12. Hukuk Dairesi 2016/30109 E. , 2018/3377 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Temyiz harcını yatırması için borçlu vekiline muhtıra gönderilmediği halde mahkemece, temyiz harçlarının süresinde yatırılmadığı gerekçesiyle 21.8.2016 tarih ve 2015/228 E. - 2016/181 K. sayılı ek karar ile muteriz borçlunun temyiz talebinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Borçlu vekilinin, mahkeme kararının 27.6.2016 tarihinde tefhim edilmesi üzerine, mahkemeye 28.6.2016 tarihinde süre tutum talepli temyiz dilekçesi sunduğu, temyiz dilekçesi ile beraber temyiz harçlarını ise yatırmadığı, bunları bilahare 12.7.2016 tarihinde yatırdığı görülmektedir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 25.01.1985 tarih ve 1984/5 E.-1985/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; harca tâbi olmasına karşın harç alınmadan temyiz defterine kaydedilen temyiz dilekçesi hakkında, HUMK’nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 434/3. maddesinde öngörülen "eksik harç ve gider ödenmesi halinde yapılacak işlemlerde ilgili kural" benzetme yoluyla uygulanır. Bu durumda temyiz isteği, dilekçenin temyiz defterine kaydedildiği tarihte yapılmış sayılır. Ancak, temyiz harcının mahkeme kalemince hesaplanıp, temyiz edenden istendiği halde, süresinde ödenmediği belgelendirilmiş ise temyiz isteğinin reddi gerekir.
Mahkemece, süresinde yapılan temyiz istemi üzerine, borçlu vekiline temyiz harç ve giderlerinin ödenmesi için kesin süre içeren muhtıra tebliğ edilmediği, muhtıra tebliğ edilmeden borçlu vekilinin temyiz harçlarını yatırdığı görülmekle, yukarıda açıklanan yasa hükmüne uygun olarak muhtıra gönderilmeden temyiz harçları ödendiğinden, temyiz harcının süresinde yatırılmadığı gerekçe gösterilerek temyiz başvurusunun reddine ilişkin mahkemenin 21.8.2016 tarih ve 2015/228 E.-2016/181 K. sayılı ek kararında isabet bulunmadığından ek kararın oybirliğiyle kaldırılmasına karar verilerek borçlunun esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine geçildi;
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, örnek 10 ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun yasal süre içerisinde icra mahkemesine başvurarak imza itirazında bulunduğu, mahkemece, Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen 08.3.2016 tarihli kesin kanaat içermeyen rapor hükme esas alınarak itirazın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İtiraza konu imza üzerinde yapılan incelemeye ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi tarafından düzenlenen 08.3.2016 tarihli raporda; " İnceleme konusu senet şeklinde düzenlenmiş belgede Abdülkerim Zağlül"e atfen sol üst tarafa atılı imza ile Abdülkerim Zağlül"ün mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzanın kuvvetle muhtemel Abdülkerim Zağlül"ün eli ürünü olduğu"nun bildirildiği, borçlunun 04.4.2016 havale tarihli dilekçe ile bilirkişi raporunu kabul etmediğini beyan ederek rapora itirazında bulunduğu ve yeni bir rapor alınmasını talep ettiği görülmüştür.
Adli Tıp Kurumu"ndan alınan raporda, imzanın borçlu ..."ün eli ürünü olup olmadığı hususunda net bir görüş bildirilmemiştir.
Mahkemece, bahsi geçen rapor hükme esas alınmak suretiyle itirazın reddine karar verilmiş ise de, Adli Tıp Kurumu"ndan alınan raporun kesin kanaat içermediği ve dolayısıyla hüküm kurmaya elverişli olmadığı açık olduğu gibi, söz konusu raporun anılan kurumdan alınmış ve heyetçe düzenlenmiş olması, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ona üstünlük sağlamayacağından, kesin kanaat bildirmeyen mevcut rapor esas alınarak sonuca gidilemez. Öte yandan, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi"nin imza incelemesinde son mercii olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme de bulunmamaktadır (HGK."nun 07.10.2009 tarih ve 2009/12-282 sayılı kararı).
O halde, mahkemece, grafoloji dalında uzman bilirkişilerden oluşturulacak yeni bir kuruldan kesin kanaat içeren rapor aldırılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, kesin kanaat içermeyen ve dolayısıyla uyuşmazlığa çözüm getirecek nitelikte bulunmayan rapor hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.