11. Hukuk Dairesi 2018/2669 E. , 2019/4220 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 06/12/2016 tarih ve 2015/269 E. - 2016/308 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 23/03/2018 tarih ve 2017/1488-2018/321 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin "MARS" esas unsurlu markaların sahibi olduğunu, davalı ... tarafından yapılan 2013/70072 sayılı 35 ve 41. sınıflarda geçerli "BARS+Şekil" ibareli marka başvurusuna, müvekkilince yapılan itirazın nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, müvekkiline ait “MARS” esas unsurlu markalar ile başvuru markasının ayırt edilemeyecek seviyede benzer olduğunu, karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, markaların aynı mal ve hizmetleri kapsadıklarını, başvurunun dürüstlük kuralına aykırı olarak haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek YİDK"nın 2015-M-3966 sayılı kararının iptalini, anılan başvuru markasının tescili halinde hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili; başvuru markası ile davacı markalarının benzer olmadığını, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ... cevap dilekçesi sunmamıştır.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacı markalarının kullanılacağı hizmetler aynı olmakla birlikte her iki tarafa ait markaların asli unsurlarının benzer olmadığı, ortalama tüketicilerin markalar arasındaki farklılığı algılayabilecekleri, markaların karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, davalı başvurusu ile davacı markalarının 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzer olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin istinaf başvurusunun, iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgiyle çözümlenmesinin mümkün olduğu, mahkemece alınan bilirkişi raporuna itibar edilmemesinde bir usulsüzlük bulunmadığı, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 10/06/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.