Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/3308
Karar No: 2012/7625

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2011/3308 Esas 2012/7625 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2011/3308 E.  ,  2012/7625 K.
  • 2022 SAYILI YASA GEREĞI AYLIK BAĞLANMAMASI
  • NEDENIYLE ÖDENMEYEN AYLIKLAR ILE MANEVI ZARARIN TAHSILI
  • YARGI YOLU
  • GÖREVLI MAHKEME
  • HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) (1086) Madde 7
  • İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU (2577) Madde 9
  • İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU (2577) Madde 3
  • İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU (2577) Madde 2
  • SOSYAL GÜVENLİK KURUMU KANUNU (5502) Madde 43
  • 65 YAŞINI DOLDURMUŞ MUHTAÇ, GÜÇSÜZ VE KİMSESİZ TÜRK VATANDAŞLARINA AYLIK BAĞLANMASI HAKKINDA KANUN (2022) Madde 2

"İçtihat Metni"

ÖZET: DAVACININ, 2022 SAYILI YASA GEREĞİ AYLIK BAĞLAN­MAMASI NEDENİYLE, ÖDENMEYEN AYLIKLARI İLE MANEVİ ZARARI İÇİN DAVALI SGK BAŞKANLIĞI’NA (DEVREDİLEN TÜRKİYE CUMHURİYETİ EMEKLİ SANDIĞI) YÖNELİK İŞ MAHKEMESİNE AÇTIĞI DAVADA, TARAFLAR ARASINDAKİ HUKUKİ UYUŞMAZLIĞIN ÇÖZÜMÜNDE SINIRLI YETKİ İLE DONATILMIŞ İŞ MAHKEMELERİ GÖREVLİ OLMAYIP, BU TÜR DAVALAR İDARİ YARGININ GÖREV ALANI İÇERİSİNDE YER ALMAKTADIR.

Davacı, 15.12.2005 tarihli talebi ile 2022 sayılı Yasa gereği aylık bağ­lanmaması nedeniyle, ödenmeyen aylıklardan 500,00 TL ile manevi zararı için 1.500,00 TL’nin davalı Kurum’dan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtilen gerekçe ile, davanın reddine karar ver­miştir.

Hükmün, taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz istek­lerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşa­ğıdaki karar tespit edildi.

01.01.1977 tarihinde yürürlüğe giren 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında 2022 sa­yılı Kanun’un 2. maddesinde, anılan Kanun’un 1 ve ek 1. maddelerinde öngörülen koşulların varlığı durumunda hak sahiplerine aylıkların Emekli San­dığı aracılığı ile bağlanacağı ve ödeneceği belirtilmiş; 3. maddesinde, bu ay­lıkların başlangıç tarihinin, ilgililerin Emekli Sandığı’na yapacakları yazılı baş­vurularını izleyen ay başı olduğu açıklanmıştır. 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nun 1. maddesiyle; Maliye Bakanlığı’na bağlı olmak ve bu Kanun’da yazılı emeklilik işlerini görmek üzere Ankara’da, tüzel kişiliğe sahip Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı kurulmuş ise de, 20.05.2006 tarihli Resmi Ga­zete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’nun 43. maddesiyle, 5434 sayılı Kanun’un bazı maddeleri yürürlükten kaldırılmış, devredilen kurumlar ve devre ilişkin hükümler içeren geçici 1. maddesiyle de, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı, hiçbir işleme gerek kal­maksızın, bu Kanun’un yürürlük tarihi itibarıyla, görevleri ile birlikte, 1. mad­deye dayanılarak kurulan kamu tüzel kişiliğine sahip Sosyal Güvenlik Kuru­mu’na devredilmiştir.

Diğer taraftan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106. maddesi ile mülga 1479 sayılı Kanun’un 70. ve mülga 506 sayılı Kanun’un 134. maddesinde, bu Kanun’un uygulanmasından doğan uz­laşmazlıkların, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görüleceği, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 01.10.2008 günü yürürlüğe giren 101. maddesinde de, bu Kanun’da aksine hüküm bulunmayan durumlarda, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görü­leceği hüküm altına alınmıştır.

