Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/3974 Esas 2018/9389 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/3974
Karar No: 2018/9389
Karar Tarihi: 15.10.2018

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/3974 Esas 2018/9389 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2016/3974 E.  ,  2018/9389 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi



    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    KARAR

    Davacı, davalı kardeşine muristen intikal eden, evin tamiratı için banka kanalıyla farklı tarihlerde 24.500 Euro gönderdiğini, 23/07/2012 tarihinde davalının taahhütname imzalayarak taşınmazı satması halinde borcu ödeyeceğini beyan ettiğini, ama uzun zaman geçmiş, olmasına rağmen evi satmadığını ileri sürerek, davalının alacağının tahsili için icra takibine vaki itirazının iptaline aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı, davacının parayı baba yadigarı evin yıkılmaması amacıyla karşılıksız olarak verdiğini,davacının eşinin baskısıyla sonradan beyan değiştirdiğini, taahhütnamenin paranın borç olarak verildiğinin kabulü anlamında olmadığını ileri sürerek, davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    1-6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun m. 170 hükmüne göre "Bir sözleşmenin hüküm ifade etmesi gerçekleşip gerçekleşmeyeceği bilinmeyen bir olguya bırakılmışsa sözleşme geciktirici koşula bağlanmış olur. Aksi kararlaştırılmamışsa geciktirici koşula bağlı sözleşme ancak koşulun gerçekleştiği andan başlayarak hüküm ifade eder."
    Somut olayda davalının, 23/07/2012 tarihli davacı tarafından da kabul edilerek imzalanan adi yazılı belge ile sözü geçen taşınmazın satışı halinde davacıya 26.000,00 Euro ödeyeceğini beyan ettiği, takip tarihinde taşınmazın henüz satılmadığı açıktır. Öyleyse geciktirici koşul gerçekleşmemiş olduğundan davacının davanın açıldığı tarihte muaccel olmayan alacağını talep ve dava yetkisi bulunmamaktadır. Diğer bir ifadeyle davacının davanın açıldığı tarihte davayı açmakta hukuki yararı yoktur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114 ve 115. maddelerine göre hukuki yarar dava şartlarından biri olup dava şartları kamu düzenine ilişkin olduğundan davanın her aşamasında mahkemece re"sen gözetilmesi gerekir. Bu nedenle Mahkemece, davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden esasa girilerek davanın esastan reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.