11. Hukuk Dairesi 2018/2709 E. , 2019/4228 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 04/04/2017 tarih ve 2015/70 E- 2017/176 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 08/03/2018 tarih ve 2017/1403 E- 2018/269 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı kurum vekili ve davalı şirket vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin "TUBORG" esas unsurlu, tanınmış, yurt içinde ve yurt dışında tescilli markaların sahibi olduğunu, müvekkilinin "TÜRK TUBORG BİRA UZMANI+Şekil" ibareli, 2012/101920 sayılı markanın 35, 41, ve 43. sınıflarda tescili için yaptığı başvuruya davalı şirket tarafından yapılan itiraz üzerine, itirazın kabul edilerek müvekkili başvurusunun reddedildiğini, kurum kararında 2012/14516 sayılı "BİRA UZMANI" ibareli markanın benzerliğe mesnet alındığını, anılan ibarenin markanın esas unsuru olmasının mümkün olmadığını, "BİRA UZMANI" ibaresinin bira üretim aşamalarını yönlendiren kişi anlamına geldiğinden tek başına tescili mümkün olmayan, sadece yardımcı unsur olarak kullanılabilecek, ayırt edici niteliği bulunmayan ve herkesin kullanımına açık bir meslek ismi olduğunu, redde mesnet marka ile başvuru markasının benzer olmadığını, davalı şirketin "EFES PİLSEN BİRA ÜSTADI" ibareli marka başvurusuna ilişkin verdiği itiraz dilekçesinde, "BİRA USTADI" ibaresinin tali unsur olduğunu belirttiğini, başvurunun tescili talep edilen 35., 41. ve 43. sınıflara dahil hizmetlerin bir kısmının uzmanlar ya da konuyla ilgileri nedeniyle dikkat düzeyi yüksek olan kişilere yönelik olduğunu, müvekkilinin ve davalı şirketin faaliyet gösterdikleri sektörde uzun süredir ürünlerini "TUBORG" ve "EFES" esas unsurlu markaları ile piyasaya sürmekte olduklarından tüketicilerin "BİRA UZMANI" ibaresine değil, “TUBORG” ve “EFES” ibareli markalara göre ürün seçimi yapacaklarını, bu suretle markaların karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, redde mesnet alınan markanın kötü niyetli tescil edildiğini, hükümsüzlüğünün gerektiğini ileri sürerek YİDK’nın 2014-M-15399 sayılı kararının iptalini, başvuru markasının tescil işlemlerinin devamını, davalı şirket adına tescilli 2012/14516 sayılı "BİRA UZMANI" ibareli markanın 556 sayılı KHK’nın 7/1-a, c, d, f ve 42/1-a maddeleri uyarınca hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili; davalı şirketin "BİRA UZMANI" ibareli markasının tescilli olduğundan hükümsüz kılınmadığı sürece taraf markalarının ortalama tüketiciler tarafından karıştırılacağını, davalı markasının ayırt edici niteliğinin zedeleneceğini, ülkemizde “brewmaster” ya da “bira uzmanı” olarak bir meslek olmadığını, anılan ibarenin bir meslek olarak algılanamayacağını, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili; davacının marka başvurusuna konu ibare ile müvekkili adına tescilli marka arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, davacının "TUBORG" ve "TÜRK TUBORG" ibareli markaların sahibi olarak tescilini talep ettiği markası ile bu zincire bir yenisini daha eklemek istediğini, "TUBORG" çatı markasına, müvekkiline ait tescilli markanın aynısını kullanarak ekleme yapmak istediğini, başvuru markasında "BİRA UZMANI" ibaresinim vurgulanmaya çalışıldığını, başvuru markası ile müvekkiline ait marka arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, hükümsüzlük talebinin yerinde olmadığını, müvekkiline ait ve her biri 35, 41 ve 43. sınıflarda uzun yıllardır tescilli "BEERMASTER", "BRAUMASTER", "BRAUMEİSTER", "EFES BİRA UZMANI", "EFES BİRA USTASI" ibareli pek çok markanın bulunduğunu, anılan markaların uzun yıllardan beri kullanılan, ayırt ediciliğe ulaşmış, tanınmış markalar olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraf markaları arasında uyuşmazlık konusu hizmetler yönünden 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunmadığı, davalının "BİRA UZMANI" markasının tanınmış marka olmadığı ve uyuşmazlık konusu hizmetlerde kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmadığı, dava konusu YİDK kararının uyuşmazlık konusu bütün hizmetler yönünden iptali şartlarının gerçekleştiği, hükümsüzlük davası yönünden ise davalının "BİRA UZMANI" markasının 556 sayılı KHK’nın 7/I-a maddesi anlamında soyut ayırt edicilik vasfının bulunduğu, davalı markasının uyuşmazlık konusu hizmetlerden "Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için alkollü ve alkolsüz içeceklerin bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)" ile "Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri." açısından aynı KHK"nın 7/1-c kapsamında olduğu, anılan hizmetler yönünden hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, ancak başvuru kapsamındaki diğer sınıflar yönünden 7/1-c maddesi koşullarının gerçekleşmediği, KHK"nın 7/1-d ve 7/1-f maddeleri kapsamında da dava konusu markanın hükümsüz kılınamayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, YİDK"nın 2014-M-15399 sayılı kararının iptaline, davalıya ait 2012/14516 sayılı “BİRA UZMANI” ibareli markanın “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için alkollü ve alkolsüz içeceklerin biraraya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir), yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri" yönünden kısmen hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili, davalı kurum vekili ve davalı şirket vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; "TÜRK TUBORG BİRA UZMANI+Şekil" ibareli dava konusu başvuru ile davalı şirkete ait "BİRA UZMANI" ibareli marka arasında 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi anlamında bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, her iki markada yer alan "Bira Uzmanı" ibaresinin başvuru kapsamındaki hizmetler yönünden ayırt edicilik taşımadığı ve dava konusu başvurudaki asli unsurun "TÜRK TUBORG" ibaresi olduğu, davalı şirket markasının hükümsüz kılındığı hizmetler yönünden 556 sayılı KHK"nın 7/1-c maddesi koşullarının gerçekleştiği ve davalı markasının 556 sayılı KHK"nın 7/son maddesi anlamında kullanımla ayırt edicilik kazandırıldığının ispat edilemediği, hükümsüzlük davasının süresinde ikame edildiği, 556 sayılı KHK’nın 7/1-a ve c maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesince yapılan değerlendirmenin yerinde olduğu, aynı KHK’nın 7/1-d maddesi kapsamında "BİRA UZMANI" ibaresinin, bira konusunda uzman bir kişiyi veya kurumu tasvir ettiğinden marka olarak tescilinin mümkün olmadığı, KHK’nın 7/1-f maddesi uyarınca davalı şirketin "BİRA UZMANI" ibareli markasının, 35. sınıfta yer alan "müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için alkollü ve alkolsüz içeceklerin bir araya getirilmesi" ile 43. sınıfta yer alan "yiyecek içecek sağlanması hizmetleri" yönünden yanıltıcı nitelik taşımamakta ise de bunlar dışındaki hizmetler yönünden yanıltıcı nitelik taşıdığı, "BİRA UZMANI" ibareli markanın, tescilli olduğu tüm hizmetler yönünden 556 sayılı KHK"nın 7/1-c-d-f bentleri karşısında tescil koşullarının oluşmadığı, anılan markaya kullanımla ayırt edicilik kazandırıldığının ispat edilemediği gerekçesiyle davalı kurum ve davalı şirket vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, YİDK’nın 2014-M-15399 sayılı kararının iptaline, davalı adına tescilli 2012/14516 sayılı "BİRA UZMANI" ibareli markanın hükümsüzülüğüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı kurum vekili ve davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- ) Dava, davalı kurum kararının iptali ve marka hükümsüzlüğüne ilişkin olup İlk Derece Mahkemesince yazılı gerekçeyle davalı kurum kararının iptaline, 2012/14516 sayılı “BİRA UZMANI” ibareli markanın kısmen hükümsüzlüğüne karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince yazılı gerekçeyle anılan karara karşı yapılan istinaf başvurularından, davalıların istinaf başvurularının esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davalı kurum kararının iptaline, 2012/14516 sayılı “BİRA UZMANI” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Marka hükümsüzlüğüne konu davalı şirkete ait 2012/14516 sayılı “BİRA UZMANI” ibareli markanın hükümsüzlüğü talebiyle Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinde açılan davada 2014/252 esas, 2015/191 karar sayılı 30.11.2015 tarihli ilamıyla davalı şirkete ait 2012/14516 sayılı “BİRA UZMANI” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verildiği, anılan davanın taraflarının ve konusunun aynı olduğu, aynı hukuki sebeplere dayalı olarak karar verildiği, kararın Dairemizin 2016/1831 esas 2017/4549 karar numaralı, 20.09.2017 tarihli kararıyla onandığı ancak kararın kesinleşmemiş olduğu anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 114. maddesi uyarınca aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması dava şartlarındandır. Aynı konuda, tarafları ve hukuki sebebi aynı olan uyuşmazlıklar hakkında birden fazla mahkeme tarafından karar verilmesi, ülke içindeki hukukun birliğini zedeleyecek ve mahkemelere olan güvenin sarsılmasına neden olacak bir hal olmakla derdestlik hususu kamu düzenine ilişkin olup bu durumun Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca re’sen gözetilmesi gerekirken yazılı şekilde karar tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- ) Bozma sebep ve şekline göre, davalı kurum vekilinin ve davalı şirket vekilinin esasa yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı kurum vekilinin ve davalı şirket vekilinin temyiz istemlerinin kabulüyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı kurum vekilinin ve davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davalı kurum ve davalı şirkete iadesine,
10/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.