1. Hukuk Dairesi 2016/13307 E. , 2019/5882 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar kayyım vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
Davacılar, ... parsel sayılı taşınmazın teyzeleri ...’a ait iken onun dul ve çocuksuz ölümü ile ... Asliye Hukuk Mahkemesi" nin 1958/964-1324 sayılı veraset ilamı ile anneleri ... ile kardeşleri ... oğlu ... ve ... kızı ... karısı ...’ya intikal ettiğini, tescile dayanak veraset ilamının hukuka aykırı olduğunu, ... ve ...’nın Türk hukuk mevzuatına göre mirasta hak sahibi olamayacaklarını ileri sürerek ... ve ... adına olan payların tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Kayyım, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, mirasın açıldığı anda davalılar murisi ... ve ..."nın vatandaşı oldukları Bulgaristan ile Tapu Kanununun 35. maddesinde yer alan mütekabiliyet şartının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’nın 09.09.1958 tarihinde öldüğü, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 1958/964 esas ve 1958/1324 karar sayılı ilamı ile mirasçı olarak kardeşleri ... oğlu ..., ... kızı ... karısı ... ve ...’nin kaldığı, imar uygulaması sonucu oluşan çekişme konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın ... oğlu ..., ... kızı .... karısı ... ve ... adına 1/3’er payla kayıtlı olduğu, bahsi geçen taşınmazın geldilerinden olan ... ada ... parsel sayılı taşınmazın tapunun 04.04.1963 tarih ve 9 sıra numarasında ... oğlu ..., ... kızı ... karısı ... ve ... adına veraseten iştraklı olarak kayıtlı olduğu ve anılan kayıt uyarınca kadastro beyannamesi ile 29.08.1972 tarihinde de kayden malikler adına tescilinin yapıldığı, eldeki davada ... oğlu ... ve ... kızı ... karısı ...’nın mirasçılarının haklarının korunması amacıyla ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/174 esas ve 2015/582 karar sayılı ilamı ile ... Defterdarının kayyım olarak atandığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, mülkiyet hakkı gerek Anayasa ve yasalarla gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleri ile kabul edilmiş temel haklardandır.
Bilindiği üzere, Tapu Kanununun 35. maddesinde “Kanuni sınırlamalara uyulmak kaydıyla, uluslararası ikili ilişkiler yönünden ve ülke menfaatlerinin gerektirdiği hallerde Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen ülkelerin vatandaşı olan yabancı uyruklu gerçek kişiler Türkiye’de taşınmaz ve sınırlı ayni hak edinebilirler. Yabancı uyruklu gerçek kişilerin edindikleri taşınmazlar ile bağımsız ve sürekli nitelikteki sınırlı ayni hakların toplam alanı, özel mülkiyete konu ilçe yüz ölçümünün yüzde onunu ve kişi başına ülke genelinde otuz hektarı geçemez. Cumhurbaşkanı kişi başına ülke genelinde edinilebilecek miktarı iki katına kadar artırmaya yetkilidir.
Yabancı ülkelerde kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketleri ancak özel kanun hükümleri çerçevesinde taşınmaz ve sınırlı ayni hak edinebilirler. Bu ticaret şirketleri dışındakiler taşınmaz edinemez ve lehlerine sınırlı ayni hak tesis edilemez. Bu ticaret şirketleri ile yabancı uyruklu gerçek kişiler lehine taşınmaz rehni tesisinde bu maddede yer alan sınırlamalar uygulanmaz.
Cumhurbaşkanı, ülke menfaatlerinin gerektiği hallerde yabancı uyruklu gerçek kişiler ile yabancı ülkelerde kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketlerinin taşınmaz ve sınırlı ayni hak edinimlerini; ülke, kişi, coğrafi bölge, süre, sayı, oran, tür, nitelik, yüzölçüm ve miktar olarak belirleyebilir, sınırlandırabilir, kısmen veya tamamen durdurabilir veya yasaklayabilir.
Yabancı uyruklu gerçek kişiler ve yabancı ülkelerde kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketleri, satın aldıkları yapısız taşınmazda geliştireceği projeyi iki yıl içinde ilgili Bakanlığın onayına sunmak zorundadır. İlgili Bakanlıkça başlama ve bitirilme süresi belirlenerek onaylanan proje tapu kütüğünün beyanlar hanesine kaydedilmek üzere taşınmazın bulunduğu tapu müdürlüğüne gönderilir. Onaylanan projenin süresi içinde gerçekleşti-rilip gerçekleştirilmediği ilgili Bakanlıkça takip edilir.
Askeri yasak bölgeler, askeri güvenlik bölgeleri ile stratejik bölgelere ait harita ve koordinat değerleri bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren en geç bir yıl içinde ve bu yerlere ait değişiklik kararlarına ait harita ve koordinat değerleri değişikliklerin yapıldığı tarihten itibaren bir ay içinde Millî Savunma Bakanlığınca, özel güvenlik bölgeleri ve değişiklik kararlarına ait harita ve koordinat değerleri ise İçişleri Bakanlığınca aynı sürede Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu Bakanlığa verilir. Bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren bir yıl sonra bu fıkra uyarınca gönderilen belge ve bilgilere göre tapu işlemleri yürütülür.
