5. Ceza Dairesi 2013/11204 E. , 2015/15027 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 5 - 2013/218423
MAHKEMESİ : Silivri Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 15/02/2012
NUMARASI : 2010/134 Esas, 2012/35 Karar
SUÇ : İrtikap, görevi kötüye kullanma
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
CMK"nın 260/1. maddesine göre irtikap suçundan katılan sıfatını alabilecek surette zarar görmüş olan Hazinenin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve hükümlerin vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında 3628 sayılı Yasanın 18. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sadece bu suç yönünden katılma talebinin KABULÜNE, sanıklar E.. İ.., A.. Ö.. ve A.. Ö.."in, irtikap suçundan haklarında verilen beraat kararlarını temyizde hukuki menfaatleri bulunmadığı anlaşılmakla müdafiin gerekçeye de yönelik bulunmayan temyiz talebinin CMUK"nın 317. maddesi gereğince REDDİNE, sanık R.. T.. hakkında görevi kötüye kullanma suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın ise, CMK"nın 231/12. maddesi karşısında itiraza tabi olup temyizi mümkün bulunmadığından, aynı Kanunun 264. maddesi de gözetilerek temyiz isteğinin itiraz mahiyetinde kabulü ile merciince değerlendirilip gerekli kararın verilmesi mümkün görüldüğünden, incelemenin irtikap suçundan verilen beraat ve mahkumiyet hükümleri yönünden katılan Hazine vekili ve haklarında mahkumiyet kararları verilen sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanıklar R.. T.., S.. T.., M.. A.., A.. Ö.., A.. Ö.., A.. O.., Ş.. Ş.., V.. T.., G.. E.., A.. G.., E.. İ.. ve B.. E.. hakkında irtikap suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükümleri usul ve kanuna uygun olduğundan katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Sanıklar M.. Y.., C.. A.., F.. G.., F.. G.., Ö.. E.., İ.. K.., İ.. F.., M.. D.., E.. D.., A.. K.., H.. Ç.., M.. K.., M.. D.. ve F.. D.. hakkında irtikap suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18/09/2012 tarihli, 2012/420 Esas, 2012/1771 sayılı Kararına göre 6352 sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin sadece karşılıksız yararlanma suçlarını kapsadığı anlaşıldığından, anılan Kanunun irtikap suçu yönünden getirdiği düzenlemeler de gözetilerek yapılan incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30/03/2010 tarih ve 2009/5-167-2010/70 sayılı Kararında da açıklandığı üzere; icbar suretiyle irtikap suçunda mağdurun iradesini baskı altında tutmaya elverişli olmak koşuluyla, doğrudan doğruya veya dolaylı biçimde yapılan her türlü zorlayıcı hareketin icbar kavramına dahil olduğu, manevi cebirin, belli bir şiddete ulaşması, ciddi olması, mağdurun baskının etkisinden kolaylıkla kurtulma olanağının bulunmaması gerektiği, Mahkemece de kabul edilen somut olayın oluş şekline göre sanıkların öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere Yasanın öngördüğü anlamda icbar ve ikna boyutuna varan davranışlarının bulunmadığı, bu itibarla irtikap suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı, buna göre 06/08/2009 ve 04/03/2010 tarihleri arasında Tekirdağ Bölge Trafik Şube Müdürlüğünde görevli olan sanıkların ... Kimya San. ve Tic. A.