22. Hukuk Dairesi 2017/23947 E. , 2019/17532 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında kıdem tazminatına esas ücretin hesabı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 26. maddesi “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü uyarınca taleple bağlılık kuralına aykırı olarak talepten fazlasına karar verilmesi usule aykırıdır.
Davacı dava dilekçesinde işverence yemek hizmeti sunulduğunu belirtmiş olup; mahkemece, tanık anlatımı doğrultusunda yemek ve yol bedeli tazminata esas ücrete dahil ederek hesaplama yapılan bilirkişi raporuna itibar edilmiştir. Ne var ki; davacının dava dilekçesinde yol ücretinin giydirilmiş ücrete dahil edilmesine yönelik bir talebi bulunmamaktadır.Hakim talep ile bağlı olup talepten fazlaya hükmedemez. Dava dilekçesinde söz edilmeyen yol ücreti eklenerek giydirilmiş ücretin bulunması talep aşımı mahiyetinden olduğundan hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında davacının hafta tatili ve fazla çalışma ücreti alacağının bulunup bulunmadığı konusunda da uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta; Mahkemece davacı tanıklarının anlatımına göre, davacının haftada 21 saat fazla çalışma yaptığı ve hafta tatili günlerinde çalıştığı kabul edilerek hesaplanan alacaklar hüküm altına alınmıştır. Dosya kapsamına göre yargılama sırasında dinlenen davacı tanığının husumetli olduğu anlaşılmaktadır. Fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacaklarının ispatı yönünden husumetli tanığın anlatımı tek başına yeterli değildir. Hal böyle iken; Dairemizce davacı tanığının dosyasında temyiz incelemesi yapıldığı ve tanığın 07.00-18.00 saatleri arasında ayda iki hafta tatilinde çalıştığının kabul edildiği anlaşılmaktadır. ( Dairemizin 25.06.2019 tarih 2017/23017 esas ve 2019/14055 karar sayılı ilamı). Diğer yandan, tanıkların anlatımına ancak davacı ile birlikte çalıştığı süre ile sınırlı olarak itibar edilebilir.
Açıklanan nedenlerle, öncelikle davacı tanığının davacı ile birlikte çalıştığı süre tespit edilerek bu süre ile sınırlı olarak ve davacı tanığının husumetli olduğu dikkate alındığında, tanığın dosyasındaki kabul şekline göre davacının 07.00-18.00 saatleri arasında ayda iki hafta tatilinde çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılmalı; davacı tanığının davacı ile birlikte çalıştığı süre dışındaki dönem bakımından ise davalı tanıklarının beyanı esas alınarak sonuca gidilmelidir.
4-Davalı tarafça dosyaya hafta tatili izinlerinin toplu kullandırıldığına dair bir kısım belgeler sunulmuştur. Mahkemece, bu belgelerde kullanıldığı belirtilen izinlerin mazeret izni olduğu kabul edilerek, söz konusu izin günleri hafta tatili ücreti hesabında dikkate alınmamıştır. Ne var ki bu kabul şekli hatalı olup, davacı işçinin anılan günlerde mazeret izni kullandığına yönelik bir iddiası olmamıştır. Diğer taraftan, 4857 sayılı İş Kanununun 46 ncı maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı Yasanın 63 üncü maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmidört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46 ncı maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır. Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmidört saattir. Bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin yirmidört saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır. Açıklanan yasal düzenleme dikkate alındığında, hafta tatili izinlerinin işçinin dinlenme hakkına ilişkin olduğu açıktır. Hal böyle iken, hafta tatili izninin toplu olarak kullandırılabileceğinin kabulü yasal düzenlemenin amacına aykırılık taşır. Bu sebeple hafta tatili izninin toplu olarak kullandırılması halinde, hafta tatili ücreti alacağının hesaplanmasında, hafta tatilinin toplu kullanılmasına ilişkin belgelerde yazılı izin günlerinden ilgili haftaya (yedişergünlük zaman dilimleri nazara alınarak) denk gelen hafta tatili gününde işçinin dinlendiğinin kabulü gerekir. Bu durumda çalışma karşılığı olmaksızın ödenmiş olan üç günlük ücret, hesaplanan hafta tatili ücretinden mahsup edilmelidir. Ayrıca fazla çalışma ücreti alacağı bakımından da, söz konusu izin günlerinin hesaptan dışlanması gerektiği gözardı edilmemelidir. Mahkemece davacının hiç hafta tatili izni kullanmadığı kabul edilerek hafta tatili ücreti alacağının hesaplanması ve hafta tatili olarak sayılmayan üç gün için ödenen ücret mahsup edilmeden, ayrıca bu günler fazla mesai alacağının belirlenmesinde dışlanmadan fazla mesai alacağının tespiti hatalı olup kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
5-Kabul şekline göre, davalı yararına hükmedilen avukatlık ücretinin belirlenmesinde ihbar tazminatı talebinin ıslah ile arttırıldığının ve yıllık ücretli izin alacağı yönünden de reddedilen kısım olduğunun gözetilmemesi de doğru bulunmamıştır.
Mahkemece belirtilen hususlar gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 26.09.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.