Bu madde hükümlerine aykırı olarak edinilen, edinim amacına aykırı kullanıldığı ilgili Bakanlık ve idarelerce tespit edilen, süresi içinde ilgili Bakanlığa başvurulmayan veya süresi içinde projeleri gerçekleştirilmeyenler ile bu maddenin birinci fıkrası kapsamındaki sınırlamalar dışında miras yoluyla edinilen taşınmazlar ve sınırlı ayni haklar, Maliye Bakanlığınca verilecek bir yılı geçmeyen süre içinde maliki tarafından tasfiye edilmediği takdirde tasfiye edilerek bedele çevrilir ve bedeli hak sahibine ödenir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 27.03.2007 tarihli, ... ve diğerleri - Türkiye davasında (başvuru no:45628/99) verdiği kararında; tapu kütüğünde dava konusu taşınmazın başvuranlar adına tescil edilmesine dayanak oluşturan veraset ilamının iptal edilmesinin, başvuranların mallarına saygı gösterilmesi hakkına müdahale oluşturduğuna kanaat getirmekle; dosya unsurlarının tümü ve miras yoluyla gayrimenkul edinilmesine ilişkin Yunanistan’daki Türk uyruklu vatandaşlara karşılılık ilkesinin uygulandığının ortaya konulmadığı gözönünde bulundurulduğunda, Tapu Kanunu’nun 35. maddesinin uygulanmasının başvuranlar için yeterince öngörülebilir olduğu kabul edilemeyeceğini belirterek AİHM dava konusu müdahalenin yasallık ilkesi ile bağdaşmadığı ve dolayısıyla 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesinin hükmünün ihlal edildiğini belirtmiştir.
Aynı doğrultudaki Anayasa Mahkemesinin, 08.05.2019 tarihli, ... (başvuru no:2015/9880) kararında; ...somut olayda derece mahkemeleri Yunanistan ile karşılılık bulunmadığı gerekçesiyle başvurucunun miras bırakanın taşınmazı yönünden mirasçısı olamayacağına karar verildiğini, derece mahkemeleri bu sonuca varırken Genel Müdürlüğün ülkeler arasındaki karşılıklılığa ilişkin yazılarına dayandığını, ancak söz konusu yazılar incelendiğinde murisin vefat ettiği tarihte veya yargılama sırasında Yunanistan"da Türk uyrukluların (çeşitli kısıtlamaların söz konusu olduğu bölgeler de dâhil olmak üzere) miras yoluyla mal edinemediklerine dair herhangi bir tespitin bulunmadığının açıkça anlaşıldığını, bu yazılara göre Yunanistan"da ülkenin %55"ini kapsayan çeşitli bölgelerde alım ve satım gibi hukuki işlemler için izin koşulu getirilmiş olmakla birlikte bu iznin miras yoluyla maledinimini de kapsadığına dair somut bir bilgiye yer verilmediğini, nitekim AİHM ... ve .../Türkiye ile ... ve diğerleri/Türkiye kararlarında, Bakanlığın ve Dışişleri Bakanlığının yazılarında buna dair bir bilgiye yer verilmediğine işaret ederek bunun aksine Yunanistan"da Türk vatandaşlarının 1990 tarihli Kanun ile getirilen kısıtlamaya konu bölgede bulunan taşınmazları miras yoluyla edinebildiği yönünde belgeler bulunduğunu belirttiğini, ayrıca 2644 sayılı Kanun"un 35. maddesinde 29.12.2005 ve 03.05.2012 tarihlerinde yapılan kanuni düzenlemeler ile miras yoluyla mal ediniminde karşılılık esasının kaldırıldığına da dikkat çekilmesi gerektiğini, buna göre miras yoluyla edinilen taşınmazların ve sınırlı ayni hakların bu maddenin birinci fıkrasında öngörülen koşullara uygun edinilmediğinin tespiti hâlinde Hazine ve Maliye Bakanlığınca verilecek, bir yılı geçmeyen süre içinde maliki tarafından tasfiye edilmediği takdirde tasfiye edilerek bedele çevrilmesi ve bedelinin hak sahibine ödenmesinin öngörüldüğünü belirterek somut olay bağlamında derece mahkemelerinin olay tarihi itibarıyla yürürlükte olan kanun hükümleri çerçevesinde karşılılık ilkesi yönünden Yunanistan"da Türk vatandaşlarının miras yoluyla mal edinemedikleri yönünde açık bir tespit olmamasına rağmen mirasçılık belgesinin iptal edilmesinin kanuni dayanağını makul ve yeterli bir gerekçe ile ortaya koyamadıklarını, bu durumda 2644 sayılı Kanun"un 35. maddesinin somut olayda yeterince öngörülebilir biçimde uygulanmadığı dikkate alındığında başvurucunun mirasçılığının tanınmaması suretiyle mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin öngörülebilir bir kanuni dayanağının bulunmadığını değerlendirilmiş ve müdahalenin meşru bir amacının veya ölçülü olup olmadığının değerlendirilmesine gerek görülmeyerek Anayasa"nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.
Bu durumda, yukarıdaki kanuni düzenlemeler ve kararlar uyarınca karşılıklılık ilkesinin uygulanmasında veraseten intikallere bir engel olmadığı açıktır.
Hal böyle olunca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararları ile yukarıda değinilen düzenlemeler uyarınca karşılıklılık ilkesinin veraseten intikallere engel oluşturmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Davalı kayyımın, yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.11.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.