12. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/8730 Karar No: 2014/10778 Karar Tarihi: 14.04.2014
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2014/8730 Esas 2014/10778 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2014/8730 E. , 2014/10778 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya 2. İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 30/01/2014 NUMARASI : 2013/646-2014/206
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Dairemizin 14.03.2011 tarih ve 2010/23946 E., 2011/3414 K. sayılı ilamı ile; mahkemece, borçlunun haline münasip evi alabileceği değer tespit olunmadan hüküm kurulduğuna değinilmek suretiyle borçlunun, taşınmazın bulunduğu Konya ili Karatay ilçesinin daha mütevazi bir yerinde, daha mütevazi vasıfları haiz haline münasip evi alabileceği değerin tespit edilerek karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozma kararı verildiği; aynı yöndeki Hukuk Genel Kurulu’nun 23.01.2013 tarih ve 2012/12-704 E.,2013/79 K. sayılı bozma kararında da; şikayete konu istemde, mahkemenin aldığı bilirkişi raporunun yeterli olmadığı ifade edilerek Dairemizin bozma ilamının benimsendiği ve bozma kararı doğrultusunda karar verilmesi gerektiğinin vurgulandığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; Yargıtay"ca bir kararın bozulması halinde, bozulan kararın bozma sebeplerinin kapsamı dışında kalmış kısımları kesinleşir. Bir konunun bozma sebebi sayılmamış olması ve başka sebeplere dayanan bozma kararına mahkemece uyulması halinde, bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen bu kısımlar, o kısımlar lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak meydana getirir. Somut olayda, bozma öncesinde meskeniyet şikayetine konu taşınmazla ilgili olarak mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen 10.06.2010 tarihli bilirkişiler kurulu raporunda; mahcuz taşınmazın değerinin 55.000,00 TL olarak belirlendiği anlaşılmakta olup; bu tespite, Dairemizin bozma ilamı ile bu ilamı benimseyen Hukuk Genel Kurulu’nun bozma kararında değinilmediği görülmektedir. Böylece, haciz konulan taşınmazın değeri, bozma kapsamı dışında bırakılmış olmakla; bu husus kesinleşmiş ve mahcuzun değeri bakımından borçlu yararına usuli kazanılmış hak meydana gelmiştir. Bu durumda, mahkemece, şikayete konu taşınmazın değeri yönünden borçlu taraf lehine oluşmuş usuli kazanılmış hakkı ortadan kaldıracak biçimde mahcuz taşınmazın değeri konusunda yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması ve tespit edilen bu yeni değerin esas alınması suretiyle hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Öte yandan; bozma sonrasında yapılan yargılama sırasında mahkemece yapılan keşif sonucunda hazırlanan 19.11.2013 havale tarihli bilirkişiler kurulu raporu ve anılan bilirkişiler kurulundan alınan ve 24.12.2013 havale tarihini taşıyan ek raporda; borçlunun haline münasip alabileceği meskenin değerinin dava tarihi olan 14.04.2010 tarihi ile keşif tarihi olan 11.11.2013 tarihi esas alınmak suretiyle tespit edildiği görülmekte olup; bu haliyle, sözü edilen raporların hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, hükmüne uyulan Dairemizin bozma kararı ile bu kararı benimseyen Hukuk Genel Kurulu’nun bozma ilamında değinilen ilke ve kurallar gözetilerek borçlunun haline uygun alabileceği meskenin değerinin haciz tarihi olan 04.03.2010 tarihi itibariyle belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; yetersiz raporlar hükme esas alınmak suretiyle sonuca gidilmiş olması isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.