paranın geri ödenmediğini, davalıların eylemlerinin hukuki dayanağının bulunmadığını, TTK, Bankalar Kanunu ve SPK hükümlerinin ihlal edildiğini, anılan kanunlar uyarınca müvekkilinin şirket ortağı yapılmasının mümkün bulunmadığını, şirket yönetim kurulu üyelerinin yürütülen bu faaliyetler nedeniyle defalarca yargılandıklarını ve mahkum edildiklerini, yapılan bu yargılamalar neticesinde şirket defterlerinde bulunan kayıtların gerçeği yansıtmadığının tespit edildiğini, TTK"nın 336. maddesi uyarınca davalı ..."ın da ortaya çıkan zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine, kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğüne, 20.000 DM karşılığı 17.713,18 TL alacağın en yüksek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak, davacının özgür iradesi ve yazılı temlik beyanı ile dava dışı Nurgül İnanır"a ait pay bedelini ona ödemek suretiyle devralmak istediği, her ne kadar bozma ilamında davalı şirketin tacir olup bir muhasebe kaydı olması gerektiği, muhasebe ile ilgili defterlerinde hisse devrinin muhasebeleştirilmediği, bu suretle davacı ile davalı arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığı üzerinde durulmuş ise de, dava konusu olayda hisse bedelinin davalı şirkete değil şahsa ödenmesi ve davalı şirketin kendi kasasına yapılan bir ödeme olmaması hususu gözetildiğinde, bu durumun davalıya ait mizan kaydında görülmemesinin doğal olduğu, davalı tarafından kullanılan hileli davranışlarla davacının yanılgıya düşürülmesi ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan davacı tarafından dava dışı hisse devir sözleşmesinin tarafı bulunan şahsa haksız çıkar sağlanması olgusunun da delille ispatlanması gerektiği, ancak bu yönde her hangi bir delil elde edilemediği, davalı şirketçe çifte defter tutulduğunun, ticari defter ve kayıtlarda tahrifat yapıldığının, yanıltıcı belgeler düzenlendiğinin tespit edilemediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davacı ile taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine, bedel istemine yönelik talebin ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen kararın taraf vekillerince temyizi üzerine karar Dairemizce davacı yararına bozulmuştur.
Davalılar vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalılar vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalılar vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 27,10 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 389,49 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen davalılardan alınarak Hazine"ye gelir kaydedilmesine, 11/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.