Ş."ye ... Limanı"ndan kimyasal madde taşıyan araçları durdurup şoförlerden "bize kim bakacak"" veya “biz geldik haber ver" ya da “bizimle kim ilgilenir" gibi söylemlerle para istedikleri, kendilerinden para talep edilen araç şoförlerinin müşteki M.. G.. ya da başşoförleri telefonla arayarak "arkadaşlar geldiler bekliyorlar" deyip polis araçlarının yerlerini tarif ettikleri, şoförlerin sevkiyat sorumlusu olan kişileri aramaları üzerine bu kişilerin iş yerine ait bir araçla kendilerine bildirilen yere gidip, burada trafik polislerine parayı elden verdikleri, geminin boşaltım işlemi devam ettiği sürece vardiya değişimi yapan polislerin sırayla gelerek 48 adedi 200 TL, 4 adedi 300 TL, 1 adedi de 400 TL olmak üzere toplam 11.200,00 TL para aldıkları, polislere verilen paranın müşteki A.. U.. tarafından firmaya ait kasa avansından karşılandığı, ayrıca verilen bedelin kasa föylerinde de polis ödemesi olarak gösterildiği, ekiplere verilen parayı çoğunlukla bazen Mehmet bazen de sevkiyat sorumlusu A.. E.."ın ekiplerin istedikleri yere götürerek teslim ettikleri, daha sonra Tekirdağ Bölge Trafik Şube Müdürlüğünde görevli trafik polislerine para veren şirket yetkilisi teknik koordinatörü A.. U.. ve müşteki M.. G.."ın, artık başka bir ilçe emniyet amirliğinde görevli polis memuru olan ve hakkındaki hükmün açıklanması geri bırakılan R.. T.."un da kendilerinden para talep etmeye başladıklarını anlaması üzerine bu duruma bir son vermek üzere bir araya gelerek Marmaraereğlisi İlçe Emniyet Müdür vekili tanık M.. İ.."e gelerek durumu anlattıkları, ayrıca aynı paranın gelirlerse akşam vardiyası için de ödeneceğini
söyledikleri, yapılan bu ihbar üzerine suç üstü yapabilmek için gerekli tertibat ve hazırlıkların tamamlanmasına karşın, Bölge Trafik Şube Müdürü olan sanık F.. G.."nin, müşteki ile yapılan mülakat konuşmalarına şahit olması nedeniyle yapılan suçüstü çalışmasının neticesiz kaldığı, sanıkların parayı bizzat elden veren müşteki M.. G.. tarafından tek tek teşhis edildiği anlaşılan olayda; sanıkların eylemlerinin işlendiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan TCK"nın 257/3. maddesi kapsamında kaldığı, yaptırımının 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasından ibaret olduğu, suç tarihinden sonra ancak hükümden önce 19/12/2010 tarihinde yürürlüğe giren 6086 sayılı Kanunla, TCK"nın 257/1. maddesindeki ceza miktarı indirilmesine rağmen bu fıkraya atıfta bulunan ve sanıkların eylemlerinin uyduğu kabul edilen 3. fıkrada, aynı Kanunla yapılan değişiklik sonucu öngörülen yaptırımın aleyhe sonuç doğuracak şekilde 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 5.000 güne kadar adli para cezasını gerektirdiği, yine hükümden sonra 28344 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 105/5-b maddesi ile 5237 sayılı TCK"nın 257/3. maddesinin yürürlükten kaldırıldığı ve aynı Kanunun 87. maddesi ile 5237 sayılı TCK"nın rüşvet suçunu düzenleyen 252. maddesinin yeniden düzenlendiği, değişiklik sonucunda bu eylemin TCK"nın 252. maddesi kapsamında rüşvet alma suçunu oluşturduğu anlaşılmakla, sanıklar lehine olan kanun hükümlerinin, 6086 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce yürürlükte bulunan TCK"nın 257/3. maddesine uyan zincirleme biçimde görevi kötüye kullanma suçu niteliğinde olduğu gözetilmeden yazılı şekilde tamamlanmış zincirleme şekilde irtikap suçundan hükümler kurularak fazla ceza tayini,
Kabule göre de;
Hükümden sonra 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 86. maddesi ile TCK"nın 250. maddesine eklenen 4. fıkraya göre; irtikap edilen menfaatin değeri ve mağdurun ekonomik durumu göz önünde bulundurularak cezada yarı oranına kadar indirim yapılması mümkün hale geldiğinden sanıkların hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Suçun 5237 sayılı Yasanın 53/1-a maddesindeki yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlendiği kabul edilmesine rağmen sanıklar hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanmaması,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafiilerinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.