Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/17354
Karar No: 2014/24400

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/17354 Esas 2014/24400 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalı işveren ve üçüncü kişiden rücuan tazminat istemiyle açılan davada, mahkeme kısmen kabul etmiştir. Davalı A.. Ç..nin iş kazasının meydana gelmesinde kusuru tespit edildiği için üçüncü kişi konumunda olduğu belirtilmiştir. Üçüncü kişiler aleyhine açılan rücu davalarının zamanaşımı süresine ilişkin açık hüküm bulunmadığından, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 60'ıncı maddesindeki bir ve on yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Alacaklının dava açması ile zamanaşımı kesilir ancak kısmi dava açılması halinde alacağın yalnız o kısmı için zamanaşımı kesilir, dava dışı kalan bölüm hakkında zamanaşımı işlemeye devam eder. Mahkeme, tazmin sorumlularından her biri Kuruma karşı zararın tamamından, fakat birbirlerine karşı ise kendi kusurları oranında sorumlu olduklarına hükmetmiştir. Ancak teselsüle dayanan davalarda, Kurum, zararının tümünün tazminini bütün sorumlulardan birlikte veya sorumluların her birinden ayrı ayrı ya da sadece birinden istemek hakkına sahiptir. Bu nedenle, davanın zamanaşımını değerlendirilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması ve kusuru oranında sorumluluğa hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır ve hüküm bozulmalıdır.
Kanun Maddeleri:
506 sayılı Kanun, 26/1 ve 2'nci maddeleri
818 sayılı Borçlar Kanunu, 60'ıncı maddesi
Borçlar Kanunu'nun 131/2. maddesi
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 61 ve 62'nci maddeleri
10. Hukuk Dairesi         2014/17354 E.  ,  2014/24400 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Nizip 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
    Tarihi : 13.04.2012
    No : 2008/467-2012/386

    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1- Davacı Kurum; 23.07.2005 tarihli iş kazasında sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerden oluşan Kurum zararının davalı işveren ve üçüncü kişiden rücuan tahsiline karar verilmesini talep etmiş olup, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26/1 ve 2"nci maddeleridir.
    Öncelikle zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalabilmesini ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve “alacağın dava edebilme özelliği” ni ortadan kaldırır. Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünden, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu da incelemesi mümkün değildir. Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ve inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölüme ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamında gelir. Kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kısım için zamanaşımını kesmez. Zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktarı için kesilir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.10.2002 tarih, E: 2002/10-895, K: 2002/838; 05.03.2003 tarih, E: 2003/9-80, K: 2003/130; 12.07.2006 tarih, E: 2006/4-518, K: 2006/526 sayılı kararları)
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesinin birinci fıkrasında işverenin sorumluluğu, ikinci fıkrasında ise üçüncü kişilerin sorumluluğu düzenlenmiş olup; davalı A.. Ç.."in iş kazasının meydana gelmesinde kusuru tespit edilen kamyon Şoförü olduğundan üçüncü kişi konumunda olduğu uyuşmazlık dışıdır.
    506 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesinde üçüncü kişiler aleyhine açılan rücu davalarının tabi olduğu zamanaşımı süresine ilişkin açık hüküm bulunmamaktadır. Üçüncü kişi ile sigortalı arasında akdi bir ilişki de söz konusu değildir. Ancak anılan maddenin ikinci fıkrasında Borçlar Kanunu’na yollamada bulunulmuştur. Hal böyle olunca; üçüncü kişiler aleyhine açılan davalar dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 60’ıncı maddesinde gösterilen bir ve on yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Zamanaşımı başlangıcı ise; “zarar ve faile ıttıla” tarihidir. Bilindiği üzere zarar ve faile ıttılanın birlikte gerçekleşmesi gerekmekte olup, sadece birinin gerçekleşmesi bir yıllık zamanaşımı süresinin başlaması için yeterli değildir.
    Diğer taraftan, Borçlar Kanununun 131/2. Maddesi gereğince alacaklının dava açması ile zamanaşımı kesilir. Ancak zamanaşımının kesilmesi sadece dava konusu edilen alacak için söz konusu olup, kısmi dava açılması halinde alacağın yalnız o kısmı için zamanaşımı kesilir, dava dışı kalan bölüm hakkında zamanaşımı işlemeye devam eder. (HGK 22.12.2010 gün, 2010/17-664 E., 2010/689 K. Sayılı kararları)
    Dava konusu somut olayda; üçüncü kişi konumunda olduğu belirgin davalı A.. Ç.. vekili 02.03.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile artırılan miktar yönünden süresinde zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Kazanın 23.07.2005 tarihinde meydana geldiği, davanın 15.08.2008 tarihinde açıldığı, gelirlerin tahsis onay tarihinin 27.11.2006, harcama ve ödemelerin sarf ve tediye tarihlerinin 17.11.2005 ve 24.11.2005 tarihleri olduğu nazara alındığında; artırılan söz konusu miktar yönünden bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunun kabulü gerekirken, zamanaşımı değerlendirilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması;
    2- 506 sayılı Kanun’da teselsüle ilişkin herhangi bir hüküm yer almadığından, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 50 ve 51’inci (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61 ve 62) maddelerinin uygulanmasında yasal bir engel bulunmamaktadır. Teselsüle dayanan davalarda, Kurum, zararının tümünün tazminini bütün sorumlulardan birlikte veya sorumluların her birinden ayrı ayrı ya da sadece birinden istemek hakkına sahiptir. Tazmin sorumlularından her biri Kuruma karşı zararın tamamından, fakat birbirlerine karşı ise kendi kusurları oranında sorumludurlar. Bu nedenle; davacı Kurumun teselsül istemi nazara alınarak, zararlandırıcı sigorta olayının oluşumunda kusurlu bulunanların teselsül hükümlerine göre sorumlu olduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde kusuru oranında sorumluluğuna hükmedilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 19.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi