Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3760
Karar No: 2019/6363
Karar Tarihi: 08.10.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2019/3760 Esas 2019/6363 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2019/3760 E.  ,  2019/6363 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 05.04.2017 gününde verilen dilekçe ile geçit talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.12.2018 günlü temyiz edilmeden kesinleşen hükmün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16.09.2019 gün ve 2019/85599 sayılı tebliğnamesi ile HMK 363. maddesi gereğince kanun yararına bozulması istenilmiş olmakla, dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, geçit hakkı talebine ilişkindir.
    Davacı vekili, davacının 175 ada 132 parsel sayılı taşınmazda evinin olduğunu, davalılardan ... adına kayıtlı 175 ada 139 parselden lehine geçit tesis edilmesini talep etmiştir.
    Davalılardan ... vekili duruşmadaki beyanında, dava konusu yerin Köy Kanununun 8. maddesi uyarınca köy orta malı niteliğinde olduğunu, bu sebeple geçit hakkı tesisinin uygun olmadığını, diğer dava konusu parsellere ilişkin olarak Banaz Sulh Hukuk Mahkemesinde ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, bu davanın bekletici mesele yapılmasını gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulü ile B harfi ile gösterilen ve pembe renk ile taralı olarak gösterilen alanda 70,07 metre yüzölçümünde 23,64 metre uzunluğunda, 3 metre genişliğinde olmak üzere toplam: 85,06 m2 yüzölçümünde zorunlu geçit hakkı tesisine kesin olarak karar verilmiştir.
    Davalı ... vd. vekili istinaf talebinde bulunmuştur. Bu konuda HMK 346 vd. maddeleri gereğince yerel mahkemece ya da bölge adliye mahkemesince verilmiş bir karar bulunmamaktadır.
    Davalı ... vd. vekili 12.04.2019 tarihli kanun yararına bozma talebini içeren dilekçesiyle Adalet Bakanlığına başvurmuş; Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 26.08.2019 tarihli "Kanun Yararına Temyiz" konulu yazılarında, çeşme ve alanı niteliğinde tespit edilen, özel mülkiyete konu yapılamayacak dava konusu taşınmaz üzerinde geçit hakkı tesisine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğu Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvurulmuştur. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 16.09.2019 tarihli yazısı ile kanun yararına temyiz talebinde bulunmuştur.
    6100 sayılı HMK"nin 363. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına ve bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla kesin olarak verdikleri kararlar ile yine bu sıfatla verdikleri ve temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulabilir.
    Dava, geçit hakkı talebine ilişkindir.
    Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
    Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
    Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
    Türk Medeni Kanununun 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
    Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
    Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
    Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
    Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
    Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
    Köy Kanununun 8. maddesinde; “Köyün orta malı kanun karşısında Devlet malı gibi korunur. Bu tür mallara el uzatanlar Devlet malına el uzatanlar gibi ceza görürler” hükmü yer almaktadır.
    TMK’nıin 715. maddesinde ise; “Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar, kimsenin ülkiyetinde değildir ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamaz. Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait malların kazanılması, bakımı, korunması, işletilmesi ve kullanılması özel kanun hükümlerine tâbidir” hükmü yer almaktadır.
    Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; davalı ... vd. vekili istinaf talebinde bulunmuştur. Bu konuda HMK 346 vd. maddeleri gereğince yerel mahkemece ya da bölge adliye mahkemesince verilmiş bir karar bulunmamaktadır. HMK’nin 341/2 ve 346/1. maddesine göre yerel mahkemenin istinaf dilekçesinin reddine ilişkin kararına karşı, bu kararın tebliği tarihinden itibaren 1 hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilinir. Bölge adliye mahkemesince istinaf talebinin HMK’nin 341/2, 346/2 ve 352. maddeleri gereğince reddedilmesi halinde ise, bu kararın tebliği tarihinden itibaren 1 hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilinir. Sonuç olarak dosyada ret ya da kabul yönünden cevaplandırılmamış bir istinaf talebi varken kararın kesinleştiğinden bahsetmek mümkün değildir.
    Kabule göre de, yargılama aşamasında 175 ada 138 parsel sayılı taşınmazın hissedarları davalı olarak davaya dahil edilmiştir. Ancak dahili davalı ve dava dilekçesinin tebliğinde, dahili davalılardan ...’ye gönderilen yurt dışı tebligatları iade gelmiştir. Sonrasında anılan kişilere Tebligat Kanunu ve ilgili yönetmelikte belirtilen usullere göre yurt dışı tebligatları yapılmamış, taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulmuştur. Gerekçeli karar ise hiçbir davalıya tebliğ edilmemiştir. Davalıların adil yargılanma ve savunma hakları ihlal edilerek karar verilip kesinleştirilmiştir.
    Kaldı ki, Köy Kanununun 8. maddesi, Türk Medeni Kanununun 715. maddesindeki düzenlemeler dikkate alınmadan geçit hakkı tesis edilmiştir. Ayrıca, dosya içerisindeki ziraat bilirkişi raporuna göre ...’ne ait 175 ada 139 parsel sayılı taşınmazın da içinde bulunduğu 1. geçit alternatifinin değeri 2.551,80 TL, 2. geçit alternatifinin değeri 2.420,10 TL’dir. Halaçlar Köyü Tüzel Kişiliğine ait taşınmazın dahil edilmediği 3. geçit alternatifinin değeri 2.139,60 TL, 4. geçit alternatifinin değeri de 4.245,90 TL"dir. Mahkemenin karar verdiği 2018 yılı için istinaf kesinlik sınırı 3.560,00 TL’dir. Geçit alternatiflerinden birinin istinaf kesinlik sınırının üzerinde kaldığı anlaşıldığına göre de mahkemece kesin nitelikte karar verilmesi doğru değildir.
    Dosyadaki yazılara göre, kanun yararına bozulması talep edilen kararın kesinleşmediği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen kanun yararına bozma talebinin reddi gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 6100 sayılı HMK’nin 363.1 maddelerine dayalı kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, karardan bir örneğinin ve dosyanın gereği yapılmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 08.10.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi