10. Hukuk Dairesi 2011/2512 E. , 2012/7303 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, faiz alacağı istemine ilişkindir.
Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
2925 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığın geçerli olduğunun ve 01.05.2006 tarihi itibarıyla davacıya 2925 sayılı Kanun hükümlerine göre davacıya yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmiş, verilen bu karar Yargıtay’dan geçerek kesinleşmiştir. Dava, 01.05.2006 tarihinden itibaren topluca ödenen aylıkların ödeme tarihlerinden işleyecek yasal faizinin tahsili istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 01.03.2006 tarihli ve ... sayılı ilamında ayrıntıları açıklandığı üzere; bir borç ilişkisi, asıl hakla birlikte bazı fer’i hakları da içerir. Borç ilişkisinin içerdiği asıl hak, alacak hakkı; fer’i haklar ise, cezai şart, faiz, kefalet, rehin, hapis hakkı gibi haklardır.
Fer’i haklar, borç ilişkisinin içerdiği alacak hakkının bir kısmı, bir parçası değildir. Asıl borca bağlı, asıl borç mevcut ve geçerli olduğu sürece geçerli olup, asıl alacak ile birlikte doğar, varlığını sürdürür, onunla birlikte sona ererler.
Borcu sona erdiren en önemli neden, tarafların kendilerine yüklenen edimleri ifa etmeleridir. Genel olarak ifa, borçlanılmış edimin yerine getirilmesi suretiyle alacaklının tatmin edilerek borcun sona erdirilmesidir. Kural, asıl borç sona erdiğinde, bu borca bağlı fer’i borçların da sona ereceğidir. Bu sonuç, ek bir işleme gerek olmaksızın kendiliğinden gerçekleşir.
Ne var ki, asıl borcun sona erişinde yan borçların da sona ereceğine ilişkin kural, her zaman ve her hukuksal ilişki için geçerli değildir. Bununla ilgili ayrık durumlar Borçlar Kanunu’nun 113. maddesinde gösterilmiş, kıymetli evrak, taşınmaz rehni ve konkordato bu kuralın dışına taşınmıştır.
Ayrıca, evvelce işleyen faizleri talep hakkının saklı tutulması (ihtirazi kayıt) veya saklı tutulduğunun hal ve koşullardan çıkartılması kaydıyla, ödenmemiş faizlerin istenebilme hakkı ortadan kalkmamakta, asıl borç ifa veya sair bir suretle son bulmuş olsa bile, borcun fer’isi olan faiz varlığını sürdürmekte ve alacaklı bunları talep edebilme hakkını yitirmemektedir.
İhtirazi kayıt; “muayyen haklarını kullanmak hususunda serbestisini muhafaza etmek isteyen tarafın bu husustaki vaki beyanı” olarak tanımlanabilir. İhtirazi kayıt ileri sürme hakkı, yenilik doğurucu nitelikte olup, bir hukuksal durumu ortaya çıkarmak, var olan hukuksal durumu değiştirmek veya ortadan kaldırmak için kullanılır. Bu haklar, nitelikleri gereği, sonuçlarını kendiliğinden meydana getirirler. İhtirazi kayıt ileri sürmeye yönelik hak, başka bir hakkı koruyucu nitelikte olup, koruduğu hak, asıl alacağa bağlı olan ve henüz ifa edilmeyen yan edimlere ilişkin haklardır.
İhtirazi kayıt ileri sürme hakkının kullanılmaması ile, alacaklının korunan bu haklarını talep etmesi engellenmiş olur. Bu engellenme itiraz niteliğinde bulunmaktadır. Alacaklının, bu hakkını kullanmakla korumak istediği hakları korunmuş olmakta, bu irade kullanılmaz ise, korunmak istenen (fer’i nitelikte) hak düşmektedir.
Bu önkoşul, ifanın kabulü sırasında ya da en geç ifanın ardından hemen kullanılmalıdır. Alacaklının, borcun ifası sırasında veya en geç ifanın arkasından derhal, ifanın tam olarak yapılmadığına ilişkin çekinceye dair iradesini, borçlu tarafa bildirmemesi, alacaklının borçlu tarafından yapılmayan ifaların yapılmasına ilişkin talebinden zımnen feragat ettiği anlamını taşımaktadır. Alacaklının ihtirazi kayıt ileri sürmemesi, karşı tarafın ifasını ve ifaya ilişkin davranışı ile ortaya koyduğu iradesini kabul ettiği anlamına gelecektir. Hareketsizlik hiçbir zaman ihtirazi kayıt ileri sürüldüğünü göstermez ve bu yolda bir karine oluşturmaz.
Borçlar Kanunu 113. maddede ayrıca; “...veya hal icabından neşet eylemiş olmadıkça bu faizler talep olunamaz...” ifadesi yer almaktadır. Buna göre, alacaklı açıkça ihtirazi kayıt hakkını ileri sürmese bile, yaptığı eylem ve işlemlerden bu hakkını kullanmak istediği sonucu çıkarılabiliyorsa, bu hakkın kullanıldığının kabulü gerekecektir. “Hal icabı” kavramı değerlendirilirken kuşkusuz, somut olayın özellik ve gerekleri dikkate alınmalıdır.
Burada önemli yön, alacaklının hangi eylem ve işlemlerinin, bu hakkı kullanmak istediği şeklinde yorumlanması gerektiğidir. İfade edilmek istenen husus, somut olayın niteliğinin, para borcunun son bulmasına karşılık, işlemiş faiz borcunun devamını gerektirmesidir. Alacaklının, asıl borç konusu para alacağını tahsil ederken, işlemiş faizleri talep hakkını saklı tuttuğunu beyan etmediği veya bu durum “hal ve koşullardan çıkartılmadığı” takdirde ise, yukarıda belirtilen yasal ilke uyarınca, asıl borç son bulmakla, faiz alacağı da son bulacaktır.
Yargılama hukukunun genel bir kuralı olarak, belli bir hukuk kuralına dayanarak hak elde etmek isteyen taraf, bu kuralın uygulanabilmesi için gerekli koşulların varlığını ispat etmekle yükümlüdür. Davacı (alacaklı), ihtirazi kayıt ileri sürdüğünü ya da durumun gereğinden bu hakkını kullandığının anlaşılması gerektiğini ispat etmekle yükümlüdür.
Somut olayda; davacı adına birikmiş 01.06.2006-21.11.2009 dönemine ilişkin yaşlılık aylıklarının 20.11.2009 tarihinde ödenmek üzere bankaya gönderildiği anlaşılmakta ise de, bilirkişi raporunda belirtilen 01.05.2006-01.06.2006 dönemine ilişkin aylığın 20.03.2010 tarihinde bankaya gönderildiğine ilişkin evrak dosyada bulunamamıştır. Diğer taraftan, davacının faiz hakkını saklı tuttuğuna dair bir belge de dosyada bulunmamaktadır.
Mahkemece yapılacak iş, yukarda belirtilen açıklamalar ışığında, Borçlar Kanununun 113. madde hükmü uyarınca, aylıkların topluca hangi tarihte ödendiğinin ve faiz hakkının ödeme tarihinden önce veya en geç ödeme sırasında saklı tutulup tutulmadığı hususunun araştırılarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Bu nedenle, davanın kabulüne ilişkin gerekçe doğru bulunmamıştır.
O halde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.