
Esas No: 2016/5865
Karar No: 2018/2314
Karar Tarihi: 26.03.2018
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2016/5865 Esas 2018/2314 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 03/04/2014 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 15/10/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; müvekkili ..."ün Türk spor hayatında önemli yere sahip, saygınlığı olan, ödüller almış ve halen TBMM"de görevli milletvekili görevini sürdüren bir şahsiyet olduğunu, müvekkilinin kaleme aldığı bir yazı ile Adalet ve Kalkınma Partisi’nden istifa ettiğini, partiden istifasının Gülen Hareketi tarafından istenildiği konusunda yayınlar yapıldığını, bu çerçevede Takvim Gazetesi"nin 30/01/2014 tarihli nüshasında "Şükür Mesajı", 31/01/2014 tarihli nüshasında "Kavurmacı Kıvırmacı " 01/02/2014 tarihli nüshasında "Hani Emir Almamıştınız", 05/02/2014 tarihli nüshasında "Yalancı Kralı " başlıklı yazılar ile müvekkilinin kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek manevi zararının giderilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, davalı ....’in Basın Kanunu 13. maddesinde yazılı sorumlulardan olmadığını, husumet yöneltilemeyeceğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece; dava konusu yazılarda davacının kişilik haklarına saldırı kabul edilebilecek herhangi bir unsur bulunmadığından, davacının toplumda tanınan ve meşhur kişiliği nedeniyle eleştirilere de katlanma zorunluluğu bulunduğu ve basın özgürlüğünün ulaştığı seviye de gözetilerek davanın reddine karar verilmiştir.
5187 sayılı Basın Kanunu"nun 13. maddesi gereğince basılmış eserler yoluyla işlenen fiillerden doğan maddî ve manevî zararlardan dolayı süreli yayınlarda, eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi müştereken ve müteselsilen sorumlu olup, hukuki sorumlular
arasında genel yayın yönetmeni bulunmamaktadır. Şu halde, davalı yayın kuruluşunun genel yayın yönetmeni olan davalı Ergün Diler’in, 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 13. maddesine göre sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenle adı geçen davalı hakkında davanın husumetten reddi gerekirken esastan reddi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) sayılı bentte açıklanan nedenle davalı yararına BOZULMASINA, davacının tüm temyiz itirazlarının ise (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.