İdari nitelikteki bir davanın hukuk mahkemesine açılması durumunda izlenecek sürece ilişkin 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu) ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu’nda birbirini tamamlayan düzenlemeler yer almaktadır. 2577 sayılı Kanun’un “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. mad­desinde; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve amaç yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edi­lenler tarafından açılan iptal davaları ile idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenlerce açılan tam yargı davaları idari dava türleri olarak sıralanmış; “Görevli Olmayan Yerlere Başvurma” başlığını taşıyan 9. maddesinde; çözümlenmesi Danıştay’ın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girmesine karşın, adli yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi durumunda, bu konudaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabileceği, görevsiz yargı makamına başvuru tarihinin, Danıştay’a, idare ve vergi mah­kemelerine başvurma tarihi olarak kabul edileceği, adli yargı yerlerine açılan ve görevsizlik sebebiyle reddedilen davalarda, görevsizlik kararının kesinleş­mesinden sonra, anılan otuz günlük süre geçirilmiş olsa da, idari dava açılması için öngörülen süre henüz dolmamış ise bu süre içinde idari dava açılabileceği bildirilmiştir. Belirtilmelidir ki, hukuk mahkemesince verilecek görevsizlik kararı üzerine yapılacak işlemler söz konusu 9. maddede düzenlendiğinden, bu aşamada 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu) hükmünün uygulama alanı bulunmamaktadır. Adli ve/veya idari yargı yerlerine açılan davalarda yargı yolu yanlışlığına ilişkin olarak, taraflarca yargılama sonuna kadar itiraz ileri sürülebileceği gibi, bu hususun mahkemelerce de kendiliğinden gözetilmesi zorunludur. 1086 sayılı Kanun’un 7. maddesinde; diğer bir mahkeme veya idari makam ya da yargı merciinin görevine giren bir dava veya iş kendisine arz olunan mahkeme tarafından, davanın her aşamasında kendiliğinden görevli olmadığı yönünde karar verilebileceği belirtilerek, yargı yolu itirazında verilecek karar “görevsizlik kararı” olarak tanımlanmış olmakla, burada ifade edilen karar, yargı yolunu değiştirici niteliktedir. 2577 sayılı Kanun’un 3. ve devamı maddeleri dikkate alındığında ise; hukuk mahkemesince görevsizlik kararı verilirken, ayrıca, idari yargı düzenindeki hangi mahkemenin görevli olduğu ve dava dosyasının ilgili mahkemeye gönderilmesi yönünde hüküm kurulması olanaksızdır. Anılan maddelerde idari davalarda izlenmesi gereken dava açma yöntemi belirtilmiş olup, davanın idari nitelikte olduğunun anlaşılması üzerine dosyanın idare mahkemesine gönderilmesine karar verilmekle, başlangıçta adli yargı yerine açılmış olan davanın idari yargı yerine açılması sağlanamaz. İdari eylem ve işlemlere karşı açılacak davalar hak düşürücü süreye bağlanmış olup, 2577 sayılı Kanun hükümlerine bakıldığında, davanın süresinde açılmamasının yap­tırımı, usul yönünden “reddine” karar verilmesidir (2577 sayılı Kanun’un 14/3-e ve 15/1-b madde düzenlemeleri). Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.02.2008 gün ve 2008/21-139 Esas, 2008/204 Karar sayılı ilamında da aynı yaklaşım ve görüş benimsenmiştir.

Yukarıdaki açıklamalar ışığı altında yapılan değerlendirmeye göre; davalı SGK Başkanlığı (devredilen Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı)’na yönelik iş mahkemesine açılan ve görülen inceleme konusu davada, taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın çözümünde 506, 1479 veya 5510 sayılı Kanun’un uygu­lama yeri bulunmadığından, sözü edilen 134, 70 ve 101. madde hükümlerine göre sınırlı yetki ile donatılmış iş mahkemeleri görevli olmayıp, bu tür davalar idari yargının görev alanı içerisinde yer almaktadır.

Bu maddi ve hukuki olgular gözönünde bulundurularak yargı yolu yanlışlığı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı de­ğerlendirme sonucu, işin esasına girilerek hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, taraflar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

S o n u ç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 30.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi