Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/18969
Karar No: 2016/496
Karar Tarihi: 19.01.2016

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2015/18969 Esas 2016/496 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2015/18969 E.  ,  2016/496 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı

    ... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair... Aile Mahkemesi"nden verilen 22.05.2012 gün ve 1252/734 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı ... vekili, evlilik birliği içerisinde edinilen 8 parça taşınmaz ile 1 araç üzerinde tasfiye alacağı bulunduğunu ileri sürerek tasfiye alacağının belirlenmesi ile davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davacının katkı yapacak geliri bulunmadığı, bir kısım taşınmazların tasfiyeye tabi olmadığı görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya kapsamına, dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine, mahkemece deliller değerlendirilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, dava konusu taşınmazlardan 27943 ada 1 parsel 3 nolu bağımsız bölüm ve 1275 ada 5 parsel mal rejiminin sona erdiği tarihten sonra 2008 ve 2009 yıllarında edinildiğine,199 parsel ile 739 parsel ise, miras ve taksim yoluyla davalıya intikal ettiğine göre, mahkemece bu taşınmazlara yönelik olarak yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin bu malvarlıklarına ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2-Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 s.lı HMK 33 m). 01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi"nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM 170 m). TKM"de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu"nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemine göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira, Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK 544, TBK 646 m).
    Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM 186/1 m). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır(TKM 189 m). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir.
    Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala çalışma karşılığı elde edilen gelirlerle(maaş, gündelik, kar payı vs gibi) katkıda bulunulduğunun ileri sürüldüğü durumlarda; çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay"ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.
    Bu açıklamalar doğrultusunda; öncelikle evlenme tarihinden, malların edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olmasına rağmen, bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup öğrenilerek, malların edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlenmelidir.Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM"nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilerek, tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle katkı payı alacak miktarları hesaplanır.
    Artık değere katılma alacağında ise; mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının(TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa"dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
    Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm(rayiç) değerleri esas alınır(TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1. m). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye anı karar tarihidir.
    Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir(TMK 222. m).
    Tasfiyeye konu birden fazla malın bulunması durumunda, her biri için aynı yöntem uygulanır. Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
    Somut olaya gelince; eşler, 17.10.1979 tarihinde evlenmiş, 15.09.2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir ( TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK"nun
    yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu..."da bulunan 1072 ada 1 parsel 1 nolu bağımsız bölüm 07.07.1997,.../..."da bulunan 888 parsel,05.02.1993,... .... Konut Yapı Kooperatifi 34 nolu üyelik 17.05.1999 tarihinde, ferdileştirme ise 24.02.2011 tarihinde, otomobil ise 05.08.2000 tarihinde satın alınarak ve kooperatif üyeliği yoluyla davalı eş ... adına tescil edilmiştir. Davacı kadın sahibi olduğu... ve..... işletmekte, davalı erkek ise serbest muhasebeci olarak çalışmaktadır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 s.lı TMK 179 m).
    Davacı kadının 1990-1994 yılları arasında gelinlik atölyelerini çalıştırdığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Vergi kayıtlarına göre atölyelerin zarar ettiği gerekçesiyle kapatılmış olması, davacının gelir sağlamadığı anlamına gelmez. Belirtilen tarihler arasında işletmeler faaliyet gösterdiğine göre, davacının az da olsa elde ettiği, geliri ile ailenin geçimine katkıda bulunduğu ve eşine yardım ettiği dolayısı ile edinilen mal varlığına katkıda bulunduğunun kabulü gerekir.
    Diğer yandan; uyuşmazlık hakkında bir yargıya varmak için tahkikatın tamamlanmış olması, bu kapsamda tarafların gösterdiği diğer delillerin toplanması ve tanıkların usulüne uygun olarak davet edilip dinlenmesi, ondan sonra hüküm verilmesi gerekmektedir. Dosyanın incelenmesinde, tahkikatın tamamlanmadığı eksik tahkikatla karar verildiği görülmektedir. Bu durum tarafların " hukuki dinlenilme hakkı " nın (HMK. M. 27) ihlali sonucunu doğurur.
    Kaldı ki, davalı kocanın..."nda üyelik devri yoluyla edindiği kooperatif ödemelerinin bir bölümünün mal ayrılığı rejimi döneminde, bir bölümünün ise edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapıldığı, 01.01.2002 tarihinden mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihine kadar ödemelerin sürdüğü anlaşılmaktadır. Tasfiyeye konu bu taşınmazın kooperatif üyeliği yoluyla edinilmesi nedeniyle, kooperatife yapılan ödemelerden ve bu ödemelerin isabet ettiği dönemlerden hareketle, mal rejiminin tasfiyesi ile eşlerin alacak miktarlarının belirlenmesi gerekir. Kooperatif ödemelerinin 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi"nin 170. maddesi gereğince mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 tarihinden önceki dönemde tamamlanması durumunda, eşler lehine katkı payı alacağı; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 tarihinden sonraki dönemde tamamlanmasında ise değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakkı doğabilecektir. Kooperatif ödemelerinin bir kısmının mal ayrılığı, bir kısmının da edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemlerde yapılmasında; mal ayrılığı dönemindeki ödemelere her bir eşin yaptığı katkı oranı, daha sonra geçerli olacak edinilmiş mallara katılma rejimine onların kişisel malı olarak geçeceği kabul edilmektedir.
    Buna göre; mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde (01.01.2002 tarihine kadar) eşlerin kooperatif ödemelerine yaptıkları katkı oranı,743 sayılı TKM,Borçlar Kanunu"nun genel hükümleri ile Yargıtay ve Dairemizce kabul edilen "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi göz önünde bulundurularak belirlenmelidir. Kişisel mal olarak kabul edilen bu katkı oranı, 01.01.2002 tarihinden sonra geçerli olacak edinilmiş mallara katılma rejimi kurallarına göre, hesap edilecek "değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak" miktarlarının tespitinde gözetilecektir.
    Bunun için, öncelikle iddia ve savunmalar doğrultusunda kooperatif üyeliğine ve ödemelere ilişkin belgeler, mal ayrılığı dönemine ilişkin düzenli ve sürekli gelirlerine (maaş, gündelik, kar payı vs) ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilerek
    uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. O halde; taraf delilleri usulüne uygun olarak toplanıp yukarıda açıklanan ilke ve esaslar dikkate alınarak, davacı kadının tasfiye alacağı hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik tahkikat ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca, BOZULMASINA, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 19.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi