11. Ceza Dairesi 2017/12425 E. , 2019/7571 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma
HÜKÜM : Mahkumiyet
1- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141/3, 5271 sayılı CMK’nin 34/1, 230, 232 ve 289/1-g. maddeleri gereğince mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olması, Yargıtay"ın bu işlevini yerine getirmesi için gerekçede iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılıp değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi, bu delillere göre ulaşılan sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın fiilinin ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması, delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerekirken, bu ilkelere uyulmadan gerekçeden yoksun olarak hüküm kurulması,
2-a) Sanık hakkında katılan ... adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanını kullanarak noterde araç satış sözleşmesi imzaladığı iddiasıyla “Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma” suçundan açılan kamu davasında; "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma” suçunun oluşması için kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen resmi belgenin, beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerekir, iddianamedeki anlatıma göre somut olayda, suça konu nüfus cüzdanı ile noterde araç satış sözleşmesi imzalanmış olduğu, noter sözleşmesinin, TCK’nin 204/3. maddesinde düzenlenen “kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge” olduğu, eylemin TCK’nin 204/1-3. maddelerindeki suçu oluşturduğu, ayrıca katılan ... adına sahte olarak düzenlenen nüfus cüzdanı ile ilgili resmi belgede sahtecilik suçundan Reyhanlı 3. Asliye Ceza Mahkemesinde 2015/91 esas sayılı davanın açıldığı, dosya içeriğinden ve yapılan UYAP sorgusundan bu davanın akıbeti hakkında bilgiye rastlanılmadığının anlaşılması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından, söz konusu dava dosyasının getirtilerek derdest olması ve imkan bulunması halinde temyize konu dava ile birleştirilmesi, mümkün olmadığı takdirde, belgelerin onaylı örneklerinin alınarak dosyaya konulmasından sonra eylemin zincirleme şekilde işlenmiş tek bir resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturup oluşturmayacağının da değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma” suçundan mahkumiyet hükmü kurulması, yasaya aykırı
b) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz talepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05/11/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.